3. Bölüm "Abi, ben gelin oluyorum."

41.4K 2K 562
                                    

Selam!

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar dilerim ♡

🦋; Kelebeklerimizi bırakalım

"Keça mın kalkasın" (kızım) kapının tıklanma sesi hemen ardından ise annemin sesinin gelmesiyle gözlerimi yavaşça araladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Keça mın kalkasın" (kızım) kapının tıklanma sesi hemen ardından ise annemin sesinin gelmesiyle gözlerimi yavaşça araladım.

Gözlerimi bir kaç saniye odada gezdirdiğimde durumu anlamanın verdiği hisle başımı yastığa daha çok bastırıp tek elimi alnıma bastırdım.

Bugün o lanet olasıca gündü.

Benim asla o kırmızı kaftanı giymeyeceğim kına günü!

"Keça mın, bilirim istemezsin ama uyanman gerekir. Boran ağa bir şeyler göndermiş." diyen annemle sinirlerim daha çok arttı. Ne hakla bana bir şeyler gönderebiliyordu bu adam.

"Uyandım daye." (anne) "Ne gönderdiyse geri gönderin!" dedim, kapıya doğru bağırarak.

"Bir bak hele keça mın." annemin sesi öyle yorgundu ki kaç yaşında kadın üç gün içerisinde on yaş yaşanmıştı.

Yataktan kalkıp kapının kilidini açtım, gözleri şişmiş annemi görünce içim bir kez daha acıdı. Bunu anneme Agir abim yapmıştı.

Annemin arkasında yeni gördüğüm Ahmet elindeki kocaman kutuyla önümde durduğunda içeri girmesini istemesem de geri çekildim.

"Keça mın, yapma böyle. Bak bugün kınan yakılacak." diyen anneme gülümsedim.

"Cenaze gömülmeden önce de yıkanır anne." gülümseyip annemi arkmda bırakarak odaya girdim kutuyu dağınık yatağımın üstüne bırakan Ahmete baş selamı verip odadan çıkmasını bekledim.

Annem ise kapının eşşiğinde üstündeki siyah elbisesiyle dolmuş gözleriyle beni izliyordu. Ona da bir baş selamı verip kutuya ilerledim.

Kutunun kapağını açarken, kapının kapandığını duydum. Annem içeri girmeye, üç dört günde çöken kızıyla yüzleşmeye hazır değildi.

Kapağı yatağın üstüne bırakıp kutudaki kırmızı bindallıda gezdirdim gözlerimi. Göğüs kısımlarından tutup göz hizama kadar kaldırdım, gözüme çarpan küçük not kağıdı ile kaşlarımı çatıp binallıyı kutuya bıraktım.

İkiye katlanmış kağıdı açıp içini okumaya başladım "Her şey bir kanla başladı, kanla ise son bulur Şevran gelini. Bu kırmızı seni değil beni temsil ediyor. Beni ve benim davamı." okuduğum kağıda gülümsedim, belki de ilk kez bu adama karşı böyle gülümsüyordum.

"O zaman Boran ağa, bende seni temsil eden bu bindallıyı taşırım." yeniden gülümseyip bindallının kapağını kapattım. Bizde verilen hediye layığıyla taşınırdı.

Dolabıma ilerleyip içinden beyaz bir elbise alıp üstüme geçirdim, saçalarımı salıp dudaklarıma hafif bir parlatıcı sürüp çıktım odamdan.

MALİHÜLYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin