Episode 6: Family Dinner

517 52 17
                                    

Steve Rogers, Barnes ailesi ile akşam yemeğindeydi.

Vanaheim'de.

Ucu bucağı görünmeyen altın buğday tarlasının ortasında tek katlı bir evdi. Yanan bir şömine, gösterişten uzak Midgard mobilyaları ve tamamlanmayı bekleyen tablolar vardı. Duvar boyu dolu kitaplar ve taze yemek kokuları da işin en güzel kısmıydı. Yüzyıllar boyunca yaşayıp en güzel eserleri evine toplamıştı.

"Burası muazzam." Dedi Steve hayranlıkla. "Bucky eminim bayılmıştır."

"Bayılmış." Dedi Astrid gülerek. Asger de kahkaha atarak onu onayladı. "Gerçek anlamıyla."

"Leonardo da Vinci'nin kendi el yazısı ile adım yazsa, ben de bayılırım." Dedi sarışın adam imayla. Mia onu umursamadan lazanya yapmaya devam etti. Gözü tablolara takıldı. "Hâlâ resim yaptığını düşünmemiştim."

"Yapmıyorum. Yetmiş iki yıl önce bıraktım. Onlar çocukların." Dedi tanrıça, ilk kez konuşarak. O sırada ceviz yapılı bir kuyruklu piyanonun başında oturan ikizler onlara kısa bir bakış attı. Övgü alınca utanan bünyeleri yine aynı şekilde tepki vermişti. Mia bunu tahmin ederek sessizce güldü ve onları işaret etti. Steve de bu sessiz gülüşe katıldı.

Aklına bir şey gelmiş gibi gülümsemesi soldu. "Bana onlardan hiç bahsetmedin. Kendini hatırlatmak için bile uğraşmadın. Neden?"

"Çünkü kaderinde bir şey değişmeyecekti. Sen yine, o uçağı, o lanet suya indirecek ve 2011 yılına gelecektin." Dedi Mia ona dönerek. "Hiçbir şey değiştiremezdim Stevie. Çünkü bunu yapabilseydim, James'in düşmesini engellerdim. Tabii o an çocuklarımız olacağını öğrendiğimi de unutmamak lazım." Sonlara doğru kıkırdamıştı.

"Bucky için bir tarih gördün. O iyi olacak mı?" Dedi çekinerek. Kadın, dudaklarını birbirine bastırarak adamın karşısına oturdu. O da en az onun kadar çekingen kalıyordu bu duruma. "Kader değişkendir. Tek bildiğim çok yakında onu bulacağım." Dedi.

"Büyüler neden işe yaramıyor?"

"Ben Heimdall değilim, görmediğim yere geçit açamam. Ayrıca zihin büyüleri, kara büyü olmadığı sürece, kişinin iredesine bağlıdır. Sağlık alanında öyle en azından." Dedi. "James'in beni zihnine kabul etmesi gerekiyor. Bunu bilmeden daha önce denedim, olmadı. Bir daha aynı hatayı yapmam."

Derin bir nefes aldı adam. "Hayatımda gördüğüm en güçlü kadın sensin sanırım." Dedi. Ellerini iki yana açarak histerikçe güldü. "Yani, şunlara bak. Hiç kimse yoktu. İki bebeğin, ölü bildiğin hayatının aşkı ve arkadaşın ile yetmiş yıl devirdin."

"Haklısın. Yalnızdım." Dedi kısıkça. Çocuklarına kısa bir bakış attı. "Babam vardı ama ne kadar zor olduğunu anlayamazdı. Kai desek, toksik bir kardeş ilişkisi ile pek de destek olmuyor. Diğer kardeşlerim," diyerek alayla güldü. "Biri devasa bir kurt, biri ileride tanrı ve tanrıçaları yiyecek. Sekiz ayaklı bir at da var, ki onu babam doğurdu. Ortanca çocuk ise Ölüm Tanrıçası."

"Pekâlâ. Bu ekip için çok güzel bir sıfat grubum var ama üzerine alınmazsın umarım." Dedi. Gülmemek için kendini sıkıyordu. Yalandan kısıkça boğazını temizledi kendine gelmek için. "Kaba olmak istemedim. Üzgünüm."

"Ucube sirki diyeceğini biliyordum çünkü bazen ben de öyle görmüyor değilim. Ya da Şampiyonlar Ligi." Diyerek güldü Mia. Steve daha fazla kendini tutamadı ve kahkaha attı. Kendini durdurmaya çalışsa bile eski arkadaşı karşısında kahkaha atarken bu pek de mümkün değildi.

Satranç oynayan ikizler onlara bakmadan sihir ile taşları hareket ettirmeye devam ettiler. "Seni ezeceğim, velet." Dedi Astrid sinsice sırıtarak. Asger göz devirerek hamlesini yaptı. "Bol şans, kardeşim."

"Astrid, Asger! Ben ne demiştim?" Dedi Mia mutfaktan bağırarak. İkiz ilahiler dudaklarını ısırarak büyülerini geri çektiler. "Üzgünüz!" Dediler aynı anda.

"Hayır değilsiniz."

"Evet, değiliz." Dediler gözlerini kaçırarak.

"Size, nasıl bu kadar benziyorlar, hiç anlayamıyorum." Dedi Steve gülerek.  "Önce inkâr et sonra kabullen. Kim öğretti?"

"Büyükbabamız tabiki." Dedi Astrid omuz silkerek. Asger de başını sallayarak onu onayladı. "Kai amca da iyi aslında ama onunla biraz karmaşık bir ilişkimiz var. Bazen bizi sevmese diğer gün sevebiliyor. Hela hala daha iyi en azından."

"Değil mi? Hellheim'e gitmek bazen güzel oluyor. Farklı ortam falan. Bazen Howard ve Peggy ile konuşuyoruz, izin verdiği zamanlar en azından." Diyerek güldü kızıl kız.

Steve gözlerini kaçırdı, buğulanmış mavilerini onlardan saklamak istemişti. Peggy dedikçe gözyaşlarını tutamıyordu. Mia olayı anlayarak yalandan boğazını temizledi. "Hadi yemek yiyelim. Kim lazanya ister?"

Böylece Astrid ve Asger, tıpkı yedi yaşındaki halleri gibi, birbirlerini ittirerek mutfağa koştular.

"Bucky döndüğünde çok üzülecek." Dedi Steve burukça gülümseyerek.

"Merak etme." Diyerek ona tebessüm etti Mia. "Kaçırdığı tek şeyin, altlarını temizlemek olmasını sağlayacağız."

Bu bölüm kısa oldu ama isterseniz yedinci bölümü de atabilirim bugün. Çünkü gerçekten kısa bu.

Yeşil Kurt GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin