Episode 22: We Will Still Rise

147 24 8
                                    

Yanına indirilen dostuna baktı. Zırh, onu bıraktığı an havalanmış ve savaşan orduya katılmıştı. Gwen, olduğu yere çöktüğünde Hope da yanına oturmuştu. İkisi de yorgundu ve enerjileri gittikçe yok oluyordu.

"B planı iyi gidiyor gibi." Dedi Gwen gülerek. Biraz neşelendirmek istese de canı acırken pek mümkün değildi.

"Sen bir de C planını gör." Dedi Hope da ona eşlik ederek. "Bir yapabilsem... Of yani, öyle bir şey."

"Ne kadar etkili?"

"Her şeyi bitirebilecek kadar."

Ona döndü. "Zarar göreceksin, değil mi?"

Derin bir nefes alarak ona döndü. "Başka şansım yok. Hem yalnız olmayacağım. Bu, Hunter'ı trans halinden alabilir. Böylece ben de iyileşirim o da."

İlerideki kıyamet manzarasına döndü ikisi de. Uzak mesafe olsa da, Mia, Rebecca ve Hunter'ı görebiliyorlardı. Bulundukları zemin gittikçe yere yaklaşmasına rağmen etraflarında aura şeklinde bir kalkan vardı. Dikkatli bakıldıkça kendisini belli ediyordu. Wanda'nın onlara dokunamama sebebi buydu.

"Rebecca bile o transtan çıkabilir ama Mia çıkmaz. Bucky ya da Loki bile bu konuda onu vazgeçiremez. Çocukları lazım."

"Hope," dedi Gwen acıyla. "Onlar ölmüş."

Hope anlamayarak ona baktı. "Komik şaka oldu. Ama şu sıralar pek gülecek durumda değilim."

"Şaka olmadığını biliyor-"

"Gwen onlar birazdan buraya gelecekler. Ne demeye çalışıyorsun? Az önce telepatik yolla konuştum."

Hiç düşünmediği olasılık aklına o an geldi.

Ölümsüz olabilirlerdi. Ve olmuşlardı.

"Her şey değişmek üzere." Diye mırıldandı.

Hope, ayağa kalktı ve biraz da sarsak adımlarla uçurum kenarına ilerledi. Daha önce yapmamıştı ama denemişlerdi. Bir yere kadar başarabiliyordu. Önemli olan, uzun süre dönüşüm halinde kalabilmekti. Geriye doğru adımladı, tüm gücüyle koştu ve uçurumdan atladı.

Sevdiği kadının düşüşünü gören Azazel harekete geçse de oluşan kükreme ile sarsıldı. Hope'un bedeni küllere, küller ise bir Anka kuşuna dönüşmüştü. Kanatlarını çırpan Phonex, yeniden bağırdığında bu sefer yerden başka bir Anka yükseldi. Ve Azazel onu tanıyordu. Jean Grey buradaydı.

Hunter, kulaklarına ulaşan kükremelerle irkilerek uyandı. Gözlerini açtığında gördüğü manzara ile kaşlarını çattı. O uçan kuşlar annesi ve kız kardeşi miydi yoksa yanlış mı görüyordu? Bulundukları yere baktı. Rebecca ve Mia trans halince olsalar da Robert ve Amaris artık yoktu. Oturduğu yerden ayağa kalktı. Etrafı görmek için biraz ışık lazımdı kesinlikle. Bulutların parlamasını sağladığında gördüğü manzara ile şoka uğradı.

Bulutların parladığını fark eden Scarlet Witch öfkeyle arkasını döndü ve kendisine saldırmaya çalışanları kenara savurdu. Yavaşça ilerlemeye başladığında önüne çıkan çocuk ile adımları durdu. Billy dişlerini sıkarak ona baktı. "Benden her şeyimi almaya çalıştın."

Wanda alayla gülerek kaşlarını kaldırdı. "Seni tanımıyorum bile, çocuk."

Billy de aynı gülüşle gücünü kendine çağırdı. Gözlerinin yerini iki mavi hare aldığında artık daha iyi hissediyordu. "Öğreneceksin."

***

Asger'in açtığı geçit ile savaş alanına gelen ikizler şaşkınlıkla etrafa baktılar. Evrenlerin bu kadar karışabileceğini tahmin edemezlerdi. Astrid zamanı durdurduğunda, kalabalığın arasında ilerlediler. Yüzler artık çok daha tanıdıktı. Özellikle de babaları.

Yeşil Kurt GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin