13. Bölüm

3.3K 154 34
                                    


Tüm vücudum istemsizce titrerken, ben nerdeyse aklımı kaçıracaktım. Karışımda bir sosyopat vardı. Tabi ki kendim bir sosyopat ile savaşmayı ya da 'bunu ben çözerim' deyip aptal watty kızı gibi sosyopatın peşine düşmeyi denemeyecektim. Olması gereken yerde ve zamanda yardım istemezseniz, olayın sonunda siz diye bir şey kalmayabilir. Bu yüzden yapılması gerekeni yaptım ve yanımda olan ilk kişiden yani Gazel Hanım'dan yardım istedim.

"Gazel Hanım yardımınıza ihtiyacım var." Ben kısa bir an düşüncelerimi ve titremelerim durdurmak için sözlerime ara vermişken, camdan gelen sivri taşla hafif sayılmayan bir çığlık attım. Benim çığlığımla Gazel Hanım ne olduğunu sivri taş sırtına gelene kadar anlayamadı. Sivri taş Gazel Hanım'ın sırtına geldiği an Gazel Hanım'dan acı bir bağırtı koptu. Gazel Hanım, sırtına gelen taşla beraber dengesini kaybedip dizlerinin üzerine çöktü. Bense kısa bir an büyük pencereden dışarı baktım.

Pencereden bakmamla, yeşil ağaçların olduğu alandaki simsiyah giyinmiş, siyah şapkadan yüzü görünmeyen yalnızca dudakları görünen biri dikkatimi çekti. Kısa bir an pencereye doğru adımladım. Baştan sona simsiyah görünen kişi ise saklayamadığı dudaklarını yukarı doğru kıvırdı. Ben bir adım daha atacakken siyah giyinen kişi, bir elini yukarı doğru kaldırdı. Yukarı doğru kaldırdığı eli bir ağacın yeşil kısmına geldiği için elinde tuttuğu siyah silah belli oluyordu. Ben silahı görmemle titremeye başladım. Göz ucuyla Gazel Hanım'a baktım. Gazel Hanım ise yüzünü buruşturmuş bir şekilde ayağa kalkıyordu. Ben tekrar bakışlarımı Siyah Adam'a çevirirken, Gazel Hanım ayağa kalkıp benim odaklandığım yere baktı ve hafif çığlık attı.

Simsiyah görünen kişi ise yüzündeki şeytanı aratmayacak tebessümü büyüttü. Silah olmayan elini dudaklarına götürüp işaret parmağını dudaklarının üzerine koydu. Bu 'Sakın fotoğraf hakkında kimseye bir şey söyleme sus ve sessiz ol.' demekti. Mesajı gayet iyi almamla birlikte bedenimdeki titreme miktarı arttı. Ben deli gibi titrerken bir yandan ağladığımı fark ettim. Gazel Hanım ise belki şoktan belki de bir amacı olduğu için bağırıyordu. Ben ise bağırtılarına odaklamadan karşıdaki siyah kişiye bakıyordum.

Bir noktadan sonra dişlerim titremeye dayanamadı ve hafifçe ağzımı araladım. Siyah adam bunu yanlış anlamış olacak ki silah bize doğru döndü. Gazel Hanım'ın çığlığı daha da yükselirken, ben titremeye ve ağlamaya devam ediyordum. Tam o sırada içeri Ediz Bey ve diğerleri girdi.

Kapı açıldığı an pencere büyük olduğu için Ediz Bey ve diğerleri de bize dönen silahları gördüler. Ediz Bey , hızlıca Gazel Hanım'ı arkasına alırken ben hâlâ ağlayarak titriyordum. Simsiyah giyinen adam ise alacağını almış bir şekilde, şeytanca bir kahkaha attı. Sonra ise kimsenin beklemediği bir şey yaptı; arkasını dönüp gitti.

Ben ise olduğum yere çöktüm. Sırtımı yatak başlığına verip, ne kadar sürdüğünü bilmediğim, bir süre ağladım. Ben ağlarken, kimse nedenini bilmediğim bir sebeple yanıma yaklaşmadı. Ben ağlarken, hepsi yavaş yavaş odadan çıktı. Ben kimseyi umursamadan ağlarken, biri tüm pencereleri perde ile örttü. Sonra ise yanıma oturdu ve nerden bulduğunu bilmediğim bir peçeteyi bana uzattı. Ben peçeteyi uzatan kişisinin Cenk olduğunu gördüm. Cenk ise bana sarıldı.

Ne kadar sarıldığımız bilinmez ama en son ben düşünce ve ağlama patlamamı durduğumda hava kararmıştı. Cenk ise benim şoku ve korkuyu biraz olsun anlattığıma inanınca kollarını benden ayırdı.

"İnanamıyorum sayın seyirciler. Şu an bin yıllık Roma'nın 2. Mehmet tarafından 54 gün süren kuşatma ile yıkılışı gibi önemli bir tarihi ana seyirci oluyoruz." Cenk bir elini mikrofon gibi kullanıp, spiker edasıyla konuşurken amacının benim dikkatimi başka yöne çekmek olduğunu biliyordum. "Ben ömrümde ilk defa ağlayan ama yine de güzel olan bir Sultan ile karşılaştım." Ben ana odaklanmaya çalışırken Cenk beni ayağa kaldırdı. "Eğer Nurbanu Sultan hâlâ yaşasaydı güzelliğinizin kudretinden önünüzde diz çökerdi Sultan'ım." Ben ayaktayken o tek dizini yere koyup bir ayağı ile yere bastı. Elini göğsüne koyup hafifçe kafasını önüne eğdi. "Benim adım Cenk ve sizin şövalyeniz olanaktan gurur duyarım. Emrinizdeyim Mavi Sultan'ım." Ben belki histeri krizinden belki de başka bir nedenden dayanamayıp gülmeye başladım. Benim gülmekle Cenk ayağa kalktı. İkinizde kısa bir süre güldük. Daha sonra gözlerim tekrar doldu.

FEZA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin