Haiii ben geldiim!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Ertesi gün|
"Jungkook!" Patronun gür sesiyle birlikte içerideki müşterilerle ilgilenmesi için Chanyeol'u yalnız bırakıp ofise yöneldim.
"Buyrun patron." dediğimde ona yaklaşmam ve yanına gelmem için işaret verdi. Doğruca masasının yanına gittiğimde bilgisayarının monitörünü bana doğru çevirdi. "Dünün kamera kayıtlarını asla açamıyorum, ulaşılamıyor. Dün kamera kayıtlarında arıza çıkmış ve sen bana haber vermedin mi?!"
Ensemi sıvazlayarak, Taehyung ile bir güzel içtiğimiz için kameraların devre dışı kaldığı gerçeğiyle gülümseme isteğimi güçlükle bastırdım. "Haberim yoktu patron. Fark etmemiştim. Düzelmiş mi şimdi?"
"Düzelmiş! Dün bir saate kadar kayıtlar görünüyor, ama belirli bir saatten sonrası yok. Bu sabah düzelmiş. Bunu takip et, bir daha aynı sorun olursa bana haber ver arıza bildirelim! Hırsızlık olsa, bir sorun olsa takip edebileceğimiz bir kanıtımız olmayacak!" diye bağırarak beni azarladı.
"Anlaşıldı patron." dedim ve geri çekileceğim sırada, "Akıllı ol, benim canımı sıkma. Güzel çalışın ve işinizi düzgün yapın şu kafede."
Dişlerimi sıkarak ona dik dik baktım. "Patron, iki kişi çalışıyoruz, vardiyaları döndürmekte güçlük çekiyoruz. Koskoca kafede izin günlerimizde full çekiyoruz. Ve mesai üstüne mesai yapıyoruz. Yoruluyoruz normal olarak. Kameraları kontrol edeceğinize artık bir eleman alın kafeye."
İçimde bu zamana kadar tuttuklarımı bir an bile tereddüt etmeden dile getirdiğimde yüzü öfkeyle kasıldı. "Mesai yapıyorsanız paranızı alıyorsunuz! Beleşe çalıştırmıyoruz sizi. Avans istemeye gelince öyle olmuyor ama. Eleman zaten aranıyor! Bana işimi öğretmeye kalkışma bozuşmayalım seninle Jungkook!"
Gözlerimi devirerek geri çekildim, "Peki." diyerek uzaklaşırken kapıya yöneldim. Kapıdan dışarıya çıkacağım sırada dönüp su dolu bardağa gözlerimi odakladım. Su dolu bardağı saniyeler sonrasında başından aşağıya döktüğüm gibi sırıtarak kapıyı kapattım.
Güçlerimin olması muhteşemdi cidden.
Keyiflenmiş bir şekilde ıslık çala çala koridorda yürümeye başladım.
*
1 hafta sonra|
Kapanışı yapması için kafeyi Chanyeol'a bırakmış ve çıkmıştım. Hava kararmaya başlamıştı. Bir karganın gaklayarak benimle birlikte binanın üstünden uçuyor olduğunu fark edince başımı kaldırıp ona baktım.
Tam o sırada karga önüne çıkan diğer binayı görmemiş gibi çarparak gürültüyle yere düştü. "Aman Tanrım." diye fısıldayarak kaldırımın kenarına düşen kargaya koşturdum.
Kanadı kırılmıştı ve zeminde can çekişiyordu. Gözlerim dolu dolu olurken hızlıca önünde çömelip avuçlarımı kargaya doğru tutacak şekilde ellerimi kaldırdım. "İyileş. Lütfen iyileş ve ölme."
Gücümü kullanmak için çabalayıp onu iyileştirmeye odaklandım. Bu beynimde bir sızı belirmesini sağlasa bile, saniyeler sonrasında kanadı kırık ve kan kaybetmeye başlayan karga boynunu kaldırıp gagasını araladı. Gaklayarak zeminde can çekişmeye son verip iyileşti ve kanatlarını çırparak havaya yükseldi.
Ufak bir yalpalama yaşasam da doğrulup arkasından gözden kaybolana dek baktım. "Güçlerimi bu şekilde kullanabilmek çok güzel... Umarım bir daha yaralanmazsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORD OF DARKNESS • TAEKOOK ✓
FanfictionGece hiç bu kadar karanlık olmamıştı. Tehlikenin görünmez kolları dört bir yandan Jungkook'un üzerine hücum ettiği zaman, çaresizliği dibine kadar yaşamak zorunda kalacaktı. ❝Ve gün gelecek gecenin karanlığı yeryüzüne çöktüğünde yardım eli uzatacak...