Sonuç

155 35 28
                                    

(Bölüm düzenlenmiştir bazı yorumlar kitabın eski halinde yazılmıştır.)
***
"O zaman yapacak tek şey oyunu kuralına göre oynayıp katili bulmak."dedim.

"Evet. Ama çok dikkatli olmamız gerekiyor ve bence aramızı asla açmalıyız. Çünkü öyle bir şey olursa katil zayıf noktamızı bulmuş olur."dedi Simge.

Hepsi beni ve Simge'yi onaylayınca teker teker cesetli olan odayı incelemeye başladık.

Defne, Beril ve Simge odayı, ben Beril ve Eylül'de cesedi inceliyorduk.

Beril ve Defne ye bilerek cesedi vermemiştik çünkü her an kusma yada bayılma olabilirdi. Simgeye de odayı vermemizin sebebi ise o daha dikkatli olduğundan belki çıkış için bir şeyler bulabilir diye belki bir umutla.

Cesetten gelen koku çok yoğun olduğu için burnumu hiç bir şekilde açamıyorum ve bu konuşmamı biraz engelliyor.

Cesedi incelemek için cesede hafifçe yaklaştım. Ceset sanki ucu tırtıklı ve fazla keskin olmayan bir bıçakla kesilmeye zorlanmış gibiydi. Ve cesedin bazı kısımlarının derileri kurbanlık koyun gibi yüzülmüştü.

Ve galiba vücut dunun bazı yerlerini kesmek için kullanılan aynı bıçak kafasının sağ tarafına boynuna batırılmış bir şekilde duruyordu. Gözleri yuvalarından çıkartılmış gibiydi. Değil çıkartılmıştı. Bir eli de sanki "DUR" der gibi havaya kalkmıştı. Elinin ortası ise çivilenmiş ti. Biraz daha dikkatli bakınca elinin ortasında çivinin olduğu yerde bir kağıt gördüm. Artık kağıt ne kadar kan olmuşsa gözükmüyor bile.

Değil mi? Kurban kesme alanlarında bile bu kadar kan olmuyor.

Bunu Eylül ile aynı anda fark etmiş olacağız ki benden önce konuşmaya başladı.

"Hey! Bakın cesedin eline çivilenmiş bir kağıt var."

Simge ile Beril bunu duyunca yanımıza geldi.
Ama Defne öğürme gibi bir ses çıkararak geri çekildi ve bir sandalyeye oturdu.

Simge kafasını iki yana sallayarak kulağıma eğilip fısıldadı,
"Hep böyle olursa sonuna kadar bizimle olamaz diye korkuyorum."

Ben de kafamı onaylayarak salladım. Ama bunun düşüncesi bile beni korkutuyordu. Aramızdan kimsenin ölmesini istemiyordum.
Onları tanımasam bile çabuk ısınmıştım onlar samimi gelmişlerdi.

"Böyle bir şey olmasını istemiyorum. Aramızdan kimsenin ölmesini yada aramızdan herhangi bir şekilde ayrılmasını istemiyorum. Lütfen bunun için biraz dikkatli olun. Yaşamanızı istiyorum. Yaşamayı isteyin lütfen."dedim Simgeye. O da kafasını salladı ve gülümsedi.

"Yaşatacağız, yaşayacağız."dedi.
Ben de ona gülümseyerek cesedin elinden kağıdı alacak olan Eylüle döndüm.

Eylül cesedi yaklaşıp elindeki çiviyi çıkararak kağıdı aldı kana bulanmıştı kağıt.
Ama yazılar yine okunuyordu.

Eylül okumaya başladı,

"Tebrikler, Eğer bu notu bulmaya akıl edip bulduysan. Anlamışsın oyunu..."

Simge devam etti.
"Kaçış odası gibi oyna bulmaca gibi çöz..."

Berfin,
"Ama cinayetlerin sırrını..."

Defne,
"Biri gelecek biri gidecek..."

Beril,
"Üçü gelecek üçü eksilecek..."

Son olarak ben adımın yazdığı yeri okudum.
"Yapacağın tek şey oyunu kuralına göre oynayıp katili bulmak."

Hepimiz şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.

Bu cümleleri böyle söylediğimizin sebebi her cümlenin ya da söylediğimiz yerlerin başına ismimizin yazıyor olmasıydı.

Bu cümleleri böyle söylediğimizin sebebi her cümlenin ya da söylediğimiz yerlerin başına ismimizin yazıyor olmasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir süre hepimiz öylece sessiz kaldık.

Stresten dudaklarımı ısırıyordum. Ve Simgenin uyarmasıyla dudaklarımın kanadığını fark ettim.

Eylül'ün bağırmasıyla bozuldu,
"Bu ne lan!? Adam bizimle resmen oyun oynayıp dalga geçiyor ya! Ben var ya o adamı bir elime geçiriyim yemin ediyorum onu doğduğu güne pişman edicem!"

Cidden sinirlenmişe benziyordu.
Öyle ki aniden önündeki duvara yumruk attı.

Attığı an eli kanamaya başladı
"Sakin ol Eylül!"dedim.

Aynı arenada ki bir boğa gibi
(bu benzetme için üzgünüm Eylül) burnundan soluyordu.

Ferdinand olman gereken yerde ne yapıyorsun Eylül.
Sana ilk defa katılıyorum ses.
Bana hep katılman lazımsa neyse.
Ve tek sende yokum herkese konuşuyorum. Herkese ayrı ayrı.
Cidden mi bir an korkmuştum benimle konuştuğun herşeyi herkes duyuyor diye.
Yok yok endişelenme kimse duymuyor merak etme.
Tamam.

"Kaba kuvvetle ya da kendine zarar vererek buradan çıkamazsınız sakin kalmak zorundayız Gecenin de dediği gibi illa ki bu oyunu oynamadan buradan çıkmanın bir yolunu buluruz. Ama kendimize zarar vermek ya da kaba kuvvet uygulamak yok!"dedi Beril.

Gerçekten çok haklıydı. Sakin olmazsak Eylül gibi kendimize zarar vermekten başka bir şey yapmazdık. Berfin derin bir nefes alarak konuşmaya başladı,
"Hazır olmalıyız büyük şeyler bizi bekliyor..."

E haklı da.

***
Umarım beğenerek okursunuz. Düşüncelerinizi yoruma beğenilerinizi oylara bekliyorum.
Seviliyorsunuz ❤️❤️

Bodrum Kat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin