0.17

499 60 17
                                    

Hwang Hyunjin'den

Seungmin'in kapıyı çarpışını izledim. Sessizlik, neden böyle hissediyordum? Suçluydum ama gerçekten benim hatam mıydı?

Arkadaşlığımıza ne oldu? Birbirimizi yıllardır tanıyoruz ve ne olursa olsun her zaman birlikteydik.

Ama görünüşe göre, bir şeyler değişmişti, o değişmişti. Bencillik ettiğimi biliyorum ama yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum.

Bir şey olsaydı bana söylemez miydi? "Ağh neden bu kadar inatçı olmak zorunda?!" "İşler daha kötüye gitmeden onunla konuşmam gerek..." Kendi kendime konuşuyordum.

Daha önceki şeyleri düşünmek için oturdum, dürüst olmak gerekirse şimdi onun bazı haklı noktaları olduğunu düşünüyorum. Kötü yakın arkadaş olan ben miydim?

Neden bu kadar önemli olduğunu anlamamıştım, normalde soğukkanlı olurdu, ama bugün canı sıkkın gibiydi. Belki de Minho ile ilgiliydi.

Bir sürü arkadaşım vardı ama Seungmin sadece bana sahipti. Bir gözyaşının düştüğünü hissettimemle hemen sildim. Bu arkadaşlığı düzeltmem gerekiyordu, onu böyle kaybedemezdim.

Kim Seungmin'den

Sabahtı, her zamankinden biraz daha geç uyanmıştım, saat 07:30'da. Normalde sabah 6'da uyanık olurdum.

Ama yine de erken olduğu için pek bir fark yaratmamıştı. Kendimi toparlamak için yatağımdan kalktım.

Şu an berbat durumda olduğum için kendime zihinsel bir tokat attım. Cilt bakımımı yapmadan önce de gözlerimi devirdim.

Dün gece olanları unutmaya çalıştım ama yapamadım daha sonra okul için onunla buluşmak istemediğime karar verdim, bu yüzden bugün yalnız mı gidiyordum? Harika.

Kahvaltı yaptım, günümü organize ettim ve yapmam gereken bazı ödevleri bitirdim saat 9'du, tam 10'daki dersim için ayrılmanın tam zamanıydı.

Bu sabah siyaset vardı: Yani zaten müziktense siyaseti tercih ederim. Eşyalarımı aldım yola koyuldum.

Üniversiteme 9:45 civarında geldim, bu yüzden asıl dersin başlamasına 15 dakika vardı, biraz kahve içmeye ihtiyaç duymuştum.

Buzlu kahve istiyordum, sabah için iyi değildi, ama umrumda mı? Hayır.

Okulumun yanındaki Starbucks'a, tatlı ve ılık nemi koklayarak içeri girdim.

Tanıdık birini fark ettim... Minho?

Kim olduğunu görmek için ona doğru yürürken, yanlışlıkla onlara çarpınca kendimi tam bir aptal gibi hissetmiştim.

"Ah üzgünüm, benim hatam-" dedim başımı okşayarak.

"Seungmin? Oh hayır sorun değil, uzun zamandır görüşmüyoruz." diye şaka yaptı beni dürterken, ben de gülümsedim ve sadece başımı salladım.

Oldukça rahatlatıcı sessizliği bozmak için "Şimdi dersin ne Minho?" diye sordum.

"Benim dans var... peki ya senin Seungmin?" Hızla yanıtladı, "Şimdi siyasetim var ahah" diye alay etti.

Kahvemi alıp toparlandım, Minho ile derslerimize yürürken, beni sınıfıma kadar bıraktı sınıfa girerken ona veda ettim.

Ters yönden ayrılırken onu izliyordum, bir kez daha bana baktı ve büyüleyici bir gülümseme gönderdi.

Kendimi silkeledim ve gözlerimi kırpıştırarak dersin başlamadan boş bir sıra aradım.

Oturduğumda ders için defterlerimi ve kalemlerimi çıkarmakla meşgulken yanıma birden biri oturdu.

Bu beni korkutmuştu, normalde yabancıların yanında oturmaktan hoşlanmazdım ama bu kişi biraz tanıdık geldi... Chan?

"Günaydın Seungmin! Biliyorsun, bu dersi aldığını bilseydim, sanırım yıllar önce arkadaş olurduk." | başını salladı ve ona gülümsedi.

Bu kesinlikle garip bir gündü...

•Rebound•
17. Bölüm Sonu

-29.05.2022-

Rebound | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin