(Bölüm düzenlenmiştir bazı yorumlar kitabın eski halinde yazılmıştır.)
Şarkıyı özellikle aşağıda ses ile sataşılan bölümde dinleyin.
Şu kısmını,
....inkar etme söyle söyle...
Ama şarkı genel olarak güzel bence.
Neyse çok uzatmadan iyi okumalar canlarım.❤️
***
Berfin derin bir nefes alarak konuşmaya başladı."Hazır olmalıyız... Büyük şeyler bizi bekliyor."
E haklı da.
Hepimiz Berfin'i onaylayarak ayakta beklemeye başladık. Çünkü cesetten bizi yönlendirecek başka bir şey çıkmamıştı. Ne bir ipucu nede bir herhangi bir bilgi.
Evet hiç bir yerde ben de ip ucu göremiyorum.
Bu boş şakayı yapmanın sırası mı şimdi.
Ben eğlenmen için yaptım. Sen gül diye Romeo. Sadece senin gülmen için senin o gülüşünü o gamzelerini tekrar görebilmek için. Seni gülüşünden öpebilmek için.
Ban iki dakika da şair oldun diyene bak.
Ama gayet güzeldi itiraf et. Seninkinden iyiydi en azından.
Tamam tamam. Güzeldi ama benimkinden daha güzel olmaz. Asla! Ben herşeyi en iyisiyle yaparım tamam mı?
Egomuz var biraz sanırım?
Hiç de bile...
Yani...
Belki...
Biraz...
Az bir şey...
Offf! Tamam! Evet biraz egolu olabilirim. Ama ne yapabilirim ailem böyle bence. Genlerden dolayı yani.
Hıııhıı kesin öyledir zaten.
Evet öyle yaa!Sesle sataşmaya devam edeceğim sırada odanın köşesinden hani paslanmış kapıların çıkardığı ses olur ya.
Hah! İşte öyle bir ses gelmeye başladı. Oraya doğru döndüğümüzde aynı ilk odada olduğu gibi duvardan açılmıştı bu kapı.
Yani sanki duvarın içerisinde bir mekanizma varmış gibi -ki vardır bana kalırsa- kenara kayarak açılmıştı.Zaten bir mekanizma var seni geri zeklalı man kafa! Sence bir mekanizma olmasa orası nasıl açılacak? Ha?
Ne yapacağız?
"Ey alemlerin tanrısı! Et büyük yaratıcı! Şu kapıyı açar mısın lütfen? (😊)"
Offf! Bir SUS! Gene diğer konuşmalarına bir şey demedim ama akıl yürütüyorum burada. Saygı lütfen! Saygı!
Bu nasıl akıl yürütmekse?
Bir şey mi dedin?
Ne... Yok... Hayır.
İyi. İyi.Ve biliyorduk ki eğer bix bu kapıdan girersek çıkışımız çok zor olacaktı. Ki zaten cesetli odaya girdiğimiz an bu belliydi ama buraya da girersek eğer oyuna başlamış oluyorduk.
Duvar kapı gibi geriye doğru açılmıştı. Dediğim gibi bir mekanizmayla.
Hiçbirimiz cesetle aynı odada kalmak istemediğimiz için ayağa kalkıp hep birlikte kapıya yöneldik.
Ama diğer odada neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk ya da tahmin edemiyorduk. Yine bir cesetle karşılaşırsak çok kötü olurdu. Gene bu cesedi gördükten sonra diğerlerinde bir şey olmaz ama malesef en ufak bir kan görse bayılabilecek arkadaşlarımız var.Gözüm o sırada Defne'ye kaydı.
Doğal olarak yani kız bembeyaz olmuş. San ki hayalet görmüş gibi.
Hepimiz tabi ki ceset yüzünden çok kötü olmuştuk ama Defne hepinizden beterdi.
Yüzü sapsarı olmuştu. Ve elleri titriyordu.Yanına gidip koluna girdim.
"Yardıma ihtiyacın vardır diye düşündüm."
"Teşekkürler."dedi halsizce.
Diğerleri çoktan odaya girmişti.
Bizde hızlıca yanlarına gidip odaya girdik.Oda aşırı büyüktü. Girdiğimizde bizi büyük bir hol karşılıyor.
Hol'un sağında ve solunda üçer tane olmak üzere toplam altı oda vardı.
Ve girdiğimiz kapının tam karşısında bir başka kapı.
Ev kapısı gibi bir şey. Hol'de kapılar dışında bide geniş bir koltuk vardı. Koltukların üzerinde de sekiz tane siyah çanta vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bodrum Kat
Mystery / Thriller..."Sessiz olun!"diye bağırmak zorunda kaldım. "Eğer yaşamak istiyorsanız sessiz olun ve oyunu oynayın."diye ekledim...