Evlerine taşındıktan sonra onların evdeki hayatını okumamıştınız, o yüzden size o anlardan bir kesit yazmak istedim. Bu yazdığım kısımda henüz çocukları yok. Sizlerle yorumlarda konuşmayı o kadar çok özledim ki, anlatamam. Hâlâ okuyanlar var, onlarla da konuşuyorum ama sıcağı sıcağına yazarken bir başka oluyordu. Sizlerin desteğiyle daha bir güzel yazıyordum. Sizler de ben de Mete ve Emir'i özledik. Biraz hasret giderelim hadi. Tekrardan hoş geldiniz, tekrardan keyifli okumalar diliyorum. Sizleri çok seviyorum, hepinizi bal yanaklarınızdan öpüyorumm💖
.
.
.
.
.
.
Emir'den
Evimize taşınalı dört ay olmuştu. Ev konusunda her şey çok içimize sinmişti. Tam istediğimiz gibiydi her şey. O yüzden eve alışmamız çokta uzun sürmemişti.
Sabah saat altıda kendi kendime uyanmıştım. Tekrar uyumaya çalışmıştım ama uyuyamıyordum. Bir o yana bir bu yana döndükten sonra artık uyuyamayacağımı anlamıştım. Gözlerimi aralayıp yanımdaki adama baktım. Minik dudakları aralık, rahat bir şekilde uyuyordu. Evin içi sıcak olduğu için cropla uyumuştu. Üstünü örtmemi istemiyordu, üşürsem kendim örterim diyordu. Ev sıcak olduğu için ellemedim. Uyurken crop daha da yukarı kaymış ve beli açılmıştı. Bembeyaz tenine baktım. Çok güzeldi. Bu adamın her şeyi çok güzeldi. Hayran hayran ona bakarken iç çektim fark etmeden.
İzlemek yeterli gelmiyordu sanki. Doymuyordum. Dayanamayıp iyice ona yaklaştım ve elimi beline sardım. Gözlerini aralayıp bana baktı hemen. Sonra gözlerini kapatıp bana sokuldu. İyice kendime çekip gövdeme yapıştırdım. Elini enseme koydu, birkaç kez okşayıp haraketini kesti. Tekrar uykuya daldı. Düzenli nefeslerini dinledim. Erken saatte uyanmama ve uykuyu çok sevmeme rağmen şu an çok huzurluydum.
Yaklaşık on beş dakika sonra Mete'm kıpırdanıp daha rahat bir pozisyonda uyumaya devam etti. Onu rahatsız etmemek için yataktan çıktım. Banyoda işlerimi halledip aşağı indim.
Güzel bir kahvaltı hazırlayıp restoranta geçmeliydim. Hemen çay suyunu ocağa koydum. Sabah kahvaltıda ikimizde çay içmeyi seviyorduk. Mete'in sevdiği şekilde menemen yapıp çayı demlemiştim. Kahvaltılıkları da çıkartıp masayı hazırladım. Saat yedi buçuk olmuştu. Güzel, tam vaktinde hazırlamıştım. Mete'nin dokuzda işte olması gerekiyordu.
Günün en güzel kısmı için hızlıca yukarı çıktım. Mete'yi uyandırmaya bayılıyordum resmen. Öyle güzeldi ki... Genelde uyandırılan taraf bendim. Mete benden daha çok erken kalkıyordu. Odaya girip yatağa oturdum. Yanağına, korkmaması için yumuşakça dudaklarımı bastırdım. Zaten hemen uyanıyordu. Gözlerini aralayıp bana baktı.
"Günaydın Mete'm."
Üst üste gözlerini kırpıştırıp bana bakmaya devam etti. Gel de yeme.
"Günaydın kocacığım."
Dudaklarına sert bir öpücük bıraktım.
"Kocan kurban olsun!"
Gülümsedi. Gülmsemesinden de öptüm. Tam dudağını kavrayacakken beni omzumdan tuttu ve kendinden uzaklaştırdı.
"Dişimi fırçalayayım öyle öpersin."
"Ama çok öpesim geldi."
"Öp aşkım, sadece beş dakika sonra öp."
"Öpmüyorum, küstüm. Kahvaltı hazır, işini bitirince gel."
Küsmemiştim.
Mete bir şey demeden aşağı indim. Bakalım gönlümü almak için ne yapacaktı.
Menemenin üzerindeki kapağı alıp tezgaha koydum. Çaylarımızı bölüp yerime oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnce Belli
Teen FictionAnnemin arkadaşının oğluyla, annemin ve arkadaşının isteğiyle evlendik.