Hoşça kal Ayza ve Sencer.
Zafer inananlarındı, zafer çabalayanlarındı. Allah yolunda harcanan emekte galibiyet hep vardı. Galip olanlar Allah'tan umudunu kesmeyenlerdi. Mağlubiyet ise zalimlerin üzerineydi.
Allah bunu (yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın katındandır. (Al-i İmran/126)
Zulümle başlanan savaş, hak edilenle sona ermişti. Bu zulmün başındakiler ya ölmüştü ya da hak ettiği yere, adalete teslim edilmişti. Adalet kavramı çok ince meseleydi. Adalet, Hz. Ömer olmaktı. Adalet bir şahlanıştı, zalimler karşısında gür nida hakkı savunmaktı. Adalet zalimi korkutan, mazluma kol kanat olandı.
Geçenlerde bir yazı okumuştum. Şöyle yazıyordu yazıda:
Hz. Ali âdeti üzere Hz. Ömer'i ziyarete gelmişti. Sohbet ederlerken, bir adam halifenin huzuruna çıktı ve gayet açık bir ifadeyle söze başlayarak Ebu Talip'in oğlu Ali'den şikâyetçi olduğunu söyledi. Bunun üzerine, az öncesine kadar kardeş gibi baş başa verip sohbet ettiği arkadaşına karşı tavrını değiştiren Hz. Ömer:
"Ey Abelhasen! Kalk da davacı ile birlikte bulun..." diye emir verdi. Hz. Ali derhal kalkıp davacının yanında yerini aldı. İki taraf da dinlendi, delilleri karşılaştırıldı ve netice hükme bağlandı. Davacı ayrılıp gittikten sonra, Hz. Ali'nin yüz hatlarından, müteessir olduğu anlaşılıyordu. Hz. Ömer bunu fark etmekte gecikmedi ve:
"Ey Ali! Adalet ve hükmümden memnun olmadın mı?" Hz. Ali böyle bir soru bekliyordu, derhal cevap verdi:
"Evet, memnun olmadım."
"Niçin?"
"Çünkü siz davacının yanında bana künyemle hitap ettiniz, "Ey Ebelhasen!" dediniz. Bilirsiniz ki künye ile çağırmak Araplarda bir saygı ifadesidir. Hasmımın yanında beni künyemle çağırmanızı adaletinize yakıştıramadım!"
Bu cevaba son derece sevinen ve duygulanan Hz. Ömer:
"Allah senden razı olsun ey Ali! Beni irşat ettin," diyerek yerinden kalktı ve Hz. Ali'yi kucaklayarak gözlerinden öptü.
Adaletle irşat olanlar asla mazlumu kenara atmazdı. Yaşadığımız şu zaman diliminde bize bunu göstermişlerdi. Allah'ın vadettiği zamanda, zamanın geri dönüşüne şahitlik etmiştik. Ve şunu dedik; hak geldi batıl zail oldu. Batıl her zaman yok olmaya mahkûmdu. Sadece zaman gerekiyordu. Zaman bu çerçevede diğer kıymetli olan tek başlangıçtı. İnsanlar zamanda yok olabiliyordu. Adaletin olmadığını düşünerek sirayet eden ahtı bozabiliyorlardı. Oysa kötülüğün karşısında sabır gerektiğini biliyorduk. Tevekkül edip, dimdik ayakta durmalıydık. Aslında biz iyiliğin adaletine güvenmeyerek en büyük kötülüğü yapıyorduk. İmtihandaydık, imtihanımız ise bizi yok etmeye çalışan karşı taraf sayesindeydi. Şu an o karşı topluluğu sabrımızla, inancımızla adalete teslim etmiştik. Adalet hükmünü koymuş, zalimlere fırsat vermemişti. Dualarımız sayesinde ayaktaydık. Bu zaman zarfında çok kaybımız olmuştu velev ki bu kayıplar şu an bizi bu ana getiren tek sebepti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)
SpiritualSöyle ona! Davamızın gür sesiyle hak batılı yenecektir. Biz kula secde etmeyiz. Ürpertici bir kıyametin ortasında, etrafı toz dumana katan bir bomba silsilesi... Hüküm yemiş bir hayat... Bir şehrin düşmesi... Ve ölümün ucundaki iki beden... Hayat in...