Medya- Mert Eryiğit
Bölümde cinsel sahne yok. Kan ve vahşet içerikli bir kısım var.
~~Kayra Akşahin'den
"Hadi"
"Daha hızlı"
"Bu kadar yavaşsan ne işin var burda Selen? Keşke paramı sana yatırmasaydım."
"Kayra bu kızı ezer."
Duyduğum sesler gülümsememi arttırıyor ve beni daha da hızlandırıyordu. Yüzümdeki gülümsemeyle son kalan beş bardağı gördüğümde kendimi daha fazlasına zorladım. Ben biten bardağı elimden bırakıp, hızlıca diğer bardağa geçerken; karşımdaki kızın, yani Selen'in, daha altı bardağı vardı. Yine de işimi şansa bırakmadan hızlanmaya devem ettim. Sonuncu bardağı da kafaya diktiğimde, tekila bir kez daha boğazımı yakmıştı. Kalabalıktan gelen sesler artarken, tekilanın bende bıraktığı etkiyi düşünmemeye çalıştım.
"İşte bu."
"Ben demiştim."
"Lanet olsun sana Selen."
Duyduğum seslerle yüzümdeki gülümseme artarken, Selen'e baktım. Bazıları bahsi kaybettiği için Selen'e küfür ediyorlardı, bu yüzden Selen'in hafifçe gözleri dolmuştu. Ben ise içtiğim o kadar tekiladan sonra sallanmamaya çalışarak bar taburesinden kalktım. Ayağa kalkmamla birlikte sesler azalır gibi oldu ya da çok fazla içtiğim için bana öyle geldi. Ben kısa ve derin bir nefes alıp, karşı taraftaki bitmeyen tekilaları Selen'in kafasından aşağı boşaltım. Etraftaki kimse benim bitmeyen tekilaları Selen'in başından aşağı dökmemi beklemiyor olacak ki hepsi kısa bir şok oldu. Benim yaptığımla birlikte etrafta Selen'in bağırışından başka bir ses yoktu.
"Sen ne yaptın? Nasıl yaparsın bunu? Sen gerçekten hastasın!.." Selen'in kuyruk acısı ile bağırmasıyla benim yüzümdeki gülümseme büyüdü.
"Kendi düşen ağlamaz derlerdi ama sen aksini kanıtladın." Kısa bir kahkaha attıktan sonra cümlelerime devam ettim. "Bir daha bana meydan okurken bir kaç kez daha düşün Selencik." Dengemi kaybetmemeye çalışarak arkamı dönüp, taburedeki çantamı aldım ve barın lavabosuna doğru yol aldım. Ben koridora girerken Selen hâlâ cırlıyordu.
Attığım bir kaç adımla birlikte dengemi koruyamadığını anladığımda sol elimle duvardan destek aldım. Ben destek almak için dururken, çantamınım içinden yükselen mesaj sesiyle bıkkın bir nefes aldım. Çantamınım içinden telefonumu çıkarttığımda mesaj atanınım sevgili annem Ayşe Akşahin olduğunu gördüm. Mesaja basmadan çıkacakken alttaki Kağan Eryiğit ve iki alttaki Mert Eryiğit yazısı dikkatimi çekti. Derin bir nefes çektim içime.
Bir kaç ay önce
"Mert yapmayalım." Benim korkulu sesimle birlikte tüm ekip güldü. "Ya hadi diyelim bu salak ortaya bir fikir attı" diyerek Mert'i gösterdim. "sen nasıl onaylarsın Uzay?" Uzay benim sorumla birlikte serserice güldü. Erkan ile büyük bir kavga ettiğimizden midir bilinmez ama onun gülmesine kısa bir an takılı kaldım."Çocuk gibi endişelenip durma Kayra. Altı üstü bir kaç bardak. Hem en fazla ne olabilir ki?" Oya'nın her zamanki umursamaz sesiyle birlikte göz devirdim.
"Sana kalsa zaten her şey basit. Geçen de böyle dedin Yaman'ı gaza getirdin. Yaman sigarayı yanlış yere attığı için az kalsın yangın çıkıyordu." Benim isyankar sesimle birlikte herkes o günü hatırlamış olacak ki hepsi güldü. "Ya bakın şaka bir yana. Daha reşit değiliz. Ya yakalanırsak? Ya başka bir şey olursa?" Benim endişeli sesimle birlikte Toprak cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEZA (+18)
Ficción GeneralFeza, yıllarca sessizliğin acı ve lanetli eziyetlerine maruz kalan biridir. Feza yine tek istediği yarasız bir gün geçirmek olan bir sabaha uyanır ve hayatı tepetaklak olur. Yaşanan her şey bir hiç uğrunayken, Feza ne yapacağını bilemez bir halde o...