•21

123 16 34
                                    

selam ahsjshdj ben 2 aydır hesabın şifresini bulmaya çalışıyodum bu bölüm de taslakta kalmış öylece😭😭😭 neyse en azından çok kısa bi bölüm değil ve artık devam edebilirim 😔😔😔😔😔😔 lutfen beni affedin 💔 oy ve yorum yapmayı da unutmayın iyi okumalar 🪷🩷🪩

3 gün sonra

Kyungsoo bel ağrısıyla uyanmıştı. Günlerdir sadece zorla iki lokma bir şeyler yiyiyor ve Jongin'le sevişiyorlardı. Dışarıya dahi çıkmamıştı. Hareket etmek içinden gelmiyordu bile. Perdeleri açmayı reddediyor karanlıkta öylece uzanıyordu. Gözleri etrafta gezinirken kendinde odaklandı. Vücudu minik aşk ısırıklarıyla dolmuştu. Gittikçe hassaslaşan bedeni tüm enerjisini harcamış gibiydi. Odada kimse yoktu çarşaflar her sabah olduğu gibi değiştirilmiş ve vücudu temizlenmişti.

Jongin özenle kahvaltılarını hazırlarken alt kattan gelen müzik sesine yüzünü ekşitti Kyungsoo. Yemeyeceği bir sürü şey yapıyordu yine.

Günlerdir telefonunu da bulamıyordu. Jongin'e sormak istemiyordu bu yüzden ses çıkarmamıştı. Fakat artık birilerine ulaşmalıydı. Yokluğunu fark eden birileri vardı illa. Öyle umuyordu en azından. Yatakta doğrulurken çarşafı boynuna kadar çekip etrafını yokladı. Kıyafetleri ortada yoktu. Ayaklanıp dolabın önüne doğru ilerledi yavaş adımlarla. Oldukça boş olan raflardan bir gömlek aldı ve çabucak üzerine geçirdi. Dolabın kapağını kapatacağı sırada en köşede duran bilgisayar çantası dikkatini çekmişti. Anlık bir heyecanla eğildiği sırada kapı açılınca ayaklanıp arkasına döndü.

"Uyandın mı? Ben de seni kahvaltı için kaldıracaktım." Jongin ona doğru yaklaşırken çaktırmadan dolabı kapatıp zorla gülümsedi.

"Giyecek bir şey arıyordum." Üstünü gösterirken konuştu.

"Böyle çok güzel gözüküyorsun Kyungsoo." Jongin kollarını omeganın beline yerleştirip kendine doğru çekti. "Her geçen gün çok daha güzel kokuyorsun." Derin bir nefes alıp daha sıkı sarıldı. Elleri gömleğin altından kalçalarına doğru ilerlerken Kyungsoo onu durdurmuştu.

"Çok yorgunum Jongin."

Jongin geri çekilirken anlayışla karşıladı. Dün gece neredeyse hiç uyumamışlardı zaten. Son bir kez daha saçlarından öpüp bileğini sıkıca kavradı.

"Yemek yiyelim sonra uyursun."

Midesi bulansa da kabul etti Kyungsoo. Biraz yemek yer ve uyumaya çıkardı. Yani Jongin öyle bilse yeterdi çünkü bilgisayarı hemen kullanması gerekiyordu o bulmadan.

Mutfağa indikten sonra ise zorla bir şeyler yiyebilmişti. Biraz daha zorlarsa kusacaktı biliyordu. Jongin de fark etmiş olmalıydı ki tabakları toplamaya başlamıştı.

"Sen çık istersen. Benim bugün biraz işim var dışarı çıkacağım. Sana da giyecek bir şeyler alırım. Gerçi böyle gezmeni daha çok tercih ederdim ama üşütmeni istemem."

"Birlikte gidelim. Okula dönmem gerekiyor Jongin." Kyungsoo sonunda dönecekleri için biraz daha rahatlamış hissediyordu. Vizeleri yaklaşıyordu ve biraz daha burada vakit geçirirlerse her şeye geç kalacaktı.

"Hayır. Sen burada kalıyorsun." Hiç oralı olmadan işine devam etti.

"Jongin dönmem gerekiyor artık-"

Elindeki tabakları sertçe tezgahın üzerine bırakırken konuşan çocuğa doğru döndü. Kaşları hafifçe çatılmış ve çenesini sıkıyordu. Derin bir nefes alıp öfkesini kontrol altına almaya çalışırken hiç de sakin olmayan bir tonla sözünü kesti. "Katılmam gereken önemli bir toplantı var. Ben gelene kadar hiçbir yere çıkmayacaksın anladın mı beni Kyungsoo?"

Cevap alamayınca tekrar bağırdı. "Anladın mı?" Soru sormuyordu. Anlamasa bile anlayacaktı. Başka bir cevap beklemiyordu.

Kyungsoo gözlerini camdan uzaklara dikerken başını usulca salladı. "Anladım." Jongin cep telefonunu masadan alıp cebine atarken az önce bağırmamışcasına sevgilisinin başını okşayıp saçlarından öptü.

"Güzel, çıkıyorum şimdi ben. Sen de iyice dinlen dolapta yemek var. Canın bir şeyler isterse bana yazarsın hallederiz." Eğilip son bir kez daha dudaklarından öptü. Askılıktan ceketini alıp evden ayrıldı dakikalar içerisinde. Cevap bile vermesini beklememişti omeganın. Sinirden akan göz yaşlarına engel olamadı bu yüzden belki de Kyungsoo.

Hiç vakit kaybetmeden yatak odasına doğru ayaklandı. Merdivenleri çıkarken umuyordu ki bilgisayar hala çalışıyor olsundu. Dolabı tekrar açıp çantayı eline aldı ve yatağa kuruldu. Şarja takıp bir süre bekledikten sonra ekranın ışığı yandığında heyecanlanmıştı. Baekhyun'a yazabilirdi. Şu an tek o gelmişti aklına. Ailesiyle bir süredir iletişimde değillerdi. Zaten onları endişelendirmek istemiyordu asla.

Ekranı kaydırdığında şifre istediğini görmesiyle yüzü tekrardan düştü Kyungsoo'nun. Jongin'in doğum günü, tam adı ve benzeri şeyler denemesine rağmen bir türlü açamamıştı kilidi. Sinirle bilgisayarı kapatırken elinden kaçırdığı son şansa da veda etmişti.

"Ne sanıyordum ki?"

Kendi kendine mırıldandı. Kafasını yastığa doğru atarken sırt üstü uzandı. Belli ki yapacak başka bir şeyi kalmamıştı. Kapı kilitli değildi. İstediği an çıkıp yoldan geçen birinin arabasına sığınabilirdi. Ama Kyungsoo görünmez zincirlerinden bir türlü kurtulamıyordu. Jongin'den kaçma fikri onu endişelendiriyordu.

Bir süre daha uzandıktan sonra yavaşça uykuya dalan Kyungsoo zamanın nasıl geçtiğini anlayamamış ve alt kattan gelen kapı sesiyle olduğu yerde sıçramıştı adeta. Ne çabuk gelmişti Jongin diye düşündü. Hızla kalkıp odadan çıktı. Kapıya ulaştığında tekrar çalan kapıyı açtığında gelen Jongin değildi.

"Sehun?"

Sehun şaşkın omeganın yanağından bir makas alıp gevşekçe gülümsedi. "Selam güzelim. Çekilecek misin artık kapının önünden?"

Kyungsoo hala boş boş bakarken bir adım geri gitti. Zaten istese üzerinden bile geçerdi bu yüzden itiraz etmeden yol açtı.

"Bakma öyle, bakıcılık yapmaya geldim. Babacığından özel istek." Kanepeye kendini atarken televizyon kumandasına uzandı. Kyungsoo ise hala şaşkın bir şekilde olduğu yerde dikiliyordu.

"Kaçacağımı mı düşünüyor?" Aslında kendine sormuştu bu soruyu. Günlerdir burada ot gibi yaşamasına rağmen hala kaçacağını mı düşünüyordu yani. Gözleri öfkeyle ıslandığında karşısındaki adama çaktırmadan eliyle sildi. Derin bir nefes alıp kanepenin bir diğer köşesine oturdu.

"Her ne yaşıyorsan.." dedi Sehun ona bakmadan. "Bunu kendine sor ve hak ettiğini düşünüyorsan öyle yaşa. Kaçmayacağından emindi sadece iplerini sıkı tutuyor bu kadar."

Sözleri kalbine hançer gibi saplanırken nefessiz kaldı omega.

"Bu arada bunlar senin için." Yanında getirdiği çantayı çocuğa doğru uzattı. "İçinde kıyafet falan var." Kyungsoo neredeyse yarı çıplak olduğunu hatırladığında utançla ayaklandı. Çantayı alıp odasına doğru hızlı adımlarla ilerlerken yerin dibine girmeyi diliyordu. Çantanın içinden çıkardığı kıyafetleri hemen giyinip aşağı kata indi. Sehun dikkatle izlediği maçtan gözlerini ayırmadan kafasını hafifçe ona doğru çevirdi.

"Gel de biraz muhabbet edelim tutsak kuş." Sesi alaydan uzaktı. Acıdığını hissetti Kyungsoo. Acınasıydı. Yanına oturup sessizce televizyona bakındı. Maç hiç ilgisini çekmese bile.

"Kyungsoo neden kaçmadın?"

Burada kalmasının bir sebebi bile yoktu. Aynı soruyu kendisine de sordu. Cevabı yoktu. Jongin'e olan aşkından mıydı yoksa korkusundan mı? Belki ikisi de değildi.

"Buradan gideceğim ama şimdi değil." Kyungsoo çaresizce Sehun'a döndüğünde yine aynı bakışlarla karşılaştı. Acıma. Ama bunu kullanabilirdi. "Senden bir şey isteyebilir miyim Sehun?"

Sehun yerinde huzursuzca kıpırdandı. "Bak eğer kaçmak içinse bunu yapamam biliyorsun Jongin-"

"Hayır. Senden sadece vereceğim adrese gidip iyi olduğumu söylemeni istiyorum. Eğer benden haber alamazsa polisi arar. En azından bunu yapabilir misin?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

toxic obsession : kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin