0.01

1.7K 111 53
                                        

Lee Minho'dan

Jisung'la beraber her zaman gittiğimiz kafeye gelip oturdum. Bir yıldan fazla bir süredir çıkıyorduk. Jisung'la her ikisi de müzik teorisini inceleyen üniversite sınıflarımızdan birinde tanışmıştık. İkimizde iki ders seçmiştik diğeri danstı.

Jisung burada buluşmamızı istemişti. Böylece sohbet edebilecektik. Ya da bir randevu için burayı istemişti. Yoğun programlarımız nedeniyle birbirimizle düzgün bir şekilde takılmayalı uzun zaman olduğu için gerçekten heyecanlıydım.

Hem kendim hem de erkek arkadaşım için ayağa kalkıp kahve almaya gittim, kalp şeklinde bir kurabiyeyle karamelli latte almak için ezbere bildiğim siparişi verdim. Kendime de skinny latte almaya karar verdim ve gelmesini bekledim.

Jisung genelde dakikti ama bugün bir istisnaydı 15 dakika gecikmişti, onu kapıda tüm ihtişamıyla görmeseydim biraz daha geç kalsa mesaj atacaktım, sevimli görünüyordu, işten dönmüş gibiydi, bu yüzden aldırmadım.

Elimi sallayarak yüzümde kocaman bir gülümsemeyle onunla dalga geçerek gelmesini işaret ettim, buna karşılık elleri Jean ceplerinde bana doğru yürürken üzgün bakışlar ve küçük bir gülümsemeyle karşılaşmıştım.

"Hey bebeğim!" Kıkırdayarak yüksek sesle söyledim, ancak Jisung sessiz görünüyordu. Her zamankinden daha sessiz. Kahveye bakarken oturdu ve sonra aşk kalp şeklindeki kurabiyeye baktı.

"Konuşmamız lazım..."

Kafamda herhangi bir şüphe olmadan otururken her şeyin yoluna gireceğini düşünerek tüm konuşmayı yapmasına izin vererek başımı salladım.

"Senden ayrılmak istiyorum, beni yanlış anlama sorun sende değil, bende ama artık senden hoşlanmıyorum, Üzgünüm Minho."

Jisung'un söylediklerinin doğru olduğuna inanmayı reddederek orada oturdum, ağlayacak gibi hissettim. Beni düşmekle tehdit eden göz yaşlarıyla savaşmak zorunda kaldım. Ona baktım, ayağa kalktı, eğildi ve gitti. Geçerli bir sebep olmadan kalbimi paramparça bırakarak.

Eve kendimi kaybolmuş ve kırılmış bir şekilde gittim. Gerçekten hayatımın aşkını mı kaybettim? Jisung'la iletişime geçmeye çalıştım ama sanırım numaramı engellemişti. Arkadaş olmayı bile umursamıyordum. Ama sanki benimle tüm bağlarını koparmış gibiydi. Sosyal medya hesaplarından hiçbirini göremiyordum.

Benden sıkıldığına inanmayı reddettim. Yanlış bir şey mi yapmıştım? Yanaklarımdan sıcak yaşların sürüldüğünü hissetmeye başladım. Vücudum yabancı bir duyguyla ağırmaya başladı. Kalbim ağrımaya, göz yaşlarım dökülmeye devam etti.

Telefonumu açtım, şimdiki eski erkek arkadaşımla olan bir resmimi gördüm, bu beni eskisinden daha çok ağlattı, normalde hiç ağlamazdım. Ama açıkçası şimdi birisinin beni sırtımdan bıçaklamış gibi hissetmiştim.

Dürüstçe ne yapacağımı bilmediğim için, bazı arkadaşlarıma bir nebze olsun rahatlamak için mesaj attım. Garip bir sessizlikte daha rahatlamıştım. Bu evde onunla çok fazla anı geçirdiğimi bilmek beni daha da rahatsız etti.

Onu çok özledim. Hala bazen bunun gerçek olduğunu unutuyordum. Zaman zaman Changbin ve Chan'ın gelip bana yardım etmesini bekledim. Boş kaldığım zamanlar kendimle ve Jisung'la ilgili düşünüyordum. Birlikte çok sevdiğimiz özel anıları.. Çığlık atacak gibi hissettim.

Telefonumun başına oturdum. Birlikte olduğumuz fotoğraflara baktım. Kalbimi daha da kırıp paramparça ettim. Gerçeği inkar ederken vücudum titriyordu.

•Rebound•
1. Bölüm Sonu

-30.03.2022-

Rebound | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin