15 / 15 - Beşeriyetten İlahi Aşka

256 45 32
                                    

İnstagram: rumeysadoganm

Her insanın bir kaderi vardır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her insanın bir kaderi vardır. Kader mücadelende en büyük etkendir. Ben kaderimde mücadele içindeydim. O mücadelede tek şansım Sencer'di. Sencer olmasa tek başıma mücadele verecektim. O mücadelede nasıl bir sonuçla karşılaşacaktım bilmiyordum. Ya yenilecek ya da zaferi elime alacaktım. Zafer benim hayatımdı, yenilgide sağ çıkmak dünyamın başıma yıkılmasıydı.

Mücadelemde kayıp varsa o kayıpta en büyük ölü bendim. Ölüm demek dünyanın sonu demekti, dünyayı böyle kötülere bırakmak dünyanın da sonuydu.

Benim babam, Sencer'in ise ailesi ölmüştü ama en büyük mirasçıları bizdik. Bizden sonraki nesil ise emanet edilecek nesil değildi.

Elimdeki navigasyona bakıp yönümü sol tarafa çevirdim. Epey ilerledikten sonra attan inip atın ipini ilerideki ağaca bağladım. Adımlarım ilerideki eve doğru ilerledi. Bahçe kapısından içeriye girdiğim an da oldukça büyük ev karşıladı beni. Buraya ev demek karşımdaki yapıya hakaretti.

Uzaktan gelen oldukça uzun boylu adam yanıma yaklaşıp, "Buyurun?" dedi. Üzerindeki takım elbise buranın koruması olduğunun kanıtıydı.

"Muaz Bey'le görüşeceğim." Adam beni baştan aşağı süzüp, "Muaz Bey şu an görüşmeye kimseyi almıyor," deyince elimdeki sertifikayı gösterdim. Adamın yüzü biraz öncekine nazaran değişti. Elindeki telsizle birine bir şeyler deyip bana döndü. Normalde Muaz amcanın yanına kolay girerdim ama bazı zamanlar sıkı tedbirler aldığı için izinsiz giremiyordum.

"Buyurun." Ona bakmadan yanından geçip içeriye girdim. Birkaç koruma daha bana yol gösterdi. En sonunda büyükçe bir odanın önünde durdum. Büyükçe kapı açıldığında karşımda Muaz Bey belirdi. Yüzünde sıcacık bir tebessüm oluştu, aynı şekilde ben de gülümsedim ve içeriye girdim.

"Hoş geldin Ayza kızım." Başım ile karşılık verip, "Hoş bulduk Muaz amca, nasılsın?" dedim.

"İyiyim, çok şükür." O masa başındaki koltuğa otururken ben de karşısındaki koltuğa oturdum. Ona durumu anlatacaktım, biliyor olması lazımdı zaten. Muaz amca, babamın en yakın arkadaşıydı. Ona güveniyordum, birkaç kez babamlar varken bize misafirliğe gelmişti ve oradan babamın güvenini görebiliyordum. Konuşmamı Arapça olarak sürdürdüm, Türkçesi pek iyi değildi Muaz amcanın. Arap soyundan geldikleri için Arabistan onun kaldığı yerdi. Ara sıra iş için Türkiye'ye gelirdi.

Babamın defterini çantadan çıkarıp uzattım. Defteri alıp inceledi. Tek bir sayfada takılı kaldığında ne diyeceğini merak edercesine bakıyordum.

"Şurayı gördün mü?" Defterin sayfasındaki en alt kısmı okudum.

20 Mayıs, Arsen Hisar için büyük gündür. Ben öldükten sonra bu tarih koz olarak kullanılacak. Selçuk Alphan'a sunulan en büyük tehlike Ereğli kırsalındaki sığınakta saklıdır. Bizzat kendim koyduğumdan şifreyi sadece bir kişi bilmektedir. O kolye kimin eline geçtiyse, ya tehlike ya güvenli bir sır olarak kalacaktır.

ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin