İnstagram: rumeysadoganm
Bir yazar yazısında şunu der; beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş.
Ben bir zamanın içinden sıyrılmış, mekânın içinde gerçekleri görmüştüm. Allah kendinden fazla kimseyi sevmemize müsaade etmiyordu. Benim Sencer'e olan sevgim asla Allah'ın sevgisi yanında söz olamazdı ama ona olan sevgimde aştığımı hisseder gibi kocaman bir istiğfar çektim. Elim kolum kanadığında ellerimi açabileceğim bir rabden bir kez daha utandım. Şimdi ise bu aşkta ben, ben olmuştum.
'Ene'l Hak' dedim feryat figan ederek. Senden gayrımı bana fazlalaştırma Rabbim. O duyardı bilirdim, şimdi ise duyulmaya daha çok ihtiyacım vardı. Enaniyetim Rabbime emanetti.
Gözlerim yavaşça açıldığında hemen karşımda bana bakan bir çift yeşillerle yattığım yerden hızla kalktım. Sencer gülerek bana bakıyordu. Telefonun kamerası bütün gece açık mı kalmıştı yani? Saate baktığımda neredeyse sabah ezanı okunacak derken ezan sesini duymamla irkildim.
"Günaydın." Kaşlarımı çatıp, "İsraftan utanmıyor musun? Neden kapatmadın telefonu?" diyerek çemkirdim. Sencer kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp, "Ben uyuyakalmışım, kapatması gereken kişi sendin," deyip beni alaya aldı. Kaşlarımı çatıp telefonu yüzüne kapattım. Yaptığımla gurur duyup yattığım yerden kalkıp üzerimi değiştirmek için dolaptan kıyafet seçtim.
Üzerimi giyinip abdestimi alarak namazımı kıldım. Salona geçtiğimde annem Kur'an okuyordu. Mutfağa geçip çay suyu koydum. Ekmek olmadığını görünce evden çıktım. Sokağın sağ tarafında kalan fırından bir adet ekmek alıp yolu geri döndüm. Evin önüne geldiğim anda ağzımdan tutulup köşeye çekilmem bir oldu.
"Şist, sessiz." Ağzımı kapatan kişiyle kapalı olan gözlerimi açtım. Karşımdaki kişi Sencer'di. Yavaşça ağzımdaki elini çekti. Omuzuna hızla vurup dibinden ayrıldım.
"Ne yapıyorsun sen?" Sencer'in gözlerindeki o derin hissiyatla bütün sinirlerim sönüp gitti.
"Senden uzak kalamıyorum." Bakışlarımı çekip, "Benimle dalga mı geçiyorsun?" dedim.
"Haklısın." Dediği tek kelime buydu. Durgunlaşmıştı, nedenini çözemediğim bir hüznün gölgesi vardı yüzünde.
"Git Sencer, benden uzak dur." Oysa gitmesin istiyordum.
"Gidemem."
"Gitmiştin."
"Geldim, yolum sendin."
"Benim yolum sen değilmişsin."
"Gözlerin seni ele veriyor." Bir şey diyemeden bana sarıldı. Kolları arasında ufaldım, gelmişti işte. Sahiplendi yine ona ait olan kalbimi. Git diyen dilimi susturmuştu yüreğim.
"Sen bana gelmedin, sen bensizliği seçtin Sencer." Kollarından ayrılıp, "Şimdi ait olduğun yere git," diyerek hızlıca arkamı dönüp ondan uzaklaştım. Arkamda kalan o değildi sadece, onun ne hissettiği zerre umurumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)
SpiritualSöyle ona! Davamızın gür sesiyle hak batılı yenecektir. Biz kula secde etmeyiz. Ürpertici bir kıyametin ortasında, etrafı toz dumana katan bir bomba silsilesi... Hüküm yemiş bir hayat... Bir şehrin düşmesi... Ve ölümün ucundaki iki beden... Hayat in...