25 / 25 - MUTLAK HAKİMİYET

150 25 3
                                    

Keyifle okuyun.

Gün geçtikçe araya sıkıştırdığım zamanlara bir yenisini ekleyerek yükümü daha çok zorlaştırıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün geçtikçe araya sıkıştırdığım zamanlara bir yenisini ekleyerek yükümü daha çok zorlaştırıyordum. Benim terk edilmiş bir diyarım varken yeniden o diyara baş koymak istemiyordum. Benim yurdum intikamımdı. Şimdi o intikamın ateşinde sadece kendimi yakabilirdim.

Sencer güler yüzle içeriye girdiğinde Koray Bey, "Ooo Aybars, ne güzel sürpriz böyle," diyerek uzatılan elle tokalaştılar. Koray Bey'le Sencer'in tanışıyor oluşuna şaşırmıştım. Daha önce aralarınca hiç muhabbet geçmediğini biliyordum.

"Duyduğuma göre dergâhında boş bir yer varmış. Oraya girmek istiyorum." Sencer bana bakıp arsızca gülümsedi. Öfkeyle ona bakmaya devam ettim. Benimle oynuyordu, beni bu endişesi altında hapis tutuyordu.

"Oraya ben yerleştim, üzgünüm."

"Bir kişilik yer daha var, hem sen tek kalacaktın Ayza. Sencer'le çift grubu paylaşacaksın." Bunu ikisinin de bilerek yaptığına emindim.

Bu hiç iyi olmamıştı. Önümdeki dosyayı imzalayıp odadan çıktım. Peşimden Sencer de gelince adımlarımı hızlandırıp dergâha doğru yürüdüm. Sencer benimle yürüyüp sessizliğiyle beni sınıyordu. Ona doğru dönüp, "Beni sinir mi etmek istiyorsun sen?" dedim. Sesim hayli yüksek çıktı fakat bu öfkem onun hoşuna gidiyordu.

"Kim bilir." Rahatlığına karşın göz devirip dergâhtan içeriye girdim. Eğitim için gelmeyeceğim bir yerdi burası, kadınların bölümü olsa da içerisinin mahremiyeti pek hoşuma gitmiyordu. Koray Bey'in bilerek bu oyuna dâhil olması sinirlerimi bozdu. Şu an evliliğimiz Sencer'le bir gruplaşmaya itti beni. Eğitimimi bizzat Sencer verecekti, o gelmeseydi bir kadın tarafından kısa süreli eğitime tabi tutulacaktım. Bu eğitim sırf o gruba girmek için şarttı. Çünkü çoğunun usta dövüşçü olduğunu biliyordum sırf bu grup için eğitimi alıyorlardı.

"Akşam görüşürüz ay güzeli." Bana bakmayı sürdürüp göz kırptı. Bir yandan gülüşünü çoğalttı. İç çektim sessizce. Karşımdaki güzelliğe kapılmamak imkânsızdı. O güldü ben eridim, o baktı ben kayboldum.

"Maalesef." Başını iki yana sallayıp gülmeye devam etti. Arkama dönüp kadınların olduğu yere geçtim. Beni gördüklerinde anlamsızca birbirlerine baktılar. Hepsi de ellerinde silahlarının bakımını yapıyor, birkaçı diğerlerine yardım ediyordu. Oda oldukça büyüktü. Köşede farklı savaş aletleri bir diğer köşede ise sınıfı andıran bir mimarisi vardı. Buranın eğitim yeri çok farklıydı. En önemlisi de eğitimin içeriğindeki o görünmeyen kısmında başka yön vardı.

"Selamun aleyküm," diyerek köşeden malzeme aldım. Yanımda malzemelerim vardı ama eksikti. Köşeye oturup malzemeleri inceledim. Korkuyordum bu sefer, korkmadığımı kendime kabullendirmek istesem de korkuyordum. Yine başarısız olma düşüncesi beni yoruyordu. Bu sefer kaybetme korkusu yaşayarak elime yüzüme bulaştırmayacaktım hiçbir şeyi. Mantıklı düşünerek, mantıklı bir taktik uygulayarak ağa düşürecektim hepsini. Korkmamalıydım, korku yenilgiydi aslında. Bu yönden korkmayacaktım. Cesaretim benim zaferimdi. Zafere giden yolda ise inançlarıma tutunacaktım. İnancın olduğu yerde zafer elbet vardı.

ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin