0.08

686 87 31
                                    

Kim Seungmin'den

"Siparişiniz, iki karamelli latte ve çilekli ve muhallebi dolgulu bir dilim kek." Tatlı bir şekilde siparişimi verdim, birisinin omzuma dokunduğunu hissettiğimde ayrılmak üzereydim.

"Bekar mısın? İlgilenebilecek bir arkadaşım olabilir." Kısa olanın ağzından çıkan kelimeler karşısında şok oldum.

"Erkek arkadaşıma aldırış etme, üzgünüm Changbin, Minho'ya yardım etmek için her sevimli çocuğun etrafında dolaşamazsın." dedi diğer erkek arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim çocuk.

"Hayır sorun değil, şu an benim için biraz karışık ama teklifiniz için minnettarım." İkisine gülümsedim, ve yanlarından ayrıldım.

"Felix, Lee Felix." Çifte telaşla bir kez daha döndüm, "Umm Kim Seungmin." diye mırıldandım usulca, bütün gün biraz tuhaftı?

"Bu benim erkek arkadaşım Changbin, arkadaşı için biraz endişeli, tekrar özür dilerim." ona kafa salladım.

"Arkadaş olalım Seungmin, Instagramım @felixleeuwu." diye ekledi Felix. Başımı salladım ve yürüdüm.

Evet bu gün kesinlikle oldukça tuhaftı, Felix denen adam ne isimi söylemişti? Uh hatırlayamıyorum ama sorun değil, iyi olacağım zaten beni ilgilendirmez.

Günün sonuydu evime gitmek için yola çıkmadan önce, benden biraz daha uzun süredir orada çalışan Sana ve Chan ile vedalaştım.

Yürüyordum ki aniden bir telefon geldi Hyunjin.. açmadan önce iç çektim. "Seungmin, ben ve Jeongin tartıştık" Hâlâ düz bir ifadeyle bakıyordum oldukça yorgundum ama o benim en iyi arkadaşımdı.

"Hyunnie? Ne oldu?" diye sordum, sesi endişeli geliyordu. "Şaka olmalı! Seni ondan daha çok sevdiğimi söyledim ama şaka yaptığımı anladığını sanmıyorum!" kalbimin sıkıştığını hissettim. Yani Hyunjin beni umursamayı bıraktı mı? Gözyaşlarım dökülmenin eşiğindeydi.

"Hyunjin, ona onu sevdiğini söyle bunu telafi etmelisin ve bunu bildiğinden emin olmalısın, ona yaşayan tek erkekmiş gibi hissettirmelisin." Sesim çatlamaya başlamıştı.

"Seungmin, sana ne kadar teşekkür etsem az, sen gerçekten benim en iyi arkadaşımsın!" diyerek aramayı sonlandırmasıyla gözyaşlarım daha da fazla akmaya başladı.

Nasıl bu kadar aptal olabildim, neden beni sevsin ki? Gözlerimi sildim ve birinin orada olduğunu bilmeden banka oturmaya karar verdim oturduktan sonra iç çektim.

İşte o zaman kendimi bıraktım ve sessizce ağlamaya başladım parkta kimse yoktu, ben oldukça geç kalmıştım.

"S-Seungmin?" Tanıdık sesle irkildim, ses yanıma oturana kadar ne yapacağımı bilemedim.

"Minho? Burada ne yapıyorsun?" diye iç çektim, "Sadece biraz hava almaya ihtiyacım vardı, harika bir hafta değil, ama sorun ne?" diye cevapladı beni.

"En iyi arkadaşımdan hoşlanıyorum..." diye cevap vermeden önce iç çektim, kafası karışmış bir yüzle bana döndü "Ama artık çok geç... o benden hoşlanmıyor." diye devam ettim.

"Senden hoşlanmadığını nereden biliyorsun?" diye sordu. "Biriyle çıkıyor.." diye cevapladığımda Minho'nun ağzı o şeklini aldı.

Durumumu anlayarak başını salladı. Yorgundum ama iyiliğine karşılık verme ihtiyacı hissettim, "İyi misin?" diye sordum "Evet, az önce bir şey oldu, hepsi bu..." dedi sessizce ama yine de duyulabiliyordu.

Onu sorgulamak istemedim eve gideceğimi ona teşekkür ettiğimi ve umarım yakında tekrar konuşuruz diyerek oradan uzaklaştım.

Birinin acımı bildiğini bildiğim için kalbim biraz daha hafiflemişti.

Bay Lee'den hoşlanmaya başlayabilirim, gerçekten iyi bir arkadaşa benziyor, umarım ileride onunla konuşurum.

•Rebound•
8. Bölüm Sonu

-04.05.2022-

Çok üzülüyorum bunlara of

Rebound | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin