GEÇMİŞ (FLASHBACK)
"Gel buraya!" diye kükredi adam, önündeki küçük kıza bakarak.
Kız, hafifçe saçlarını çekiştirdi. Acı ona zevk veriyordu. Sonra ise babasına daha da yaklaştı. "Hayır, istemiyorum!"
Adam elinde duran, üzerinde isim yazan bilekliği kızına takmakta kararlıydı. "Bana bak, tak şunu bileğine. Sen başka birisin, anladın mı! Senin adın ......"
"Hayır!" diye bağırdı küçük kız. "İstemiyorum, başka biri olmak istemiyorum. Ona benzemem için saçlarımı kesiyorsun, üzerinde onun isminin yazdığı bileklikler veriyorsun, tüm bunları istemiyorum işte!"
"Kes sesini!" Adam gittikçe sinirleniyordu. "Ben bayılıyor muyum sanıyorsun?! Kızımı, başka birinin alteri yapmak hoşuma mı gidiyor zannediyorsun sen?!"
GÜNÜMÜZ
"Gizem..." diye sesleniyordu Berk.Hayali bir perdenin arkasındaydı ve onu göremiyordum. Sesi yankı oluşturuyordu. Dakikalardır tekrar ediyordu, sürekli onun adını söylüyordu. "Gizem..."
"Kim?" diye üsteledim. "Kimden bahsediyorsun?! Bana neden Gizem deyip duruyorsun?!"
Berk bir süre cevap vermedi, sesini tekrar duyduğumda ise bir fısıltıya dönüşmüştü. "Neden bahsediyorsun?"
"Gizem'in kim olduğunu soruyorum sana! Ölen sevgilin mi? Çocukluk aşkın mı? Kardeşin mi?!"
"Keşke bu denli basit olsaydı Gece..." diye karşılık verdi Berk.
"Peki neden bana Gizem deyip duruyorsun?"
"Bunu öğrenmek istiyor musun?"
"Evet!"
Ve o anda uyandım.
Bunu gerçekten kafama takıyordum. Dün gece uyumadan önce uzun uzun Berk'in bana neden sürekli Gizem diye hitap ettiğini düşünmüştüm. Bilinç altıma nasıl yerleştirdiysem artık.
Yataktan kalkıp aynadaki görüntüme baktım. Dudaklarım olduğundan daha ince görünüyordu ve göz altlarım kızarmıştı. Elime bir havlu peçete alarak yüzümü sildim, kendime gelmeye ihtiyacım vardı. Hazal çoktan uyanıp derse gitmiş olmalıydı ancak bu sefer beni uyandırmamıştı. Sanırım bana kızgındı.
Çantamı tuttum, daha hızlı davranmam gerekiyordu. Küçüklüğümde sürekli kısa kestirdiğim, ancak şimdi upuzun olan saçlarımı gelişigüzel toplayarak odadan çıktım ve kapıyı kilitleyip binanın çıkışına ilerledim.
~~~~~
"Nerede kaldın?" diye sordu asık suratlı kimya öğretmenimiz.
"Ben...uyanamamışım hocam, özür dilerim." diyerek sınıfta göz gezdirdim. En sonunda Berk'in yanına oturup gülümsedim. "Selam."
Berk söze girişti. "Şey, Gizem, pardon Gece, buraya Asena gelecekti..."
Demek barışmışlardı. Anlayışla gülümsemeye çalışarak kalktım ve yanının boş olduğunu fark ettiğim Hazal'a yönelip sıraya çantamı bıraktım. Bu sırada öğretmen bana söyleniyordu.
"Hadi kızım, daha oturamadın mı? Sallanma. Acele et."
Tam o sırada kapı açılmış, Asena her zamankinden daha makyajlı suratı ve özenle seçtiği açıkça belli olan şık kombiniyle içeri girmişti. Hocadan özür dileme nezaketini gösterme gereği duymadan Berk'in yanına geçti. Yanağına bir öpücük kondurmuştu. Yüzümü buruşturdum.
Asena her konuda benden bir adım ilerideydi. Bakımlıydı, güzeldi ve zayıftı. Bende olmayan her şeye sahipti, diye geçirdim. Hatta kilo anlamında ben öyle ilerideydim ki, yakında şu ünlü tekerlek reklamındaki lastik adama dönecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kolej
Mystery / ThrillerGece Güneş. Paradoks gibi bir ismim, simülasyona benzer bir hayatım vardı. On altıma girer girmez kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, adını ilk kez duyduğum sorunlu çocuklar kolejine gönderileceğimi nereden bilebilirdim? Ailemin beni apar topar ayak...