Burayı çok boşladığımın farkındayım. Hazır hasta olmuşken zamanım var diyerek yeni bölüm yazayım dedim keyifli okumalar..
Elena sıkıldı. Rol yapmaktan hayata tutunmaktan ve kendi kimliğini saklamak zorunda olmaktan.
Kendi varlığını unutuyordu, hangi Elena kendisiydi? Şuan yaşadıkları mı gerçek kendisiydi yoksa aylar önce olan kişi mi oydu?
Neye güveneceğini şaşırmıştı. Kime inanacağını bilemiyordu. Olacak şeyleri unutmaya zamanları karıştırmaya başlamıştı. Onlarca kez izlediği diziyi unutma ihtimalini hesaba katamamak onun suçuydu.
Belki de Salvatore kardeşlere kim olduğunu söylemeliydi, fakat hayır onlara güvenemezken bunu nasıl yapabilirdi ki?
***
Alaric masadan kalktığında omuzlarım düştü. Derin bir nefes alma ihtiyacıyla doldum. Ona gitmemde çokta önemli bir plan yoktu aklımda. Sadece yapmak istemiştim ve yaptım. Sadece onun anlattıklarıyla kendimi koruma şansım pek yoktu, bunun farkındaydım fakat elime kurtuluş için bir şans geçerse bu şansı kullanmak için elimden geleni yapmalıydım.
Ayrıca Alaric'in her şeyden erkenden haberdar olması benim avantajıma olurdu, en azından Alaric bunları nereden bildiğimi sorgulamaya başlamazsa...
Masadaki dalgın bekleyişim sırasında karşıma oturan kişi gözlerimi büyütmeme sebep oldu.
"Burada ne arıyorsun?"
Karşısındaki vampire sorduğu soru onu gülümsetti.
"Elena Gilbert. O adamın üzerine fazla gitmedin mi?"
Takım elbisesini düzeltirken sorduğu soru yüzünden neredeyse umursadığını düşünecektim.
"Emin ol alışacak."
Elijah tekrar gülümsedi. Mutluluktan tamamen uzak, öylesine bir gülümseyişti bu.
"Asıl önemli olan," dikkatini tekrar kendime çektim "senin neden burada olduğun." Bu kasabada vampirler olduğunun gayet farkındaydı. Ulu orta bir yerde hiç çekinmeden karşıma oturmuştu. Birinin bizi görmesi an meselesiyken bu onun için önemli değil gibiydi. Her şeyi mahvetmeyi umursamıyor gibi duruyordu. Ama ben umursuyordum.
"Neden biraz olsun umursamıyorsun Elijah? Benim yanımda göründüğünde ne olacak sanıyorsun? Sana Katherine'in geleceğinin garantisini veriyorum ama sen hala benimle uğraşıyorsun, sürekli yanımda olmanın anlamını bilmiyor musun?"
"Elena Gilbert. Beni yanında istemiyor musun? Kalbim kırıldı."
Bu alaycı tavrı Elijah'tan beklemediğimden biraz şaşırdım.
"Artık gitmen gerekmiyor mu? Bak beni gördün, kaçmıyorum, bir anda ortadan kaybolmayacağım. Benim burada bir hayatım var, onu terk etmeye hiç niyetim yok."
"Pekala anladım." Yüzünde yandan bir gülümseme oluştu tekrar. "Gideceğim ve bir süre olmayacağım. Beni çok özleme." Sözleri göz devirmeme neden oldu. Karşımdaki bin yaşındaki vampire göz devirdim resmen!
"Seni özlememek ne mümkün, lütfen çabuk dön(!)"
Aynı gülümsemesiyle ayağa kalkarak takımını düzeltti ve grillden çıktığı gibi ortadan kayboldu.
"Agh!" Sinirle başımı masaya koydum. Ne bitmek bilmez gündü diye düşünürken masaya konan bardak sesiyle başımı kaldırdım. Stefan uzun zaman sonra karşıma çıkabilme cesareti bulabilmişti demek ki. Ama şuan bir vampir uğraşmak istediğim son şey bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Onyx
Vampire*The Vampire Diaries kurgusudur* Kendi evreninden The Vampire Diaries evrenine ışınlanarak baş karakterin bedenine girmiş bir kız düşünün... "Deli olduğumu ya da bunların rüya olduğunu düşünmenin bir anlamı yok.En azından deliysem bile eğlenmeliyim...