Emir'den
Sabah erkenden uyanıp denize gitmiştik. Her ne kadar kaldığımız ev deniz manzaralı olsa bile sahil uzaktı. Baya bir yol gittikten sonra sakin bir koy bulmuştuk. Bizim dışımızda insanlarda vardı ama normal plajlara göre oldukça sakindi.
Güzelce yüzüp eğlenirken bizim yakınlığımıza dik dik bakan insanları başta umursamadım. Çünkü öpüşmek gibi bir yakınlaşma değildi bizimki. Sarılıyorduk en fazla. Birbirimize su atıyorduk. Buna rağmen dik dik bize bakıp konuşmaları artık sinirimi tepeme getiriyordu. Balayımızın keyfini bozmamak adına bir şey demeden Mete ile ilgilenmeye devam ettim. Ama bakışları yetmezmiş gibi kendi aralarında konuşurken bize: 'ibne' gibi ithamlarda bulunmaları beni iyice delilendirmişti. Ama onlara bulaşacak, kavga edecek halim yoktu. Ben onlardan tarafta olduğum için dediklerini duyuyordum ama Mete duymamıştı. Böyle insanlar yüzünden Mete'nin canını sıkmayacaktım. Değmezdi. O yüzden onları kendi yöntemlerimle delirtecektim.
"Emir, yaklaşık iki saattir burdayız. Artık evimize gidelim mi? Biraz yoruldum da."
"Tamam, gidelim hayatım."
Yavaş yavaş denizden çıkarken elimi Mete'nin beline sardım. Havluyu alıp vücuduna sardım ve kuruladım. Ardından kendim de kurulandım. Burada duş alabileceğimiz bir yer yoktu ve şimdiden üzerimdeki deniz tuzları beni rahatsız ediyordu. Hemen kumsalın yanındaki arabamıza geldiğimizde Mete'nin kapısını açtım.
"Havluyu koltuğa koyup oturalım. Islanıp tuz olmasın koltuklar."
Dediği mantıklı gelirken havluyu katlayıp koltuğa koydum oturması için. Tam ben geri çekildiğimde Mete koltuğa oturacaktı ki Mete'yi belinden tutup kendime çektim. Dudaklarımızı birleştirip yumuşak bir öpücük kondurdum. Ayrıldığımda Mete'yi koltuğa doğru belinden ittirdim. İtiraz etmeden oturdu. Kapısını kapatıp kendi tarafıma geçtim. O sırada kumsaldakilere baktığımda çatık kaşlarıyla buraya baktıklarını gördüm. Gülümseyip arabaya bindim. Sinirli yüzleri beni keyiflendirirken arabayı sürmeye başladım.
"Bu öpücük nerden çıktı Emir? Evdeyken özellikle böyle şeyler yapmayacağız diye konuşmuştuk! Neden dikkat etmiyorsun ki?"
Mete'nin sinirli sesi beni oldukça şaşırtmıştı.
"Tadımız kaçmasın, neden yaptığımı söylemeyeceğim ama bunu görmeyi hak etmişlerdi hayatım."
Mete sinirle bana döndü. Göz ucuyla ona baktığımda kaşları çatıktı. Tekrar gözlerimi yola çevirdim.
"Söyler misin neden yaptığını Emir?"
"Boşver Mete, konuşmaya değmez."
"Emir! Söyler misin? Beni de ilgilendiren bir şeyi bilmek benim hakkım."
"Ters ters bize baktılar, ibne falan dediler aralarında. Bende onlarla kavga etmektense onları daha çok çıldırtmak istedim ve seni öptüm."
Sinirle ofladı.
"Başta böyle şeyler yaptıklarını bana desen eve dönerdik. Neden böyle bir şey yaparak ikimizi de riske atıyorsun ki? Ya adamlar bize bir şey yapsaydı?"
"Zarar gelmesin diye bilerek giderken yaptım zaten Mete. Kaç saattir orda yüzüyoruz. O kadar hareketlerine, bakışlarına rağmen gıkımı çıkartmadım ki keyfimiz bozulmasın, sana bir zarar gelmesin diye. Başta deseydim ve saçma sapan insanlar yüzünden güzel keyfimizi bölüp eve gelseydik daha mı iyi olurdu? Bizim rahatsız olduğumuz bir durum yok ki. Kendileri rahatsız oluyorlarsa gitsinler. Neden biz keyfimizi bozalım durduk yere?"
"Emir, şu an çok mu keyifli gibi duruyorum sence?"
Onların Mete'ye ya da bana zarar vermesini tabi ki istemiyordum. Sırf bu yüzden susmuştum o kadar saat. Son hareketimi de bilerek giderken yapmıştım ki kavga edecek fırsatları olmasın diye. Kendi keyifleri için neden biz keyfimizi bozacaktık ki? Onların özgürlük sınırlarını aşmadıktan sonra yaptıklarımız onları ilgilendirmezdi. Ki rahatsız olacakları bir yakınlaşmamız olmamasına rağmen böyle davranmışlardı.
Bir şey demedim Mete'ye. Böyle bir tepki vereceğini hiç düşünmemiştim. Bilsem yapmazdım. Çünkü benim bildiğim Mete onların yaptıklarını ben değil o duysa aynen bunu yapardı. Sanırım yanılmıştım.
Eve kadar hiç konuşmamıştık. Araba durunca ikimiz aynı anda arabadan inip eve yürüdük. Anahtar Mete'de olduğu için kapıyı o açmıştı. Mete eve girer girmez yukarı çıkarken bende kapıyı kapatıp yukarı çıktım. Mete kendine kıyafet çıkartıyordu. Moralim aşırı bozulmuştu. Bile isteye ona zarar vermeyeceğime, her şeye dikkat edeceğime dair söz vermiştim. Söz vermesem bile böyle bir şey yapmazdım artık. Her şeye dikkat ediyordum. Kavga olabilme ihtimaline karşı tam arabaya binerken yapmıştım. Onlar kavga etmek istese ve bize doğru gelseler biz çoktan o sırada yolda olurduk. Bunların hepsini hesaplamıştım. Yanına ilerledim. Kendime bir boxer ve şort aldım.
"Kusura bakma Mete. Ben böyle bir tepki vereceğini tahmin edemedim. Benim bildiğim Mete böyle insanlar yüzünden keyfimiz bozulmasın, onları ilgilendirmez diyecek biri. Bende o yüzden sana başta demedim. Moralin bozulmasın istedim. Bilerek arabaya binerken yaptım ki onlar bize zarar vermek istese bile yetişemeden biz gidelim diye. Arabaları da yoktu, biri bıraktı gitti onları. Sana bir söz verdim ben. Seni üzecek bir şey yapmam. Her şeyi düşünerek yaptım ama senin bu tepkini düşünmemiştim. Tekrardan kusura bakma."
Kıyafetlerimi aldım ve banyoya ilerledim. Jakuziyi çalıştırdım. Kıyafetlerimi astım. Duşa girip tuzlu sudan arındım. Ardından hazır olan jakuzinin içine girdim. Kendimi çok üzgün hissediyordum. Mete ile evlendim evleneli her şeyi o kadar düşünür olmuştum ki... Mete'ye layık biri olmak istiyordum. Hata yapmak istemiyordum. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürken başarısız olmak canımı sıkıyordu. Bazen kendimi her şey için yetersiz hissediyordum. Ne yapsam olmayacak gibi hissediyordum. Her zaman babamın gözündeki o hayal kırıklığı olacağım sanıyordum. En çokta başarısız olduğumda bunları düşünüyordum ve sanki sürekli başarısız oluyordum.
.
.
.
.
.
.
.
.Emir, o kadar yaraya rağmen her zaman dik duran ve asla pes etmeyen birisi. Sürekli geçmişinden bahsetmediğine bakmayın. Az çok yaşadığı şeylerden bahsetti ama yaşarken neler hissettiğinden bahsetmedi. Emir seni çok seviyorum ben ya. Okurlarımda çok seviyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnce Belli
Teen FictionAnnemin arkadaşının oğluyla, annemin ve arkadaşının isteğiyle evlendik.