Defne'nin Hikayesi

92 33 6
                                    

(Bölüm düzenlenmiştir bazı yorumlar kitabın eski halinde yazılmıştır.)
Beğenerek okumanız dileğiyle ❤️
***
Bugün gerçekten çok mutluyum. Sanki gökyüzü de benim hislerimi yaşıyormuş gibi açıktı.
Ve ılık bir rüzgar esiyordu. Tatil  olduğu için geç uyanmıştım.

Ama sevgilimle ve ondan sonrada arkadaşlarıma sözüm vardı. Bu yüzden çok da geç kalkmamıştım. Kalkamazdım da zaten. Eğer arkadaşlarımı ekersem biliyordum ki onlarda beni ağaç gibi toprağa ekerlerdi. Valla onlar yaparlardı. Özellikle Eylül ve Beril. Onlar bu konularda cidden aşırı titizlerdi.

Hızlıca hazırlanıp dışarı çıktım.
Ve ilk önce sevgilimle buluşacağım için anlaştığımız kafeye gittim.
Kafeye vardığımda arkası dönük bir şekilde duruyordu.
Ve hararetli bir şekilde telefonla konuşuyordu.

Koşarak arkasından sarıldım.
Ani hareket yapmama şaşırmış ve korkmuş olacak ki aniden arkasını döndü.

Beni görünce rahatlamış gibi oldu.
Kollarını açarak bana sarıldı.

Kollarından sıyrılarak,
"Bir sorun mu var? Endişeli gözüküyorsun." dedim.

"Yoo neden bir sorun olsun ki? Hayat gayet güzel. Yanımda sen varsın." dedi.

Elini sırtıma koyarak kafeye doğru ilerletti. Bir masaya oturup konuşmaya başladık.

Konuşurken sürekli etrafına bakıyor, sürekli parmaklarıyla oynuyordu. Sanki birisi tarafından takip edildiğini ya da gözetlendiğini düşünüyordu.
Yada bana öyle geliyordu.
Birden bana bakıp,
"Seni çok seviyorum. Bunu unutma tamam mı? Nerede olursam olayım, ne durumda olursam olayım seni hala seviyor olacağım."

Gergin bir şekilde gülümseyerek
" Neden böyle diyorsun, sanki ölücekmiş gibi." dedim. 

"Belki de... Belki de." diye mırıldandı.
Dediğini duymazlıktan gelerek garsonun getirdiği yemeğime odaklandım.

Bir süre sonra sevgilim telefonunun çalmasıyla masadan kalktı. Konuşmasını bitirip  geri döndüğünde endişeli gözüküyordu.

"Babamı hastaneye kaldırmışlar erken kalkmamın  senin için bir  sakıncası var mı?"

Endişesini saklamaya çalışıyordu ama gözlerinden okunuyordu.
"Tabi sorun olmaz. Ben de zaten kızlarla buluşacaktım. Eğer bir şey olursa beni de ara olur mu gelirim. Hangi hastane olduğunu bana mesaj olarak konumunu at  olur mu?"
"Tamam." deyip ayağa kalktı.

"Görüşürüz" dedim o kapıya giderken.

"Umarım..." diye mırldandı.

Kafeden çıktığımda içimde çok kötü bir his vardı. Sanki birisine bir şey olacakmış gibi hissediyorum. Kimseye bir şey olamaması için dua ederek kafeden çıktım.
Hızlıca kızlara mesaj atıp çıktığımı söyledim. Kafenin önündeki duraktan gideceğim yere giden otobüse binip yola koyuldum.

Buluşma yerine vardığımda sadece Gece vardı. Diğerleri zaten gecikecek lerini söylemişlerdi.

Gecenin yanına giderek oturduğu bankın kenarına oturdum.

Çok dertli gözüküyor du.

"Bir sorun mu var? Moralin düşük gözüküyor."

Benim sesimi duyunca kafasını aniden bana çevirdi ve gülümsemeye çalıştı.

"Yok ya ne sıkıntısı. Boşver. Senin günün nasıl geçti?"

"Ya ne sıkıntın yok be! Ben seni anlıyorum. Hem bu kızarmış gözlerle sıkıntın yok öyle mi?"

"Yok gözüme bir şey kaçtı ondandır."

"Ya saçmalama! Bak sadece ben buradayım. Söyle anlat bana. Kimseye söylemem. Hadi! Gene abini bulmak için iki üç gün eve gitmeyip sokaklarda mı gezdin gene yoksa? Ama sana söyliyim bu kızarmış burun ve gözlerle çok da saklayamazsın."

"Hayır. Bu sefer cidden evden kaçtım. Yani benim için artık cidden bir ev yok. Benim evim yok."

Şaşkınlıkla ona baktım. Gerçekten ciddiydi. Böyle bir şeyin şakası olmazdı ama gene de sormadan edemedim.

"Şaka yapmıyorsun değil mi? Bunun şakası olmaz."

Başını iki yana sallayarak, başını öne doğru eğdi.

Elimi omzuna koyarak,
"Gece orası senin evin değildi zaten. Senin evin bizim yanımız. Tamam mı? İstediğin zaman yanıma evime yani senin evine gelebilirsin."

Başını kaldırarak bana baktı ve kızarmış burnu, gözleri ve kaşlarıyla bana gülümseyerek sarıldı.

Yarım saat sonra kızlar gelmişti.

Berfin bize bakarak tek kaşını kaldırdı.

"Bir şey oldu ve siz bana söylemiyor musunuz?"

Bu kız cidden her şeyi hemen anlıyordu. Hiç bir şey saklayamıyorduk bu kızdan.

"Yok yok. Bir şey olmadı."dedim Gece bin anlatmak istemediğini düşünerek.

Berfin hafif sırıtarak,
"Tabi ki. Zaten ben de geri zekalı yım Gece nin kızarmış yüzü hiç bir şeyi ele vermiyor. Merak etmeyin."

Geceye 'Ben bunu sana söylemiştim' der gibi baktım.

"Neyse zamana bırakıyorum. Zamanı gelince anlatırsın."

Kızlarla buluşmam bittiğinde AVM'den çıkıp sevgilimin babasının yatırıldığı hastaneye doğru yürümeye başladım.
Merak etmiştim çünkü. Uzun zaman olmuştu ne aramıştı, ne mesaj atmıştı.

Hastaneye yaklaştıkça içimde ki sıkıntıda büyüyordu.

Hastanenin arka kapısına geldiğimde bir ara duraksadım.
Hastanenin yan tarafındaki parktan bağırışma sesleri geliyordu.
Oraya doğru yürüdüm. Yürüdükçe içimdeki sızı da büyüyordu.
Parkın ana kapısına geldiğimde yerde kanlar içinde yatan birisini gördüm. Hızlı adımlarla yanına gittim.

Onu görmemle birlikte çığlık atmam bir oldu.

"Biliyordun....Biliyordun..." diyerek yanına çömeldim.

O sırada çığlıklarıma hastaneden birkaç görevli gelip onu aldılar.

Bense hala ağlıyordum.
Kalkıp hastaneye gideceğim sırada kafama vurulduğunu hissettim.

Ve arkamdan birinin,
"İyi geceler." dediğini duydum.

Ve sonrası tam bir karanlık...

Ve o günle birlikte şu an iki kez öldüğümü hissettim.
Onun ölümü ve benim ölümüm.

Ama o gün yanımda kimse yoktu. Şu an yanımda dostlarım var.
Gece ben ölürken yanımdaydı.

O bıçağın karnıma indirilmesiyle birlikte vücudumdan akan oluk oluk kanla birlikte hatıralarım geri geldi.
Ama benimle birlikte sonsuza dek toprağa gömülmek üzere gidiyorlar.

Ve şu an ölmek üzereyken tüm bunları hatırladım.

Ama paylaşabileceğim kimse yok yanımda katilim dışında.

Ölmeden önceki tek dileğim bedenim bu yerde çürümemesi ve annemin mezarının yanına gömülmesi.

***
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Düşüncelerinizi yorumlara, beğenilerinizi oylara bekliyorum.

Seviliyorsunuz Canlar ❤️❤️

Umarım beğenirsiniz.

Bodrum Kat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin