17- Crop

24.3K 1.5K 792
                                    

Kitabımın etiketlerde sıralamalardaki yerini görünce bu başarımızı yeni bir bölümle kutlamak istedim. Öncelikle en başından beri her bölüme oy atıp, neredeyse her satıra yorum yapan okuyucularıma teşekkür etmek istiyorum. Hepsini tek tek yazmayacağım çünkü onlar kendini çok iyi biliyorlar. Ki muhtemelen bu satırda da kendini belli edecekler.😙 Oy vermese, yorum yapmasa bile okuyan diğer okuyucularıma da teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar canlarımm💖

Ne yemek istersin? Diyeyim hazırlasınlar."

"Canım et çekiyor, etli bir şeyler söyle. Ne olduğu fark etmez."

"Karışık ızgara ister misin? Izgara ustamız baya maharetli bu konuda."

"Olurr."

"İçecek ne istersin?"

"Ayran iyi olur ızgarayla."

"Tamam."

Alışveriş merkezinden çıkarken Emir restorant müdürü Ersin Bey'i aradı.

"Ersin Bey, iki paket karışık ızgara, ayran ve tatlı olarakta triliçe hazırlar mısınız? Ben geçerken alacağım."

"Tamam, 10 dakikaya orda olurum ben."

Telefonu kapattığında arabanın yanına gelmiştik. Poşetleri arka koltuğa bırakıp öne yerleştik. Kemerleri takar takmaz yola koyulduk. Yaklaşık 15 dakikaya restoranta varmıştık.

"Ben hemen paketleri alıp geleyim."

"Tamam."

Arabadan inidikten sonra restoranttan Emir'in arayıp hazırlamalarını istediği yemekleri almış ve tekrardan arabaya gelmişti. Tekrar yola koyulup bizim eve gelmiştik. Yemekleri mutfağa masaya koymuştum. Emir'de diğer poşetleri benim için odama bırakmıştı. Tekrar yanıma geldiğinde onu oturma odasına ilerlettim.

"Sen otur ben hemen üzerimi değişip geleceğim."

"Tamam, bekliyorum."

Odama ilerledim. Hızlıca elimi yıkamış ve üzerimi değiştirmiştim. Şu an evde her zaman giydiğim kıyafetleri giyip giymeme konusunda kararsız kalmıştım. Ama sonra vazgeçip kendimi kasmaya gerek duymadan istediğimi giydim. Emir'in beni hiç görmediği bir şekilde giyinmiştim. Altımda gri eşofman üzerimde beyaz bir crop vardı. Sürekli ince olduğunu söylediği ve her fırsatta sarmaladığı belim şu an apaçık ortadaydı. Daha karşısına çıkmadan utanmaya başlamıştım. Bir ara değiştimeye yeltenmiştim ama sonra vazgeçtim. Ben her zaman böyleydim evde. O yüzden değiştirmeyecektim.

Odamdan çıkıp oturma odasına ilerledim. Hiç beklemeden içeriye girdim. Beklersem giremezdim utanıp. Emir pencereden dışarıya bakıyordu.

"Hemen servis edelim mi yemekleri? Acıktım da."

Sesimle Emir bana döndü.

"Yiyel-"

Beni görünce lafı yarıda kaldı. Beni baştan aşağı süzdü ve şokla kaşları havalandı. En son gözlerini gözlerime çıkarttı. Birkaç saniye gözlerime baktı öylece. Yanaklarımın kızardığını hissettim. Sonra bana doğru ilerledi. Nazikçe ellerimi tutup kendi omzuna koydu. Hemen elleriyle belimi tuttu ve beni iyice kendine çekti. Göğsüm göğsüne yapışmıştı. Hiç beklemeden kafasını eğdi ve dudaklarımızı birleştirdi. İlk öpücüğümüze kıyasla daha hızlı öpmeye başladı. Bende hemen karşılık verdim. Omzundaki ellerimi ensesine çıkarttım ve ellerimi boynuna sıkı sıkı sardım. Hızlı öpücüğümüz gittikçe yavaşladı. En sonunda da nefes nefese birbirimizden ayrıldık. Alnını alnıma yasladı. Dudaklarıma masum bir öpücük daha kondurdu. Ardından yanağını yan çevirip yanağımı öptü. Sonra daha da eğilip kafasını omzuma yasladı. Ensesindeki parmaklarımla ensesini okşadım yavaşça. Yüzünü boynuma doğru yaklaştırdı iyice. Verdiği nefesler boynuma çarparken heyecanla karnım kasıldı. Elleri belimde olduğu için bunu hisseden Emir baş parmaklarıyla karnımı okşadı hafifçe. Bu hareketi beni sakinleştirmek yerine daha da heyecanlandırmıştı. Ardından boynuma bir öpücük kondurdu. İlk defa yaptığı bu hareketi heyecanla dudaklarımı birbirine bastırmama yol açtı. Birkac saniye sonra Emir az öncekine nazaran daha uzun ve sulu bir öpücük kondurdu boynuma. Ardından kafasını boynumdan kaldırdı. Tekrar dudağıma bir öpücük daha kondurdu. Ardından iyice dikleşti.

"Biz en iyisi gidip yemek yiyelim Mete."

"Bencede Emir."

Yavaşça ayrıldık ama eli hemen elimi kavradı ve mutfağa ilerledik. Mutlu bir şekilde yemekleri servis edip yedik. Izgara ustası dediği kadar maharetliymiş. Çok sık et yemezdim ama bu etleri sürekli yemek isteyecektim artık.

Yemekten sonra oturma odasına geçmiş oturuyorduk. Çay demlemiştim, çay içiyorduk beraber. Bir yandan da televizyonda yayınlanan rastgele bir filmi izliyorduk. Emir tekli koltukta oturuyordu. Ben üç kişilik koltukta, kol koyma yerine yaslanmış, dizlerimi kendime çekerek rahatça oturuyordum. Emir uzak kaldığımızı düşünmüş olmalı ki kalkıp yanıma oturdu.

"Böyle olmadı sanki. Yine uzağız. Ben senin yerine oturayım sen benim yerime otur. Sen bana yaslanırsın."

"Tamam değişelim."

Kalkıp yer değiştirdik. O az önceki benim oturduğum şekilde oturmuş bacaklarını ayırmış, uzatmıştı. Beni de bacaklarının arasına oturtmuş iyice kendine yaslamıştı. Öylece filmi izlerken Emir elini açıktaki karnıma koydu. Hafif hafif okşamaya başladı. Arada baş parmağıyla daireler çiziyordu. O sırada karşımdaki televizyonda oynayan filme odaklanmak istesemde asla odaklanamıyordum. O yüzden elimi elinin üzerine koydum ve tuttum. En azından hareket etmeyince daha rahat olurdum.

"Mete?"

"Hmm?"

"Sen bazen... nasıl desem? Cilveli oluyorsun ya?"

Şaşkınlıkla bulunduğumuz durumun el verdiği kadar ona baktım. Cilveli mi? Ben mi?

"Şaşırma boşuna. Duruyorsun duruyorsun bir anda böyle hiç beklemediğim şekilde davranıyorsun ya baya hoşuma gidiyor. Başta senden böyle şeyler beklemezdim ama utanmana rağmen kendini geri çekmiyorsun."

Utandırmıştı yine beni.

"Bilerek yapmıyorum ki."

"İşte bu daha fena ya. Böyle doğal doğal davranıyorsun daha bir hoşuma gidiyorsun."

Utangaç bir gülümsemeyle yüzümü tamamen ona döndürdüm. Karnımdaki eli belimdeydi şimdi. Yüzüne uzanıp yanağını öptüm uzunca.

"Bazen kendimi geri çekiyorum. Utanıyorum. Bazen diyorum ki neden utanayım o benim eşim olacak. Ama bazen elimde olmuyor."

"Kendini geri çekme. Böyle böyle alışacağız birbirimize. Hatta ben çoktan alıştım. Ama sen hala benden çekiniyorsun."

"Evet çekiniyorum ama alıştım bende sana. Bu utanma bende huy yapacak bir şey yok. Biz on yıllık evli de olsak ben muhakkak utanacak bir şey bulurum. Beni böyle kabul etmelisin."

"Ederim ki ediyorum da zaten. Bazen bilerek utandırıyorum seni zaten. O halinde hoşuma gidiyor merak etme."

Güldüm. Yanağını bir kez daha öpüp başımı göğsüne koydum. Biraz şurda huzurla dinlemeliydim.



 Biraz şurda huzurla dinlemeliydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu bölümdeki Mete🤤

İnce BelliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin