Her anın bir güzelliği vardır ve benim bu andan başka bir güzel yanım yoktu. Güzelleştiren ise kalbimi de güzelleştiriyordu. O benim sol yanıma iştirak etmişken ben onun neresindeydim muammaydı. O bana aitken, ben ona ait miydim? Onunla bir yolda yoldaşlık yaparken, güzelliği yolumu da güzelleştiriyordu. Sevmek bambaşka bir olaydı bu yolda, zoru başarabildiysem onun sayesindeydi.
Yüzü gökyüzüm... Kalbimi emanet edebileceğim tek sığınağım.Sencer odada değildi. Odadan çıkıp salona baktığımda orada da göremedim. Dış kapı aniden açıldı. Sencer elinde ekmek poşeti ile girdiğinde kaşlarım çatıldı. Bu hâliyle fırına mı gitmişti? Kapıyı kapatıp yanıma geldiğinde elinden poşeti alıp, "Neden bu hâlde dışarıya çıktın?" dedim. Montunu askılığa asıp, "Ufak işim vardı, gelirken fırına da uğradım," dedi. Bu duruma sinirlensem de üzerinde durmadım. Sencer de kendini ifade etme gereği duymayarak banyoya geçti. Mutfağa yöneldim. Poşeti masanın üzerine koyup kahvaltı hazırlamaya başladım. Sencer yanıma gelerek yardım etmeye kalkıştı.
"Gidip dinlenir misin? Yine kendini düşünmemeyi başarıyorsun." Gülerek kalçasını tezgâha yasladı. Kollarını göğsü ile birleştirerek, "Sen bana mı kızdın?" dedi. Omuz silkip bir yandan kahvaltılıkları tabağa koydum. Önümden tabağı alıp, "Soruma cevap istiyorum," dedi. Gözlerimi kısıp, "Cevap belli değil mi?" dedim. Elinden tabağı alarak kestiğim peyniri tabağa yerleştirdim. Yaptıklarımı incelemesi elimin titremesine neden oluyordu. Kızgındım ama utanmama engel olamıyordum. Sanki utandığımı anlar gibi beni izlemeye devam ediyordu.
"Kızaran yanakların daha bir güzelleştirdi seni." Dediği şeyle elimdeki bıçak parmağıma kaydı. Parmağımın kesildiğini anlayamadan Sencer benden önce davranıp parmağıma hızla peçete sardı. Canımın acımasını bile anlayamadan yüzüne bakmaya devam ediyordu. Karnım mı ağrımaya başladı sanki!'Nefes alamıyorum Sencer, öyle patta da söylenir mi ya!'
İç sesimin kesilmesini sağlayan kişi Sencer oldu. Başımı iki yana sallayıp, "Parmağım mı kesildi?" dedim. Dediğime kahkaha attı. "Buradasın değil mi?"
'Az sonra öleceğim, ne burada olması!'
Kendimi toparlayıp, "Şey, ben..." diyebildim. 'Bir kekelemediğin kaldı Ayza, bravo sana, bravo!'
Gülümsediğinde elimi karnıma götürdüm. Ciddi manada karnım ağrıyordu. Zaten ne zaman heyecan yapsam karnımın ağrıması bir olurdu. 'Ay midem de mi bulanıyor ne!'
"Yok yok iyi değilsin sen, otur şuraya." Beni sandalyeye oturtup su bardağını uzattı. Bardağı alıp birkaç yudumda suyu içtim. Ancak hazmedebilirdim zaten. Raftan yara bandını alıp kestiğim parmağıma sardı. Nahif elleri ellerime değdiğinde kalbim sıcacık oldu. Güzel yüzünü seyre daldım. Öyle güzeldi ki, ona bakan herkesten uzak tutmak isterdim. Kalbimin kilitli kutusuna saklamak, ebediyen orada tutmak isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)
DuchoweSöyle ona! Davamızın gür sesiyle hak batılı yenecektir. Biz kula secde etmeyiz. Ürpertici bir kıyametin ortasında, etrafı toz dumana katan bir bomba silsilesi... Hüküm yemiş bir hayat... Bir şehrin düşmesi... Ve ölümün ucundaki iki beden... Hayat in...