13- Sarmalamak

24.7K 1.6K 727
                                    

İyi okumalaarrr💛

Emir ile yediğimiz akşam yemeğinin üzerinden iki gün geçmişti. Emir sabah öğlene doğru düğün konusunu konuşmak için geleceklerine dair mesaj atmıştı. Kahvaltıyı yapıp hemen etrafı toplamıştık. İlk yediğinde beğendiği için Emir'e bir daha aynı keki yapmıştım. Annem de börek yapmıştı.

Odama gidip kot pantolon üzerine dar vücuduma yapışan siyah bir tişört giymiştim. Yine her zamanki gibi tişörtü pantolonun içine koymuştum. Emir'in ince dediği belim şimdi baya belli oluyordu. Saçlarımı tarayıp şekil vermeden bıraktım. Genellikle kullandığım hafif parfümü sıktım ve odadan çıktım mutfağa annemin yanına gittim. Babamla yemek masasında karşılıklı oturuyorlardı. Bende hemen annemin yanındaki sandalyeye oturdum.

"Düğünün erken olmasını istiyor musun sen? Daha yeni nişanlandın istemiyorsan söyle oğlum. Annen Semra Hanım'a söyler."

"Bana fark etmez baba. Emir aynı evin içinde birbirimize daha çabuk alışırız diyince bana da mantıklı geldi sadece."

Babam kafa salladı.

"Tamam, bir gelsinler bakalım. Karar veririz konuşunca."

Annem keki ve böreği tabaklara servis etti. Bende çay bardaklarını da hazırlamıştım. Sonra tekrar geçip mutfaktaki sandalyeye oturdum. Yemek yedikten sonra Emir daha sık yazar olmuştu. İki gündür neredeyse sabahtan akşama kadar konuşmuştuk. Bu beni oldukça mutlu ediyordu. Çalan zille heyecanla ayağa kalktım, kapıya ilerledim. Aynadan kendime bakıp iyi olduğuma kanaat getirip annem de yanıma gelince kapıyı açtım.

"Hoş geldiniiiz."

En öndeki Semra Hanım'ın elini öptüm, hemen bana sıkıca sarıldı.

"Hoş buldum oğlum, nasılsın?"

"İyiyim Semra Hanım, siz nasılsınız?"

"Bende iyiyim oğlum, seni görünce daha da iyi oldum."

Gülümsedim, Semra Hanım'ın arkasındaki Melih Bey'in de elini öpeceğim sırada yine öptürmedi. Bozuntuya vermedim, kendi oğluna elini öptürmeyen bir adamdı Melih Bey. Bu ilişkiyi de mecburiyetten kabul ettiğini biliyordum. O yüzden Melih Bey'in bu hareketlerine canımı sıkmamaya çalışıyordum. Melisa'ya da sarıldım.

"Emir nerde?"

"Arabayı park ediyor Nurtenciğim. Biz geçelim Mete ile gelir o."

Hepsi içeriye geçmişti. Kapıda heyecanla Emir'i bekledim. Hızlı adımlarla kapıya geldi. Gülümsedim. O da beni görünce gülümsedi.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum. Beklettim kusura bakma."

"Sorun değil."

Ayakkabısını çıkartıp içeriye adımladı. Oturma odasına gittiğimizde Emir annemle babamın elini öptü ve oturdu. Sakallarını kesmemişti. Daha çok uzamıştı. Kesinlikle sakallı hali sakalsız halinden daha iyiydi. Ben hemen tabakları ve çayı getirdim servis ettim. Bu sırada Emir sürekli bana baktığı için elim ayağım birbirine dolaşıyordu. Ne kadar çaktırmamaya çalışsamda titreyen elim beni ele veriyordu. Emir bu halime gülümsedi ama ben biraz ters bakınca kendini durdurdu. Annemle Semra Hanım yan yana oturmuştu. Emir ile Melisa bir koltuğa oturmuştu ama ortaları boştu. Ben oturayım diye öyle yaptıklarını düşünüp oraya oturdum. Melisa kulağıma eğildi:

"Abim bu tarzına bayıldı bence."

"O nerden çıktı?"

"Geldiğinden beri gözünü alamıyor. Sanırım ince belin onu etkiledi."

Utandırmıştı beni Melisa.

"Bilmem olabilir." Diyip geçiştirdim.

"Meteciğim, bugün ayrı bir güzel olmuşsun."

Melisa'dan sonra Semra Hanım'ın beğeni dolu bakışları iyice beni utandırmıştı.

"Teşekkür ederim Semra Hanım, o sizin güzel görüşünüz."

Semra Hanım sevgi dolu bir gülümsemeyle anneme döndü.

"Eee Nurtenciğim ne diyorsunuz düğün işine? Başlayalım mı hazırlıklara?"

"Bana uyar Semra ama Selim bilir. O derse başlayabiliriz."

"Emir, sen ne düşünüyorsun bu konuda oğlum? Ben Mete ile konuştum ama bir seninle de konuşayım."

"Selim Amca ben aynı evin içinde birbirimize daha kolay alışırız diye düşündüm. Ama tabi siz ne derseniz o olur. Bu sadece benim fikrim."

"Başlayın bakalım. Uzatmaya gerek yok dediğiniz gibi. Çocuklarda öyle istiyorlar zaten."

Annemle Semra Hanım hemen düğün konuşmalara başlamıştı.

Yandan yandan Emir'in bana baktığını hissedince bende ona baktım. Tabaktaki keki yemişti.

"Yine çok güzel yapmışsın. Eline sağlık."

"Afiyet olsun, istersen bir daha getireyim?"

"Olur, bende bir su içeyim."

"Ben getireyim istersen?"

"Yok ben alırım."

Ben önde tabakla Emir arkamdan mutfağa girdik. Ben tabağa keki koyarken Emir su içiyordu ve bana bakıyordu. Bakışları o kadar bana odaklıydı ki bakmadan bana baktığını hissediyordum.

"Belin çok ince."

Bunu bana daha önce de demişyi evet ama önceden duymuş olsam bile yine de beni utandırmıştı. Yüzümü ona döndürüp gülümsedim. Ne diyeceğimi bilememiştim. Ellerini birbirine kenetledi.

"Sarmalayası geliyor insanın."

Emir'in hiçbir şeyden çekinmeyeceğini artık çok iyi biliyordum. İçinden geldiği gibi davranan biriydi. Fazla açık sözlüydü. Bende belki biraz onun gibi olabilirdim.

"Seni tutan ne peki?"

Bu cüretkar tavrı benden beklemeyen Emir şaşkınlıkla bana baktı. Kaşları havalanmış öylece bana bakıyordu. Şaşkınlığını üzerinden atınca gülümsedi.

"Artık hiçbir şey sanırım."

Bana iyice yaklaştı. Heyecanla kalbim çarpmaya başladı. Dibime kadar girdi ve elleriyle belimi iki yandan tuttu. Baş parmaklarıyla hafifçe okşadı. Bu sırada gözlerime bakıyordu. Bende onun gözlerinden gözlerimi ayırmıyordum. Kollarını belime sardığında göğsüm göğsüne yapıştı adeta. Boş boş duran ellerimi omzuna koydum. Kollarını belime daha sıkı sardığında omuzundaki ellerimi hafifçe ensesine sardım. Bu sarılma beni huzurlu hissettirirken başımı omzuna doğru yasladım. Birkaç dakika öylece durduk. Çok sürmeden içerden sesler gelince ayrıldık birbirimizden. Utangaçça gülümsedim ona, o da bana gülümseyip tabağını tezgahtan aldı.

"Sen bana evlenince evde de yemek yapacak mısın demiştin. Peki sen evlenince sürekli bana bu keki yapacak mısın? Sürekli yapmanı isteyecek gibi hissediyorum da."

Güldüm bu dediğine.

"Yaparım tabi ki. Çok zor bir şey değil."

"Önemli olan zorluğu basitliği değil; önemli olan onu senin benim için yapman."

"Yaparım her istediğinde."

Gülümsedi, ardından elini elime uzattı ve tuttu.

"Hadi içeri geçelim."

İnce BelliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin