Haiii ben geldiim!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Çırpınarak onu tüm gücümle iteklemeye çalışırken çığlık çığlığa bağırdım. "Jeon, sakin ol. Kabustu. Kabustu..." Yumrukladığım kişinin Taehyung olduğu gerçeğiyle yüzleşirken aynı zamanda da sesimin çıktığını ve dolabın önündeki zeminde değil de yatağımda uzanıyor olduğumu fark ettim.
"Taehyung..." diyerek hıçkırıp hızla ellerimi boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım.
"Geçti, tamam sadece bir kabustu." Yanıma uzanmasını sağlayıp başımı boynuna gömdüm. Ellerini etrafıma sarmaladı. "Ruh emici iblis buradaydı. Sesim bile çıkmıyordu, çığlık atıp seni çağırmak istedim ama konuşamadım bile. Kolyem ve verdiğin çakmak yoktu. İkisini de almıştı..."
Kesik kesik soluklarım eşliğinde az önce gördüğüm kabusun gerçek gibi beni derinden sarstığı gerçeğiyle ona sığındım. "Psikolojim mahvolmuş durumda... Önce Bam, sonra öğrendiğim tüm gerçekler... Çok ağır, tüm bunlar çok ağır..."
"Haklısın, tüm gerçeklerin ortasında aniden sıkışıp kaldın ve gerçeklerin yükü omzuna çöktü. Ne kadar damarlarında şeytan kanı akarsa aksın, insani duygularınla, bir fani gibi yaşam sürmüşsün. Cehennemin karanlık yönleriyle karşı karşıya kaldığın için etkilenmen, kabuslarına bile girmesi çok normal."
Başımı gömdüğüm boynundan ayırıp ona baktığımda omzumdaki elini yüzüme tırmandırdı ve gözyaşlarımı sildi.
"Gerçek gibiydi... O kadar gerçekçiydi ki." dedim ve duraksadım. "Sen nasıl... Nasıl anladın ve geldin?" diye sorduğumda parmaklarını yüzümden çekti.
"Kabus görürken bağıramadığını düşünsen de, aslında uykun esnasında bağırıyordun. Adımı seslendiğini duyunca hemen geldim. Seni uyandırmaya çalıştım, ama o kadar derin uykuda ve kabusun ortasındaydın ki, beni ruh emici iblis zannedip beni patakladın."
Ağlamaya son verip burnumu çekip buruk bir şekilde gülümsedim. "Üzgünüm, bilerek olmadı. Kabus o kadar gerçekçiydi ki, uyandığımı bile idrak edemedim o an... Kendimi korumaya ve ruhumu almasına engel olmaya çalışıyordum kendimce işte..."
"Gerçek bir ruh emiciyle karşılaşırsan, onu bu şekilde pataklayarak kendinden uzaklaştırabilmen ve engel olabilmen ne yazık ki mümkün değil." dediğinde gözlerimi yuvalarında çevirerek yavaşça kolları arasından sıyrılıp ter içinde kaldığım kıyafetlerimle birlikte yatağa yanına sırtüstü uzandım.
"Sağol gerçekten bilmiyordum ben de bunu." diye homurdandım. Hâlâ soluk soluğaydım ve kabusun etkisinden tam anlamıyla sıyrılamamıştım.
"İyiysen gidiyorum ben." dediğinde uzanıp kolundan yakaladım. "Gitmesen olmaz mı?"
"Tamam birkaç dakika daha kalayım." diye hırıltılı bir sesle homurdandı. Kolundan çekiştirerek kolunun altına girip başımı göğsüne yasladım. "Birkaç dakika değil, gece boyunca kalsan? Lütfen... Korktum, korkuyorum..."
"İmkansız." Net bir keskinlikte verdiği cevap karşısında yüzüm düştü. "Peki, kalma. Gidebilirsin." diye fısıldayıp kolunun altından geri çekilerek sıyrıldım ve dudaklarımı büzerek somurtmuş bir yüz ifadesiyle yorganımı çekiştirip yorganın altına girdim.
Birkaç saniye sonra yorganın köşesi açıldı ve o da altına girip üstünü örterek gelen ışığı kapattı. Karanlıkta kaldık birlikte. "Burada havalar nasıl?" Derin sesi kulaklarımda aksetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORD OF DARKNESS • TAEKOOK ✓
FanfictionGece hiç bu kadar karanlık olmamıştı. Tehlikenin görünmez kolları dört bir yandan Jungkook'un üzerine hücum ettiği zaman, çaresizliği dibine kadar yaşamak zorunda kalacaktı. ❝Ve gün gelecek gecenin karanlığı yeryüzüne çöktüğünde yardım eli uzatacak...