KEYİFLE OKUYUN.
Susmayı öğrenmiştim çoğu zaman. Çoğu zamanda bağırmayı, yeri geldiğinde ise ağlamayı... Tek fark bunu içimde yaşıyor olmamdı. İçimde biriktirdiğim acılarıma feryat figan ağıt yakmamdı belki de bu hâlim. Sessizce, yıpranırcasına...
Girdaptaydım, ayağıma takılan prangalar içine girdiğim kaostan beni uzaklaştıramıyordu. Bedenim büyük bir hastalığa tutulmuştu adeta ve bu hastalığın tek panzehri benim doğrulara ulaşmamdı.
Önümdeki defterde kalakaldı gözlerim. Babama ait bir defterdi ve açma konusunda cesaretsizdim. Ellerim havada asılı kalmıştı. Yumruk yapıp elimi geri çektim. Düştüğüm duruma kıskıvrak esir tutulmuştum. Ayaklandım, odanın içinde bir sağa bir sola yürümeye başladım. Parmaklarım saçlarımın arasına karışmışken, saç diplerimi sıkıntıyla ufaladım.
Cesaretim özgür değildi, onu yenememek en büyük esaretimden biriydi. Cesaretsiz biriydim, bu cesaretsizliğimin en büyük etkisi korkumdu. Korkuma meyil veren ise yüzleşeceğim durumdu.
Tek kolumu göğsümde bağlarken tek kolumu kolumun üzerine koyarak istemsizce tırnaklarımı yemeye başladım. Bir yandan deftere bakıyor, bir yandan da deftere bakmaktan korkar gibi gözlerimi kaçırıyordum. Kollarımı iki yana salıp deftere ilerledim. Zorda olsa defteri alıp koltuğa oturdum. Açtığım esnada sararmış sayfalar beni karşıladı. Defterin epey eski olduğu ortadaydı.
Defter günlük tarzı bir şeydi. Defteri alıp açtığımda yazan yerlere parmaklarımı dokundurdum.
02.07.1992
İlk defa baba oldum. Bu beni korkutuyor. Savaşların eşiğinde onu koruyamayacaktım belki de, kol kanat geremeyecektim. Ama elimden geleni yapacağım. O Ayza Giray. Kızımı kendi ellerimle yetiştireceğim. Ben koruyamasam da o kendini koruyacak biliyorum.
Yanağıma doğru süzülen gözyaşımı sertçe itekledim. Defteri benim doğumumla tutmaya başlamıştı. İstemsizce gülümserken bu gülümseyişimin ardında derin bir özlem vardı.
'Ah canım babam, ne çok özlüyorum seni bir bilsen.'
Okumaya devam ettim. Ara ara gülümsüyor ara ara gözyaşlarımı tutamıyordum. Sayfaları çevirdikçe babama olan hayranlığım biraz daha artıyordu. O hayran olunacak bir adamdı, çünkü o benim babamdı. Masumdu biliyordum, o bir cana kıyamayacak kadar kalbi sıcaktı.
Sevgili karım Gönül. Öyle güzelsin ki, kızımın kime benzediği aşikâr. Bana böyle güzel evlat verdiğin için şükrediyorum. Şu an çiçekleri sevişini izliyorum ve çiçeğin çiçeğe nahifliğine yine âşık oluyorum.
Burukça güldüm. Böyle güzelliği çok erken kaybetmiştim. Oysa hem annemin hem de benim hayallerim sonsuzdu ama o sonsuzluk artık bir son olmuştu.
Defteri kapatıp kollarımın arasına aldım. Babama sarılıyor gibi hissettim. Kokusu sinmiştir diye burnumu yaklaştırdım ama olanaksızdı. Yazıdan başka hiçbir geçmiş yoktu. Hissizce soludum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)
SpiritualSöyle ona! Davamızın gür sesiyle hak batılı yenecektir. Biz kula secde etmeyiz. Ürpertici bir kıyametin ortasında, etrafı toz dumana katan bir bomba silsilesi... Hüküm yemiş bir hayat... Bir şehrin düşmesi... Ve ölümün ucundaki iki beden... Hayat in...