Kim Seungmin'den
"Jeongin'den ayrıldın... ama neden?" Uzun boylu olanın duyabileceği kadar yüksek sesle mırıldandım, bu beni şok etmişti.
Neden ayrıldıkları hakkında hiçbir fikrim yoktu, "Seungmin... Ben- seni seviyorum tamam mı ve bu çok uzun bir zamandır var.." yanaklarını şişirdi.
Orada nasıl tepki vereceğimi bilemeden durdum, mutluluktan atlamak istiyordum, en iyi arkadaşım beni seviyordu!?
Bu günü çok uzun zamandır bekliyordum ve şimdi burada gerçekleştiğine göre ona karşı neler hissettiğimi açıklayablirdim.
Bana doğru yürüdü, kollarını belime doladı, sonra gözleri benimkilere kilitledi, geç olmuştu, gökyüzü ve yıldızlar karşı pencereden içeriye yansıyordu.
"Lütfen bana beni sevdiğini söyle... İhtiyacın olduğunda yanında olamadığım için üzgünüm, telafi edeceğim."
Sessiz bir şekilde durdum. Hâlâ büyük olan tarafından kapana kısılmış durumdaydım.
"Hyunjin... Seni her zaman sevdim, sadece seni bekliyordum." diye yüksek sesle mırıldandım, büyüğümden gelen itiraftan dolayı kızarmıştım.
Sarılmayı bırakıp beni öpmeye başladı. Dudakları nazikti, benimkilerinin üzerine çıkmaya başladığı an da eriyecek gibi hissetmiştim.
Yanaklarım ısınmaya başlamıştı ama dudaklarımı onunkilere daha da bastırarak gözlerimi kapattım. İçimde kalan tüm saygınlığımı bırakmıştım.
Sonsuz gibi gelen bir sürenin ardından ayrılmıştık ama ben tatmin olmuştum.
İç çektiğini duydum "Sana iyi bir erkek arkadaş ve en iyi arkadaş olabileceğimi göstereceğim, üzgünüm."
Bir gözyaşımın düştüğünü hissettim, ona güveniyordum tüm o ayları düzeltebileceğine ve daha güzel anılar yaratabileceğine güveniyordum.
Yanına gidip sarıldım, rahatlatıcıydı, ihtiyacım olan her şey, özlediğim her şey Hyunjin deydi.
Hyunjin'in belime sarılmasıyla uyandım. Başı göğsümdeydi, böyle olduğumuz zamanları özlemiştim. Birkaç saat sonra dersim vardı bu yüzden Hyunjin'i sarsarak uyandırdım.
"Jinnie... uyan okul için hazırlanmam gerek, sen de öyle."
Ona kıkır kıkır gülerken, onunla yatmak için geriye yaslanırken Hyunjin inlemeler duydum.
Kahve dükkanında Minho'yu gördüğümüzde ikimiz kahvaltı için sıcak bir şeyler alıp üniversiteye gidiyorduk.
Kendime içimden lanet ettim. Ona söylemem gerek, diye mırıldandım, peynirli böreklere bakan Hyunjin'e bakarak.
Minho ile çıktığımı hatırlayınca, bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Çünkü artık Hyunjin ile çıkmak istiyordum.
"Minnie şimdi gitmem gerek tamam mı? Dersim başlıyor."
Kızarmışken dudaklarıma hızlı bir öpücük verirken başımı salladım, peynirli börekleriyle gittikten sonra, ondan saklanırken Minho'yu aramak için telefonumu çıkardım.
"Merhaba? Minho! Ah, aslında çıkma işini bitirmemiz gerekiyor..."
"Seungmin? Evet aslında benim de bitirmem gerekiyor... üzgünüm."
"Minho vaktin olduğunda seninle konuşmam gerek."
"Evet tamam müsait olduğumda sana mesaj atarım, yakında görüşürüz."
Telefonu kapattım, kendimi kötü hissediyordum. Aslında bir ilişkim olduğu için kendimi kötü hissediyordum ve Minho'yu yarı yolda bıraktığım için kötü hissediyordum.
Minho'yu görmediğim biriyle, muhtemelen onun arkadaşlarından biriyle kafeden çıkarken gördüm.
Saate baktım, dersime 15 dakika vardı, bu yüzden çikolatalı kruvasanımı ısırdım ve müzik dinleyerek yürümeye başladım.
Yürürken biri Hyunjin'den biri Minho'dan iki mesaj almamla telefonumu açtım.
Hyunjin
Seni seviyorum!
Gününü güzel geçirMinho
Üzgünüm...
Hyunjin'e gülümsedim ve ona seni seviyorum mesajıyla cevap verdim, Minho'ya ne diyeceğimi bilemedim olduğu gibi bıraktım.
•Rebound•
23. Bölüm Sonu-31.05.2022-
Alın bir salak daha 💁🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rebound | 2Min [✓]
Fanfiction❝Minho'nun kalbi kısa bir süre önce parçalara ayrılmıştı. "Sıkıldığı" için ayrılmışlardı sevgilisiyle. Bu Minho'nun kalbini çok kırmıştı, ta ki onu kırıklığından uzaklaştırabileceğini düşündüğü biriyle tanışana kadar.❞ Minho Lee✘Seungmin Kim 𝗡𝗼𝘁:...