24 / 24 - İNTİKAMIN EŞİĞİNDE KAYBOLUŞ

96 23 0
                                    

Keyifle okuyun.

Sisli bir perdenin ardından gözbebekleri ışığı hazmedebilmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sisli bir perdenin ardından gözbebekleri ışığı hazmedebilmişti. Yattığı yer bütün uzvunu ele geçirmiş gibiydi. Etrafa bakındı kimse yoktu. Bedenine sarılı olan sargılar dikkatini çekti ilk ve aklına gelenle doğrulmaya çalıştı. Yataktan kalkamadan tekrar sırtı döşekle birleşti. Ölmemişti, ölümün eşiğinden son anda kurtulmuştu. O gün aklına geldiğinde, bombadan kaçarken, bombanın ucu onu bu duruma sürüklemişti. Binadan atladığı an aklına geldi, saniyesinden peşinden gelen gürültü bedenini zemine sertçe iteklemişti. Vücudundaki yaralar iyileşmek üzereydi.

Başındaki keskin ağrı sızlayan bedeniyle beraber Sencer'i güçsüz düşürüyordu. Aslında biliyordu bombayı, amacı buydu. Şimdi amacının ardındaki hedefe adımladı. Tüzer Bey'le planlamışlardı her şeyi.

Kapı açıldı, içeriye Tüzer Bey girdi. Tüzer Bey sıcacık gülümsemesiyle beraber Sencer'in yanına yaklaşıp bitmiş serumun iğnesini Sencer'in elinden çıkardı. Sencer sessizce Tüzer Bey'i izlerken Tüzer Bey onu cevapsız bırakmayarak, "İyisin mübarek, iyisin," diyerek Sencer'in vücuduna elindeki kremi sürdü. Sencer ufak çaplı yüzünü buruşturup hızla toparlandı.

"Ne oluyor Tüzer Bey?" diye sorup sustuğu halden çıktı. Boğazındaki kuruluk konuşmasını zorluyordu. Tüzer Bey kremi sürmeye devam etti. Köşede duran sürahiden bardağa su doldurup Sencer'e uzattı. Üç ay boyunca başında dualar etmişti. Oğlu gibi sevdiği adamın gözlerini açması en çok da Tüzer Bey'i sevindirmişti. Elinde büyütmüş, onu bir evlattan farklı görmemişti.

"Üç aydır uyuyorsun evlat, yaraların çok derindi. Kendine gelmen Allah'ın bir lütfu." Sencer uyuduğu süreyi düşündükçe dehşete düştü. Aklına Ayza geldiğinde hızla yattığı yerden kalktı. Acıyla yüzünü buruşturdu. Canının acısı umurunda değildi.

"Orada neler oldu? Geride ne bıraktım bilmiyorum ama Ayza'yı merak ediyorum." Tüzer Bey sıkkın tavrını göstermek istemezcesine gülümseyip, "Her şeyi öğreneceksin, şimdi yaralarının açılmasına izin veremeyiz oğlum," deyip Sencer'i yatırmaya çalışsa da Sencer buna izin vermeyip ayaklandı. Bedenindeki sızı güçsüz düşürüyordu onu ama aklı Ayza'yı düşünmekten başka bir işe yaramıyordu.

"Bekle bir dakika mübarek, sen yaralısın uslu dur." Sencer, Tüzer Bey'e bakıp, "Bir şeylerin saklandığını görüyorum," deyince Tüzer Bey cevap vermeden odadan çıktı. Çok geçmeden odaya Deren girince Sencer'in fevri hareketlerine şaşkınlık eklendi. Uyuduğu zaman müddetince neler olmuştu bilmiyordu. Ayza yoktu ama Deren vardı. Deren Sencer'e doğru yaklaşıp, "İyi misin?" diye sorduğunda Sencer hiçbir cevap vermeden bekledi. Deren bu andan hiç hoşlanmadı. Deren'den uzaklaşarak dolaba yaklaşıp içerisinden bir gömlek alıp giyinerek cevap vermeden odadan çıktı. Yürüyüşündeki sertlik salondaki Tüzer Bey'i görünce yumuşadı. Bir yandan sızlayan kolunu tutuyor bir yandan ayakta kalma çabasındaydı. Bünyesi güçlü değildi ve bu işini oldukça zorlaştırıyordu.

"Cevap bekliyorsun fakat cevabını biliyorsun evlat." Sencer kaşlarını çatıp, "Benimle açıkça konuşun," diyerek sesindeki hırsı ön plana çıkardı. Tüzer Bey Sencer'e yaklaşıp, "Ayza Zevranda Kırsalında, planladıkları eylemin içerisinde Sencer. Onu orada tutuyorlar," dedikten sonra Sencer bunu beklemiyormuşçasına savsakladı. Elini sızlayan koluna daha çok baskı yapıp, "Ayza bunlardan uzak tutulmalıydı, işin sonucu bu değildi Tüzer Bey," deyip sesindeki tınıyı yükseltti. Oradan kurtulamayacağını kestiriyordu fakat işin Ayza'ya dokunmayacağını düşünüyordu. Buna mecburdular.

"Bu planımızın dışındaydı, sadece işi ters yöne çeken Dağhan Erkuran'ın kaçırılması oldu." Sencer nefesini sertçe soluyup pencere kenarına geçip camı açtı. Nefes alamıyordu. Bunca zamana kadar her şey isteği gibi ilerlerken kaçırılma olayı olmamıştı.

"Şimdi ne olacak, onu oradan kurtarmam lazım." Tüzer Bey sessizce yerine otururken, "Sen değil, başkası kurtaracak evlat. Şu andan itibaren gizli görevdesin ve hiç kimsenin senden haberi olmaması gerekiyor," dediğini işitti. Bu iş sandığından da ileriye gitmişti. Kendini sığdıramadığı ev, ruhunu sıktıkça sıktı. Çaresizce başını salladı, Tüzer Bey'e güvenmek zorundaydı. Ayza'yı kurtaracaklarını biliyordu.

Tüzer Bey'in karşısına oturup baktığı dosyalara göz ucuyla bakıp, "Son durumdan haberiniz var mı?" diye sordu. Tüzer Bey usulca başını sallayıp, "Var," dedi. Yeni yeni öğrenmişlerdi daha. Şimdilik ortamın içerisine girme amaçları varken bundan Sencer'e söz etmedi. Ayza'yı oradan şu an kurtarırlarsa, hiçbir şey için ilerleme kat edemezlerdi. Sonuçları, bir kaybın en büyük zaferi olacaktı. Zafere giden yolda ise bir şeyler riske girmeliydi. Bu da Ayza'nın orada olmasıyla başlıyordu.

"Neden kurtarmıyoruz peki?"

"Zamanın ne getirdiklerini en iyi sen biliyorsun evlat. Sadece sabır gerekiyor." Sencer bunu bile bile Ayza'yı orada bırakmaya gönlü elvermiyordu ama onu bu durumda yalnız bırakmadıklarını da biliyordu.

...

"Kutuyu verdirttim ama bir işe yarayacak mı?" Sencer, hafiften gülümseyip, "Kutudaki için çok çabaladık, Emre değiştirme işini başarabildiyse her türlü işe yarayacak Tüzer Bey," dedi. Tüzer Bey Sencer'in zekâsına yetişemiyordu artık. O kutudakini zamanı gelince söyleyecekti, bu konuda Tüzer Bey'den teminat almıştı. Baştan beri planın içerisindeki mesele o kutuydu. Önündeki krokiye biraz daha odaklanıp Emre'nin Ayza'yı kaçırabileceği bir yol çizmeliydi bir an önce. Günlerce uyumamış, sızlayan yaralarını umursamamıştı. Onunda görevleri oluyordu, buna mecbur olması ikilemde bırakıyordu. Bir tarafı Zevrenda'daydı, orada bıraktığı kanayan yarası vardı. Eliyle ağrıyan ensesini ufaladığında önüne uzatılan kahve ile doğruldu. Deren'in elinden kahveyi alıp uzaklaşacakken, "Benden kaçacak mısın Sencer?" dedi. Sencer öfkelenmek istemiyordu. Arada Tüzer Bey olmasa belki Deren'in yanına yaklaşmasına müsaade etmezdi. Öylede yapıyordu, Deren'den uzak kalabildiği kadar kalıyordu.

"Deren, bunu ne bana ne de kendine yap. Umudunu boş bir çabaya bağlama." Deren Sencer'e yaklaşıp, "O olmasaydı severdin ama beni değil mi?" deyince Sencer elindeki kupayı kenara koyup, "Sevmezdim," dedi. "Ayza olmasa da sana dair hiçbir şey hissetmezdim Deren. Bundan sonrada hissetmem. Hayatımdaki kadına bu kadar âşıkken sana bakabileceğimi düşünüyor musun cidden? Yapma, kendine yazık edersin." Odadan çıkarken arkasındaki kadını düşünemiyordu bile. Aklı sevdiği kadındayken bir de Deren'i düşünemezdi. Zaten ölüden farksız ruhaniyet içinde olması, Sencer'i olduğu yere sığdıramıyordu. Kendini evin bahçesine attı. Arsen Hisar'dan uzaktaydı. Yarım kalan kalbi sızlıyordu. Elini kalbinin üzerine koyup sessizce mırıldandı. Ayza'yı bıraktığı yerin tehlikesini bildikçe elini yumruk yapıp sıktı. Nefes alamıyordu, sanki biri boğazına yapışmış ona bunun bedelini ödetiyordu. O zaten bedelini öderken ölümü tadıyordu. Bedeline geçmişinin kefaretini yükledi. 

ANKA-I AŞK (Yeniden Yayında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin