0.19

463 55 3
                                    

Kim Seungmin'den

Yorucu dersi yeni bitirmiştik. Chan ile işe gitmek için ayrıldık, o gerçekten arkadaş canlısı ve çok konuşkandı.

İş yerine gelmiştik Sana çoktan buradaydı. Bize el salladıktan sonra işini yapamaya devam etti.

Kafe bugün oldukça sessizdi, o kadar meşgul değildik, bir ya da iki müşterimiz vardı. Sınav dönemi değil diye sanırım.

"Tamam Changbin, sen ve Lix ne istiyorsunuz? MHM'e gelin ve kafeyi ziyaret edin." dedi Chan, pembe renkli önlük giymiş bir şekilde personel odasından çıkarken.

Zaman geçirmek için taburede oturmuş telefonda geziniyordum, dürüst olmak gerekirse etraf gerçekten çok sessizdi.

Sonunda Changbin ve Felix içeri girdiklerinde bana el salladılar, bense Chan ile konuşmaya giderlerken beceriksizce el sallayıp gergin bir şekilde gülümsedim.

Bir nefes verdim, normalde gürültülü bir insandım: arkadaş canlısı ve konuşkan olmayı seven ama son zamanlarda çok daha içine kapalı biri olan.

Sanırım bunun için Hyunjin'i suçlayabilirdim ama ben öyle biri değilim. Zamanla ben ve Hyunjin uzaklaştık. Başkalarını daha az umursamaya başladım.

Hyunjin'i düşününce dün geceyi hatırladım, çok bağırmıştım ama o hiç umursamıyormuş gibi görünüyordu.

Gözyaşı dökmedim ama içimde bir boşluk hissediyordum, "Belki onun sinirlerini bozacak bir erkek arkadaş bulurum falan." diye sessizce mırıldandım. Ta ki..

Changbin kişisi başını uzatıp konuşmaya başlayana kadar "Eğer bir erkek arkadaş istiyorsan, sana birini bulabilirim." Görünüşe göre o kadar sessiz değildim.

Sonra Chan'ın koluna hafifçe vurduktan sonra bağırdığını duydum "Hayır, kimsenin incinmesini istemiyoruz, ayrıca birbirlerini tanımıyorlar bile."

"Kör randevu Chan?" Changbin Chan'dan sonra ekledi. Chan da kaşını kaldırdı ve başını salladı, "Her neyse." bitirip, barista bara doğru yürürken.

Bu beni düşündürmüştü. Kapının yanında bir müşterinin geldiğini bildiren zil düşüncelerimi böldü, oldukça iyi görünüyorlardı, iyi birine benziyorlardı.

"Y/n burada ne yapıyorsun?" Chan sesi benden yaklaşık üç metre öteden yankılandı ve günümün daha tuhaf olamayacağını düşündürdü.

Kafede Felix, Changbin, Chan, ben ve şu Y/n'den başka kimse yoktu.

Sana erken gitmek istediği için 5 dakika önce ayrılmıştı. Ben de onu vardiyasını ayarlamıştım. Bir dakika oradaki konuşma hararetlenmiş miydi?

Kulak misafiri olmak istemiyordum ama masaları temizlerken ve bardakları yıkarken kendimi dinlemekten alı koyamamıştım.

"Ya sana dava açacağım, psikopatsın!"

"Ben hiçbir şey yapmadım, Jisung'u zehirlemedim!"

"Chan, Jisung yalan söylüyor bana inanmalısın."

"Hiç sanmıyorum."

"Ama-"

"Hayır Y/n Jisung kendisi söyledi, onu zehirleyenin sen olduğunu."

"Hayır sadece dinle, o zihinsel olarak, söz veriyorum; sadece-"

"Git buradan Y/n."

Sessizlik kafeyi doldurmuştu, duyduklarımdan utanmıştım ama bu insanların kim olduğunu bilmiyordum.

Düzeltme, onları tanıyordum ama neredeyse hiçbirini tanımıyordum. Hayatımın çılgın olduğunu düşündüm ama açıkçası değildi.

Hayatımın yarısının dramatik olduğunu bile düşünmüyordum ve Chan'ınki kadar heyecan verici demeye cesaret edemiyordum bile. Oradaki herkesin ve ikisinin de Chan kadar söz hakkı vardı.

Onu görmezden gelmeye çalıştım ama tek duyduğum zilin tekrar açılması ve rüzgarın kafeye girmesiydi.

Kapı kapandı ve etraf sessizlikle doldu, garip ve rahatsız ediciydi.

•Rebound•
19. Bölüm Sonu

-30.05.2022-

Rebound | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin