Elena'yı medyadaki şarkıyı dinleyerek yazıyorum. Sözleri tam ona yazılmış gibi. Dinlemenizi tavsiye ederim.
Kitaba biraz zaman atlaması ekleyeceğim çünkü ileride olacaklar için acayip heyecanlıyım. Önceki bölümü okumayı unutmayın. Bu zamana kadar yanımda olan ve bundan sonrasında olacaklara teşekkür ediyorum...
14. Bölüm
Uyandığımda kendi yatağımdaydım. Tahminime göre Damon beni buraya getirmiş olmalıydı. En son Damon ile dışarı çıkmış ve arabasında uyuyakalmıştım. Ayrıca orada Elijah'ı da görmüştüm. Neden her şey bir anda üst üste gelmek zorundaydı ki?
Yatağımda gerinerek doğrulduğumda kapının yanında gördüğüm Stefan'la irkilerek yastığımın altındaki bıçağı ona fırlattım.
Tamamen bir refleksti. Zaten o da anında kendine hızla gelen bıçağı yakalamıştı. Kaşlarını çatarak bana baktı garipçe.
O asla eve izinsiz girmezdi... Bir anda odamın içinde ne arıyordu ki? Üstelik ben uyurken??? "Burada ne arıyorsun?" diye sordum sorgulayıcı biçimde.
Girebilse bile asla kapıyı çalmadan eve girmeyen adam bir anda odamda beliriyordu. Üstelik ben uyurken. Onu Jeremy ya da Jenna görebilirdi fakat o bunu umursamamıştı bile. Benim ona kızacağımı bildiği halde umursamamıştı.
Elindeki bıçağı çalışma masamın üzerine koydu. Gözlerinde anlamını çıkaramadığım bir bakış vardı. Elini cebine atarak bir kolye çıkardı. Elena Gilbert'ın kolyesi...
"Neden buradasın?" Tekrar sordum üsteleyerek. Neden konuşmuyordu? Bu beni germekten başka bir şey yapmıyordu.
En sonunda konuşmaya karar verdi. "Kolyeyi bırakmışsın..." Bunu söylemek için mi geldi buraya kadar yani? Derdi neydi bu adamın, neden bu kadar garip davranıyordu?
Bir anda üste çıkmaya karar verdim, çünkü neden olmasın... "Biricik sevgilinin resmini yanından ayırmamışsın. Ne tesadüf ki bana tıpatıp benziyor!" Sesim beklediğimden daha yüksek çıkarken gözüm pencereye takıldı. Belli ki camdan girmişti. Pencereye yaklaşarak tam kapatacağım sırada onun gözlerini gördüm. Yine buradaydı ve bizi dinliyordu. Elijah her yerdeydi resmen...
Pencereyi sertçe kapatarak yine ona döndüm.
"Kalbin neden bu kadar hızlı atıyor Elena?" Gözlerini benden biraz bile ayırmadan sordu bu soruyu. Gerçekten, Stefan'ın derdi neydi? Sinirlendiğim için olduğunu neden düşünmüyordu?
Gözlerim doldu ellerim titremeye başladı. Kendi kalp atışlarımı hissetmek için tek elimi kalbimin üzerine götürdüm. "Bir anda öğreniyorum ki sevdiğim adam beni eski sevgilisine benziyorum diye yanında tutuyormuş. Öğreniyorum ki sevgisi tamamen yalanmış ve öğreniyorum ki tek derdi o kadınmış!"
"Onu gerçekten bu kadar sevdin mi? Madem öyle o zaman neden onu sadece ona benzeyen bir kadınla unutmaya çalışıyorsun ki?"
Son cümlemde sesim artmış göz yaşlarım dökülmeye başlamıştı. Buraya geldiğimden beri içimde tuttuğum göz yaşlarım bu konuyu bahane ederek akmıştı. Rahatlamayı umsam da daha da kötü hissettiriyordu. Her göz yaşım yaşadıklarımın izini yansıtıyordu sanki.
Karşımdaki adamsa ne yapacağını ne diyeceğini şaşırmıştı sanki. "Özür dilerim."
"Özür dilerim mi? Özür dilerim ha?" Histerik bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. "Bu özür yaptıklarını kabullendiğin anlamına mı geliyor?" "Biliyor musun, belki bir açıklaması vardır demiştim. Belki tek mesele o değildir demiştim ama sen bu özrünle tek amacının bu olduğunu kanıtladın. Defol git evimden!"
"Bu özür seni üzdüğüm için Elena. Sen sakinleştiğinde tekrar geleceğim ve sana kendimi açıklayacağım. Eğer benden hala nefret ediyor olursan seni rahat bırakacağım, söz veriyorum.." bu kadar mantıklı konuşma be adam.
Kolyeyi bıraktığı bıçağımın yanına koydu ve anında yok oldu. Göz yaşlarımı silerek derin bir nefes aldım. Yatağa oturdum. Sakinleşmeye çalıştım. Stefan'a tek gram kızgın değilken tüm sıkıntımı, sinirimi ona yüklemiştim. Umrumda değildi. Vicdan azabı çekmiyordum. Sadece istediğim şeyi yaptığım için üzülecek değildim zaten.
***
Günler geçmişti. O öfke patlamasının ardından sakinleşmiş ve zihnimi toparlamıştım. Artık deli olduğumu ya da bunların rüya olduğunu düşünmeyi bırakmaya karar vermiştim. Bu düşünceler beni çok etkiliyordu. En azından deliysem bile eğlenmeliydim değil mi?Sadece eğlenmeye odaklanacaktım. Neden Elena'yı korumak zorundaydım? Neden yaşamaya odaklanmak zorundaydım ki? Saklandığım bir yaşama yaşam diyebilir miyim? Eğlenemediğim bir hayatı yaşamanın amacı var mıydı?
Bundan sonra sadece kendimi dinleyecektim. Bir insan olarak yaşamak zaten zorken onu boşa harcamak, saklanmak, rol yapmak, istemediğim bir hayata uyum sağlamaya çalışmak istemiyorum. Elena Gilbert'ın yolundan gitmek, sadece yaşamak için çabalamak istemiyorum. Beni sevsinler diye çabalayarak onlardan medet ummak istemiyorum. Zayıf olmak, başkasına muhtaç olarak yaşamak, beni korusunlar diye yalvarmak isyemiyorum. Sadece ben olmak istiyorum. Bir isme bağlı yaşamak sadece Elena Gilbert ya da Morris olmak istemiyorum.
Ben, ben olabilmek istiyorum.
Özgürleşebilmek istiyordum..
Bunu kendi yaşamımda yapamamıştım fakat bu evrende yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Onyx
Vampire*The Vampire Diaries kurgusudur* Kendi evreninden The Vampire Diaries evrenine ışınlanarak baş karakterin bedenine girmiş bir kız düşünün... "Deli olduğumu ya da bunların rüya olduğunu düşünmenin bir anlamı yok.En azından deliysem bile eğlenmeliyim...