Keyifle okuyun.
Elindeki dosyayı sertçe masaya fırlattı adam, bakışları dosyadaydı. Öfkeli gözleri, kasılmış vücuduna bir yenisini ekledi. Yanına gelen Selçuk'a bakmadan, "O kız varisliği bize vermeyi kabul edecek," deyip elini yumruk yaparak masaya koydu. Sesi, son günlerinin endişesiydi. Kaçtığından bu yana önüne dizilmiş engellere artık bir bahane bulamıyordu. Tek engel o imzadaydı.Bakışlarını yanında oturan Selçuk'a çevirip, "Duydun mu beni?" diye sordu sert bir dille. Önüne koyulan alkol bardağını alarak dudaklarına götürdü. Selçuk korkuyla Dağhan'a bakıp, "İlacın ilk deneği kendisi oldu. Mecburen kabul edecek," deyip sırıttı. Dağhan bu sözlerle rahatlayıp geriye yaslandı. Gülüşü dudaklarının arasında yer alırken, "Kesinlikle," deyip tekrar alkolünden bir yudum aldı. Şu an varisliğe bir adım daha yaklaşmıştı. İmza atılacak, varisliği onlardan uzaklaştıran kızı ortadan kaldıracaktı. Babasının yaşadığı kaderi kıza yaşatacaktı.
"Dozu her susuşunda arttırın." Selçuk başını usulca sallayıp, "O iş kolay," dedi. Gevrek gülüşleri birbirlerine karşı çokta yabancı sayılmıyordu. İkisi de şu an yaptıklarının sonuna bir adım atıyorlardı. Gözleri karşıyı bulduğunda eliyle suratını sıvazlayıp, "Adriel kaç kutu gönderdi?" diye sordu. Sayı şu an önemli değildi lakin ne kadar mal alırsa o kadar iyiydi. "Şu an yüz koli aldık, gerisi on gün sonra elimizde olur." Dağhan memnun olmuşçasına başını salladı. Bu onun için şu anlık mühim değildi ama parasının en uç noktasındaki bu ilaçlara büyük yatırım yapması aceleci tavrını ortaya koyuyordu. Şu an için kaçış yerlerinden çıkma zamanı gelmişti. İlk işi Zevrenda'daki uyuşturucu mühimmatını tamamlayıp Arsen Hisar'a dönmekti. Zevrenda diğer grupla devam edecekti. Elindeki boş bardağı masaya bırakıp dosyayı köşede duran korumalardan birine teslim ederek ayaklandı. Ellerini cebine koyup pencere kenarına geçti. Arkasında duran Selçuk'a dönüp, "Turgut'u serbest bıraksınlar, onunla işimiz dönüşte olacak. O zamana kadar gözetim altında kalsın ki rahatladığı yerden onu vuracağız," deyip güldü. Kapı açıldı o ara. İçeriye giren kişi uyuşturucuların sorumlusuydu. Dağhan, adamın kendisine yaklaşmasını bekledi bir müddet. Adam masanın tam yanında durup, "Tır değiştirildi, adamlara tarif ettiğim gibi Arsen Hisar'da ki yerleşkeye taşınacak," deyip cevap bekledi. Dağhan başını usulca sallayıp, "Kim duruyor başında?" diye sordu.
"Hamit Bey ilgilenecek." Dağhan hiçbir tepki vermedi. Hamit şu anlık kendi garantileri altındaydı. Bu yüzden Hamit'le ilgili en ufak şüphesi yoktu. "Tamam, olaylardan beni haberdar edersin." Adam, "Emredersiniz," deyip odadan çıktı. Risk istemiyordu, bu yüzden her şey garanti altında olmalıydı. Odada adımlayıp durdu. Kendisini izleyen Selçuk'a bakıp, "Hamit güvende olmalı Selçuk, bu iş ona zarar verirse hepimiz zarara uğrarız," deyip endişesini dile getirdi. Tıkılıp kaldıkları kaçış yerleri Dağhan'ı memnun etmiyordu. Şu an için tek isteği Arsen Hisar'ı kendi hizmetine almasıydı. Halk ona itaat etmeli, İslam adına hiçbir iz kalmamalıydı. Yakılıp yıkılacak çok mesele vardı ama en çok istediği İslam'ın yok edilişiydi. Oysa bunun imkânsız olduğundan haberi bile yoktu. Korkaktı, korkusu ise mahzendeki kızla başlıyordu. Aklındaki düşüncelerle planları genişletti. Uyuşturucu işini daha kolay sızdırmalıydı. Yer altına sakladıkları gözler önünden uzak olmalıydı. Bu da onun gücüne güç katacaktı.
"Aziz Başer'le olan bağını herkes biliyor, ona zarar gelmeyeceğini düşünüyorum."
"Aziz Başer'e güvenmiyorum. Her an açık verebilir."
"Mesele açık vermesi değil."
"Ne peki?"
"Unuttunuz mu, diskler onun bilgisinde." Tek kaşını kaldırıp, "Bu çok iyi," dedi. Keyifle gülüp, "Ayza'nın varisliği de çok zor mesele değil o zaman," deyince Selçuk'ta başını olumlu şekilde salladı. Karşısındaki adam gözünden bir kez daha düştü. Dağhan'ın çokta zeki olmadığını anlayınca sırtı dikleşti, gururu okşandı. Önce Ayza ölecek akabinde Dağhan Bey kolay kolay ölüme gidebilecekti. Sinsi bir gülüşle düşüncelerini bir kenara attı. Dost gibi görünmeliydi, düşman ise karşısındaydı.
Yavaşça bakışlarını çekti karşısındaki adamdan. Aklına gelenle düşüncelerine bir yenisini ekledi. Tek düşüncesi Sencer'di. Öldü bildiği adamın çevresi kendisini köşeye sıkıştırıyordu. Dağhan'ın da dediği gibi bütün hâkimiyet elinde olmalıydı. Yok sayılan hiçbir husus yoktu oysaki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)
SpiritualSöyle ona! Davamızın gür sesiyle hak batılı yenecektir. Biz kula secde etmeyiz. Ürpertici bir kıyametin ortasında, etrafı toz dumana katan bir bomba silsilesi... Hüküm yemiş bir hayat... Bir şehrin düşmesi... Ve ölümün ucundaki iki beden... Hayat in...