0.15

529 60 57
                                    

Lee Minho'dan

"Chan...ne oldu?" diye seslendim.

Başını çevirdi ve yarım bir gülümsemeyle "Jisung iyi, ama görünüşe göre zehirlenmiş. İş arkadaşının şimdiye kadar bununla bir ilgisi var mı bilmiyoruz."

Nefesimi verdim, böyle bir şeyin olabileceğini hiç bilmiyordum, Chan'dan beni Jisung'a götürmesini istedim.

"Minho, onu hemen görmek istediğinden emin misin?... özellikle olan onca şeyden sonra."

"Evet eminim." diye hemen cevap verdim.

Jisung'u hastane odasında ziyaret etmem için beni hastaneye götürdü, odaya girdiğimde yatağında yattığını gördüm.

"Sana ne oldu Ji?" diye sordum onu görür görmez. Etrafa bakınca Felix ve Changbjn'in de Jisung'un yanında oturduğunu gördüm.

"Beyler, Minho'yla bana biraz zaman verir misiniz lütfen." diye söyledi Jisung, diğerlerinin odadan çıkmasını beklerken.

"Minho, seni gerçekten özlüyorum. Tekrar çıkabilir miyiz?" Jisung'un söylediklerine inanamadım.

Küçük olana gözlerimi kırpıştırdım, o bana gülümserken, gerçekten çok ama çok istedim. Ama Jisung'dan uzaklaşmaya ihtiyacım vardı, beni birçok yönden incitmişti.

"Ji seni seviyorum, her zaman sevdim ve sevecepı, ama şu anda değil, hazır değilim üzgünüm" iç çektiğini duydum.

"Hayır sorun değil anlıyorum, önce senden ayrıldım, seni suçlamıyorum ama her zaman burada olacağım..." diye üzgünce cevapladı.

Koltuğa oturdum, bir şeyler olmasını bekledim. Hayatımda neler oluyordu? Bana yanlış gelen neydi?

Neden Jisung'la çıkmadım? Şansım vardı. O hayatımın aşkı, değil mi...?

Kendi kendime sessizce iç çektim.

"Bu karmaşanın içine nasıl girdin?" Gözleri konuşmak yerine telefonuna dikmiş olan Jisung'a kısaca sordum.

Jisung genellikle böyleydi, eğer bir gariplik olursa dikkatini başka bir şey üzerinde toplamaya çalışırdı, bu bazen beni sinirlendirirdi ama ben buna alışmıştım.

"Y/n iyice psikopat oldu, beni öldürmeye çalıştı görmüyor musun? Ayrıca o sadece başkalarına zarar vermeye çalışıyor."

İç çektim, Y/n'nin düzgün bir insan olduğunu düşünmüştüm ama kesinlikle Jisung'u öldürmeye çalıştığı için düzgün olmadığı anlaşıldı. Ama nedenini sormadım.

"Sorun değil Minho."

Gözleri hala telefona dikmiş olan kahverengi saçlı çocuğa başımı salladım. Tekrar iç çektim, Jisung'u özlemişim, bunun sonsuza kadar sürmesini umdum.

Kimi kandırıyorum ki? Ona bir daha güvenebileceğimi sanmıyorum. Sadece onunla ilgili olan her şeyi çok özledim.

Bugün hayat gerçekten bana iyi davranmıyordu. Gerilimi azaltmak için diğer çocukları çağırmaya gittim.

Ama daha da kötüleştirdiğini söyleyebilirim, Felix kaşlarını kaldırarak bana baktı, gözlerimi devirdim, arkamı döndüğümde Jisung'un Chan ile konuştuğunu gördüm.

Tekrar iç çektim, hayat gerçekten bana hiç adaletli davranmıyordu İç çekmeye devam ediyordum, görünüşe göre Jisung'un durumu önceden kötüydü.

Hastaneye kaldırıldı çünkü çok hasta olduğu için bayıldı, onun için üzüldüm. Ama oldukça iyi görünüyordu, bu yüzden fazla bir şey söyleyemedim.

Han Jisung'dan

Belki de ondan ayrılmamalıydım, onu aldatmamalıydım, rastgele bir konu hakkında sohbet ederken Minho'ya baktım.

Gerçekten her şeyi mahvettim ama belki her şeyi düzeltmeyi deneyebilirdim. Bu her şeyi riske atmak anlamına gelse bile. O kadar aptaldım ki, zehirlenmeden dolayı hâlâ kötü hissediyordum.

Aklımdan Minho'yu çıkarmaya çalışırken gözlerimi kapatmadan önce Felix'in Instagram'dan bir dm aldığını söylediğini duydum.

•Rebound•
15. Bölüm Sonu

-24.05.2022-

Rebound | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin