Yeni bölümü isteyenler için yazıyorum. Çok tutan bir kitap değil. Hikayeyi tekrar okumam gerekti, unutmuşum. Yorumlarınızı bekliyorum. Uzatmadan keyifli okumalar.
8. Bölüm
Elena olacakları bildiğinden sadece birkaç günlüğüne kasabayı terk etmişti. Oraya yakın olan başka bir kasabanın barında takılıyordu. Her ne kadar bu olaylara adapte olmaya çalışsa da zihinsel olarak pek başarılı olduğu söylenemezdi. En doğru şekilde ifade etmek gerekirse kendini kandırmaya çalışıyordu. Ama tüm bu olaylar sırasında yüzlerce kez delirmiş olabileceğini düşündü. Bir anda başkasının bedeninde uyanması hiç normal değildi sonuçta. Belki de şuan komadaydı ve rüya görüyordu. Belki de asla uyanamayacağı bir rüyanın içerisine sıkışıp kalmıştı. Hiçbir şey ona gerçek gibi gelmiyordu.
Evet güçlü bir insandı fakat bu güç kesinlikle başka bir evrende başka birinin bedeninde uyanmayı kolaylaştıracak kadar fazla değildi. Yine de bu olayı rahat karşılaması şaşırtıcıydı. Buna kendi de şaşırıyordu. Gittiği evren sıradan bir yer değildi. Vampir ve birçok doğaüstü varlığın yaşam sürdüğü bir yerdi burası.
Derin bir nefes aldı ve barmenin ona gönderdiği içkiyi kafasına dikti. Şuan sarhoş olursa ne yapardı bilmiyordu. Buraları bilmiyordu sonuçta. Dans edenlere göz attı. Çoğu şarkının ritmini yakalamaya dahi çalışmadan delicesine dans ediyordu. Önüne gelen diğer bardağı da tek dikişte bitirdi. Kanına karışmaya başlayan alkolün verdiği cesaretle son bardağı da dikip masalardan birine çıkarak dans etmeye başladı. Birkaç gözün ona dönmesi kendine olan güvenini daha da arttırıyordu. Birkaç kameranın ona dönmesi şuan için umrunda değildi. Sadece biraz kafa dağıtmak ve tüm bu saçmalıklardan kendini uzaklaştırmak istiyordu. Biraz da olsa eski hayatını düşünmüyor değildi. Bundan sonrası için ne yapacağı konusunda şüpheleri vardı.
Geçen zamanla birlikle birkaç şarkı değişti. Dans etmekten sıkılan Elena elindeki viski şişesiyle birlikte masadan aşşağı indi. Onun indiğini gören bazı insanlar alkışlamışlardı. Bunun üzerine Elena abartılı bir reveransla onlara teşekkür etti.
Barmene aldığı içkilerin parasını ödedi ve sarhoşluğun verdiği baş dönmesiyle barı terk etti. Telefonuna baktığında kendi kendine küfretti.
Evet kendi hayatında onu arayıp soran, 1 hafta ortalıkta gözükmese kimsenin haberinin olmayacağı bir insandı. Fakat şimdi işler değişmişti. Saat 2'ye geliyordu, telefonunda bir sürü cevapsız arama ve sesli mesajlar vardı. Çoğu Jenna'ya aitti. Sıkıntıyla oflayarak ilk Stefan'ın gönderdiği mesajı dinlemeye başladı.
"Imm merhaba Elana. Yapmam gereken bazı şeyler var. Imm sonra görüşürüz."
Bu mesajdan sonra 3 gün ortalarda gözükmeyecekti. Vampirlerle uğraşmak gerçekten zordu..
Ardından Jenna'nın attığı ses kaydını dinledi.
"Elena Tanrı aşkına, seni çok merak ettim. Ortadan kaybolmadan önce bana haber vermen gerektiğini bilmiyor musun? Senin için endişeleniyorum. Mesajımı alır almaz beni hemen ara!"
Huysuzca mızmızlandı. Şu sarhoş haliyle Jennayla nasıl konuşabilirdi ki? Yine de onu aradı. Taksi beklerken tek eliyle de karanlık sokağın duvarlarından birine yaslanıyordu ve hiç rahat değildi.
Telefondan sonunda yanıt geldiğinde ilk birkaç saniye ne diyeceğimi unuttu.
"Hey Elena! Oradasın değil mi? Nerede olduğunu çok merak ediyorum. Bana haber vermeyerek sorumsuzca davrandığının farkındasın değil mi? Seni sıkmak istemiyorum fakat haber vermen gerektiğini biliyorsun.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Onyx
Vampire*The Vampire Diaries kurgusudur* Kendi evreninden The Vampire Diaries evrenine ışınlanarak baş karakterin bedenine girmiş bir kız düşünün... "Deli olduğumu ya da bunların rüya olduğunu düşünmenin bir anlamı yok.En azından deliysem bile eğlenmeliyim...