Haiiii, ben geldiiim. Gece kuşlarıma selam olsuuuun. Ay bölümü yazdığım gibi yolluyorum çok geç olmadan yetiştirebildiğim için mesudum, yoksa bölümü yayınlama işi yarına kalacaktı çünkü sjjwwjewj
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Oy ve yorumlarınızı bekliyoruuum. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
**
"Şimdi kolyeyi sakinleştirelim." Başını geri çekerek yüzlerimizi aynı hizaya getirdi. Kulağımın arkasını esir alan sıcaklık yerini havaya bıraktı.
"Nasıl sakinleştireceğiz?" diye fısıldadığımda çenemden kavradı ve boynumu hafifçe geriye kaydırdı. "İşte böyle." dedi ve eğilip dudakları hiç beklemediğim bir şekilde dudaklarıma kapandı.
Cehennem ateşleri kadar sıcak, kavrulan o yumuşak dudakları ağzıma mühürlendiğinde vücudum yoğun elektrik akımına maruz kalmış gibi sarsıldı.
Tepeden tırnağa tenimin karıncalandığını hissettim, iliklerime kadar işledi sıcaklığı. Saç diplerim dahi terledi bu dudaklarının sıcak baskısı sayesinde.
Deli gibi öpücüğüne karşılık verme isteğini baskılamak konusunda güçlük yaşamaya başladığımı hissettim. İhtiyacım olan tek şey bu dudaklardı sanki... Siktir, sadece bir ufacık bir öpücük ile beni nasıl bu kadar etkisi altında kalmış gibi sarsabiliyordu...
Dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırıp geri çekildi. Yüzümü kavrayan tutuşu da tenimden kayboldu.
Gözlerimi kapattığımı bile, ancak o geri çekildiği an idrak edebildim. Kirpiklerimi titreştirerek araladığımda önümde dikilmeye devam eden erkeğin sıcak ve keskin nefesleri tenimi yalayıp geçiyordu.
Kıpkırmızı kesilen ıslak dudaklarını sımsıkı birbirine bastırdı ve bakışları dudaklarımdan saparak kolyeme kaydı.
Kaşlarıyla kolyemi işaret etti. "Şimdi sakinleşti." diye kısık bir sesle homurdandığında sertçe yutkundum.
Dudaklarının o sıcak baskısı halen daha dudaklarımdaymış gibi hissediyordum.
"Artık böyle parlayıp tenimi alev gibi yakmayacak mı yani?" diye merak içinde soludum. Öpücüğün etkisinden çıkamadığım için kelimeleri bir araya getirip toparlamak konusunda oldukça güçlük yaşadım.
"Başkasıyla temasa geçmediğin ve yakınlaşmadığın müddetçe, evet." dedi ve tam cümlesi bittiği anda zil sesi kulaklarımda yankılandı.
Bakışları banyo kapısına doğru çevrildi ve tek bir saniye sonrasında başını önüne çevirip bakışlarımızı buluşturdu.
"Dikkatli ol." dedi ve aniden gözlerimin önünde kayıplara karıştı. "Bekle..." diyerek ellerimle önüme uzanıp onu yakalamaya çalışsam da nafileydi. Çoktan gitmişti...
Zil çalmaya devam ederken, gözlerimi banyonun içerisinde gezdirmeye son verip onun gerçekten gittiği gerçeğiyle yüzleştim.
Dudaklarımı okşayarak hızlıca banyodan çıktım.
Koştura koştura basamakları inerken bir yandan da kimin gelebileceği konusunu düşündüm. Saat epeyce geç olmuştu, kim bu saatte alacaklı gibi kapıyı çalıyordu Tanrı aşkına...
Soluk soluğa kapının önüne vardığım anda kapının deliğinden kimin geldiğini kontrol ettim. Chanyeol mu?
Ensemi sıvazlamaya son verip kapı kulpunu çevirdiğim gibi yavaşça araladım.
"Oh, kusura bakma bu saatte rahatsız ettim seni, uyuyor muydun?"
"Yarım saat, kırk dakika önce beraberdik en son ama, sorun ne?" Sorusuna soruyla karşılık verdiğimde gergince yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORD OF DARKNESS • TAEKOOK ✓
FanfictionGece hiç bu kadar karanlık olmamıştı. Tehlikenin görünmez kolları dört bir yandan Jungkook'un üzerine hücum ettiği zaman, çaresizliği dibine kadar yaşamak zorunda kalacaktı. ❝Ve gün gelecek gecenin karanlığı yeryüzüne çöktüğünde yardım eli uzatacak...