•14

244 17 91
                                    

biraz daha uzun yazdım gecikmeli oldu diye 🫣 oy yorum unutmayin he

Evdeki ikinci günleri kavgasız gürültüsüz aynı sakinlikle geçiyordu. Ve ilk defa buraya geldiklerinden beri ilk işleri sevişmek olmamıştı. Jongin onun için yemek hazırlıyor, film izliyorlar, öpüşüp sarılıyorlardı. Normal birer çift gibi.

Bu düşünce Kyungsoo'nun hoşuna gitmiş olacak ki kendi kendine gülümserken buldu kendini. Gerindikten sonra etrafına bakındı. Yeni uyanmış ve yatakta tek başınaydı. Başta biraz endişelense de alt kattan gelen müzik sesinden Jongin'in çoktan uyandığını anlamıştı.

Müzik sesi?

Sarsak adımlarla odadan çıkıp sesi takip ettiğinde bir kahvaltı sofrası ve şarkıya eşlik eden Jongin ile karşılaşmayı beklemiyordu açıkçası. Yüzüne yerleşen gülümseme ile sevgilisine sessizce yaklaşıp süpriz yapacağı anda Jongin önce davranıp sıkıca sarılmıştı kendisine. Korkuyla karışık mutluluğu ağzından bir çığılık kaçırmasına sebep olmuştu.

"Seni kilometrelerce öteden bile hissedebiliyorum Kyungsoo."

Hala sarılı bir şekilde durdukları mutfağın ortasında kafasını iyice göğsüne sokuşturup daha sıkı sarıldı sevgilisine küçük omega. Yüzünün kızardığından emindi oysa ki. Hiç olduğu yerden çıkası yoktu bu yüzden.

Boğuk bir sesle söylendi. "Seni hiç şaşırtamayacak mıyım ben?"

Jongin üzerine sinen küçük kedisinin başını okşadı.

"Beni hep şaşırtıyorsun zaten farkında değilsin sadece." Ne demek istediğini sormak istedi Kyungsoo. Bir anlam çıkarmaya çalıştı kendi kendine ama hepsinin sonu kavgalarıyla sonlandı. Belki de pek eşelememeliydi bu konuyu. Yavaşça geri çekilirken boğazını temizledi.

"Sofra çok güzel gözüküyor." Karnının guruldaması Jongin'i güldürmüştü. Biraz utansa da masaya oturup bir şeyler yeme isteği baskın çıkmıştı. Hızla ne var ne yok yemeye başladıkları sıra Jongin'e ara sıra telefon gelmiş kısa süreli konuşmalar yapıp geri gelmişti. Çok uzaklaşmadığından işle alakalı bir takım sıkıntılar olduğunu işitmişti Kyungsoo. Buna rağmen yüzünden gülümsemesini eksik etmeyen adama bugün bir kez daha şaşırdı. Her ne kadar hoşuna gitse de bir anda bu kadar değişmesine sebep olan şeyi öğrenmek istiyordu omega.

"Jongin.." Seslendi merakla. Sevgilisi ona dönüp sorar bir şekilde mırıldandı karşılık olarak.

"Bana hiç kızgın değilsin." Daha önce her zaman bir şey bulur ve ne kadar çocukça davrandığını hissettirirdi bir şekilde. Şimdi ise...

"Olmamı gerektirecek bir şey mi var?" Şimdi ise çok sakindi. "Hadi tabağını bitir sonra da hazırlan. Buralara yakın bir yerde festival kurulmuş oraya bir gidelim."

Ağzı şaşkınlıktan kapanmayacak gibi duruyordu Kyungsoo'nun bu gidişle.

..

"Elma şekeri de alalım mı sever misin?" Jongin cebinden çıkardığı cüzdanla seslendi. Heyecanla baş sallayan çocuğa gülümseyip satıcıdan ikişer tane elma şekeri alıp sevgilisine uzattı birisini.

"Burası bir cennet! Resmen çocukluğuma döndüm Jongin." Kyungsoo önüne gelen tüm aletlere biniyor çocuklarla sıra kavgasına giriyor ve delicesine eğleniyordu. Jongin ise bir yere oturup minik sevgilisini izliyordu. Bazen onun zoruyla ördek vurma ya da silahla balon patlatma gibi 'erkeksi' oyunlara katılıyordu en fazla. Hatta büyük bir ayı bile kazanmışlardı bu sırada.

Kyungsoo neredeyse kendi boyundaki ayıyı zorla taşırken bir yandan elma şekerini ısırıyordu. Yavaştan bedenine yorgunluk çökmüş olacaktı ki ağzı dolusu esnedi. Pek fark ettirmek de istemiyordu aslında bunu. Çünkü bugün ilk defa birlikte dolu dolu vakit geçirmişlerdi mesela. İlk defa atlı karıncaya binmişler çarpışan arabada birbirlerine rakip olmuşlardı. Kyungsoo bir çocukla sıra kavgası etmiş Jongin de onları pamuk şekerle sakinleştirmişti hatta. Gizli saklı öpüşüp koklaşmalarını da unutmamak gerekiyordu.

"Küçükken.." diye başladı sözüne Jongin. "Küçükken bu festival ne zaman kurulsa babam ve ben ilk günden burada oluyorduk." Gülümsüyordu. Huzurluydu sanki hiç olmadığı kadar. Kyungsoo da gülümsemesine eşlik etti.

Daha önce babası hakkında hiçbir şey duymadığını fark etti o anda. Sadece boşandıklarını biliyordu o da etraftan duyduğu kadarıyla. Jongin'in ona hayatı hakkında açılması kalbini ısıttı aniden. "Bugün çok eğlendim eminim çok eğlenceli bir çocukluk yaşamış olmalısın." Jongin dalgın bir şekilde etrafı izliyordu. Oturdukları banktan neredeyse her yeri görebiliyorlardı. Bakışlarını takip eden omega bir çocuk ve babasına denk geldi.

"Tabii, ne demezsin.."

Jongin fark etmese de yüzüne yansıyan hüzün ile dalgınca onları izliyordu. Kyungsoo elini sevgilisinin eline kitlediğinde irkilip gözlerini kaçıran Jongin kendine gelmiş gibi duruyordu.

"Benim babam da beni evimizin önündeki parka götürürdü. Bizim bu gibi yerler için pek paramız yoktu gerçi. Hatta yakınlarda bir lunapark vardı." Hatırlayınca gözleri ışıldadı çocuğun. "Önünden ne zaman geçsek göz ucuyla bakıp bir gün orada oynayabilmeyi diliyordum içimden."

Jongin dikkatle onu dinliyordu. "Gidebildin mi peki?"

Kyungsoo güldü sorusuna. "Tabi gidebildim." Yutkundu sertçe bu sefer.

"Gizlice kaçıp eğlenen insanları seyrettim günlerce. Bir gün babam fark etmiş beni. Gelip ağladı yanımda. Hiç unutmam. Ne yaptı ne etti ertesi gün beni götürdü o lunaparka."

Jongin tüm dikkatini vermiş dinliyordu. Para derdi küçükken hiç olmamıştı. Babası o ne isterse alıyor annesi de ona prens gibi bakıyordu. Böylesine bir hikayeye ortak olmak dikkatini çekmişti bu yüzden belki de.

Devam etti Kyungsoo. "O gün en mutlu çocuk bendim işte. Ama gel zaman git zaman öğrendim ben de."

Merakla sordu Jongin. "Neyi?" Sevgilisinin sabırsızlığına gülümsedi Kyungsoo.

"Meğerse o ayın kirasından harcamış. Çok zorlandılar. Yeni bir eve taşınmak zorunda bıraktılar bizi. Normalde küçük olan evimizden daha küçük bir daireye geçmiştik. Annemle kavga ederlerken duydum ben de."

Çok ağlamıştı Kyungsoo küçücük yaşında. Bir daha hiçbir şey istememeyi o zaman öğrendi omega. Kıyafetleri yırtılana kadar giyiyor bazen dikip ömrünü uzatmaya çalışıyordu. Markete gidildiği zaman gözlerini kapatıyor bir çocuğun isteyebileceği hiçbir şeye elini uzatmıyordu. Okulunda her zaman başarılı olması gerekiyordu mesela. Her şey için ekstra çabalıyordu işte. Üniversite için şehir dışında tanıdık sayesinde ucuza bir daire tutmuş tam bursuyla okuyordu. Ailesi onunla hep gurur duyuyordu bu sayede.

"Zor olmalı." Diyecek bir şey bulamamıştı Jongin. Ne dese eksik kalacakmış gibi hissetti. "Baban seni çok seviyor olmalı Kyungsoo."

"Öyle annem de babam da çok severler. Onlar benim için çabaladılar. Bu saatten sonra da ben onlara bakacağım işte." Kyungsoo'nun yaşama amacı buydu.

"Peki ya sen? Kendi hayatın için ne yapacaksın?"

Bunu düşünmemişti hiç omega. Zaten kimliği yüzünden birisiyle hayatını paylaşmayı aklının ucundan bile geçirmemişti. Aile kurmayacaktı. Yurt dışına çıkmayacaktı. Partilere katılıp eğlence peşinde koşmayı da pek sevmiyordu. Bir ev alırdı belki de. Onun dışında kendi için bir hayali yoktu.

"Hiç düşünmedim."

Jongin başını salladı hafifçe. Bakışları yine etrafa dönerken sevgilisini kolları altına aldı.

"Belki de senin yerine ben düşünmeliyim, ne dersin?"

Kyungsoo bu fikri beğenmişti ne yalan söylesin. Bir şeyleri tek başına sırtlanmama düşüncesi hoşuna gitmişti. Hayatının iplerini yavaşça bırakıp Jongin'in ellerine verdi o anda. Artık tek başına değildi bu yolda.

"Beni yanıltma Jongin." Koşulsuzca güvenmek istedi orada.

toxic obsession : kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin