İnsan herhangi bir konuda hüküm, yargı ya da karar verirken çok fazla düşünmeli. Sonucunu, kendisini, çevresini, yaşantısını, verdiği ya da vermeyi düşündüğü kararı birden fazla kez gözden geçirmeli insan. Hep böyle olacağını sanırız değil mi? Ama bazen öyle olmaz. Bazen size düşünme şansı verilmez. Bazen düşündüğünüz an, şüpheye düştüğünüz an yenilirsiniz. Bazen aklınızdan tek bir 'ya öyle değilse' geçtiği an kaybedersiniz. Kimse öyle bir anın geldiğini size söylemez. Bu yüzden böyle bir anda mıydım bilmiyorum. Tek bildiğim daha doğrusu tek güvendiğim hayat bana daha kötüsünü verse bile bir şekilde ayağa kalkacağımdı.
Benim cevabımdan sonra yıllardır annem sandığım kadının eli bacağımı sıkmayı bıraktı. Evet, kendi yaşantım ve hayatımla ilgili olan kararı bile etkilemeye çalışmışlardı. Onların bilmediği şey ise benim teklifi zaten kabul edeceğimdi. Onlar bunu bilmeden kimseye çaktırmadan benden kurtuldukları için seviniyorlardı ama asıl sevinen bendim. Onlardan kurtuldum diye sevinmiştim. Baskıdan kurtuldum diye sevinmiştim. Kanıtlayamadığım psikolojik şiddetten kurtuldum diye sevinmiştim. Aptal cinsiyetçilik algılarından kurtuldum diye sevinmiştim. Sürekli edepsizlik ve ahlaksızlıkla suçlanmayacağım için sevinmiştim. Sürekli hakaret işitmekten kurtuldum diye sevinmiştim. Sürekli sevgisizlikten kurtuldum diye sevinmiştim. Sürekli güvensizlikten kurtuldum diye sevinmiştim.
Ben uzun zaman sonra piyano ve satranç olmadan sevinip nefes alıyor gibi hissetmiştim. Bana bu hissi yaşattıkları için bile öz aileme minnettardım. Ben minnettarlık ve sevinçle nefes alırken ,adını hâlâ bilmediğim, gerçek annem gözlerindeki yaşlara rağmen gülümsedi.
O an aklımdan enteresan bir kavram geçti. Annelik... Annelik ne kadar enteresan ve kutsal bir şeydi. Benim yıllarca annem bildiğim kadın, benden kurtuldu diye sevinirken; annem olduğunu bir kaç saat önce öğrenden kadın, bana kavuştu diye seviniyordu. Biri yıllarca bana bağırıp kızarken, diğeri bana gülümsüyordu. Biri yılarca beni olmayan şeyler için suçlarken, diğeri gözündeki merhametle bakıyordu. Biri sürekli ve nedensizce bana baskı uygularken, diğeri gözlerindeki umut parıltılarıyla bana bakıyordu. Şimdi söyleyin bana hangisi annelikti. Şimdi söyleyin bana hangisi doğruydu.
Ben bunları düşünürken adının Ediz olduğunu öğrendiğim öz babam konuşmaya başladı. "Tamam o zaman kızlar seçimlerini yaptı. Eğer isterseniz zaten diğer aile ile de görüşme hakkına sahipsiniz." Öz babam sözünü bitirince, yıllardır babam sandığım ruh hastası olan ama bir o kadar da iyi oyuncu olan adam söze girdi.
"Bence de size kesinlikle katılıyorum Ediz Bey. İki kız yetişkin olmasalar da birer bireyler ve seçimlerini yaptılar. Bize de bu karara saygı duymak düşer. Zaten iki kız da yeni hayatına alışana kadar irtibat halinde oluruz." Babamın bu sözleriyle gerçek annemin gözleri Kayra'ya döndü. Bana umut parıltılarıyla bakan kadın, Kayra'ya onlarca umudu bir araya getirip baktı.
Ben gerçek annemin gözlerine bakmayı bırakıp düşüncelere çekildim. Düşüncelere çekilince bir kez daha olayın anormalliğinin farkına vardım. Ben yıllardır istemediğim ailemin gerçek ailem olmadığını öğrenmiştim. Olay fazlasıyla gariplik ötesiydi. Yıllar boyu neden böyle bir aile ile cezalandırıldığımı düşünüyordum. Hatta küçücükken din öğretmenimiz suçlu kişilerin elbet cezasını bulacağını söylediği için yıllarca annem ve babam sandığım kişi cezalarını çeksin diye dua etmiştim. Ben yıllarca masumluğumu kanıtlamak için uğraşmıştım ama her seferinde, her deneyimimde onlar kazanmıştı. Bu sefer ilk defa umut vardı. Bu sefer ilk defa tüm karanlığın içinde ufacık bir beyazlık vardı. Bu sefer ilk defa belki birileri bana inanırlardı.
Bunları düşünürken önüme menü kondu. Hızlıca önüme konan menüye göz gezdirdim. Aç olmadığım için tatlı sipariş etmeye karar verdim. Herkes ne istediğini söyledikten sonra ben de çikolatalı pasta dilimi sipariş ettim. Siparişler alınınca masada kısa bir sessizlik oldu. Daha sonra yıllarca annem sandığım kadın eşarbını düzeltip konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEZA (+18)
Ficción GeneralFeza, yıllarca sessizliğin acı ve lanetli eziyetlerine maruz kalan biridir. Feza yine tek istediği yarasız bir gün geçirmek olan bir sabaha uyanır ve hayatı tepetaklak olur. Yaşanan her şey bir hiç uğrunayken, Feza ne yapacağını bilemez bir halde o...