Haiii ben geldiim!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Çakmağı yastığımdan alıp yatağımdan kalktığım gibi komodine bıraktım ve yatağın diğer ucunda ayakta dikilen Taehyung'un önünde bittim.
"Bana kızma... Lütfen bana kızma. Amcama inandığım için bana-" Beni ensemden yakaladığı gibi kendine çekip göğsüne bastırdı. Gözlerimi kısarak gözyaşlarımı dökmeye devam ederken avuçlarımı sırtına ve beline yaslayacak şekilde sıkıca sarıldım ona.
Gözyaşlarım soluklarımı keserken, kabanının yakasını gözyaşlarımla sırılsıklam ettim. "Seni büyüten amcana güvenmeni anlayabiliyorum. Ama ben şeytani benliğini güçlerini aktif etmenle birlikte daha da uyandırdığını düşündüğüm için amcanın aslında amacını anlayabilir, saptayabilirsin sanmıştım." dedi ve iç geçirdi.
"Baban bile ona güvenmişti. Seni ona emanet edecek kadar güvenmişti hem de. Bu yüzden sana kızmam, kızamam. Hem zaten ben senin için bir anlam ifade etmiyorum, yani kızabilecek konumda biri değilim sana. Kızsam da takılacak biri değilsin sen zaten."
Başımı göğsünden ayırıp kolları arasından sıyrılarak dolu gözlerle gözlerine bakarken burnumu çektim. "Senden şüphe ettiğim için affet beni... Kızarsan dikkate alırım hem. Anlam ifade etmiyorsun diye bir durum yok."
"Yardım çağrını duyduğumda, yerini saptayabilmek biraz zamanımı aldı. İlk başta evine geldim, sonra bahçeye baktım. Sonra iş yerine gittim. Ve sonra aklıma amcan ile ilgili gördüğünü söylediğin rüya geldi. Bu yüzden seni oraya götürebileceğini düşünerek geldim."
"Buldun beni..." diye fısıldadığımda serin bir sesle, "Buldum." dedi. "Aklı selim düşünebilecek durumda değildim. Kafam o kadar karmaşıktı ki, inan amcamı da çok sorguladım. Sağduyum bedenimi terk etmiş ve zihnime belirsizlikler üşüşmüştü. Yanıt almak için, seninle yüzleşmek için yanına bile gelmek istedim, ama amcam buraya hapsolduğumuzu çıkamayacağımı zırvaladı. Onu dinlemeyip oradan çıksaydım, tüm olanlara kafa yorup deliler gibi düşünce seline kapılırken ağlayarak uyuyakalmasaydım..." diyerek hıçkırdım. "Bunlar yaşanmazdı, çünkü seninle hesaplaşmış olurduk ve asıl gerçekler açığa çıkardı."
"Bir dakika." dedi kaşlarını çatarak. Ardından çenemden yakalayıp önüme eğdiğim başımı kaldırmamı ve bakışlarımızı buluşturmamızı sağladı. Darmadağınık bir haldeydim. Her şey çok fazla üst üste geliyordu. Yüzleştiğim tüm gerçekler her geçen gün beni daha çok yaralıyordu. Geçmişim deşildikçe daha da büyük darbeler alıyordum.
"Ağlayarak uyuya mı kaldın? Neden ağladın?"
"Senin hakkında söyledikleri gerçeklere inanmak istemedim ve o anlattıkça üstüme yük bindi. Yıkılmış gibi hissettim, gerçekten yapmış olduğun düşüncesi beni kahretti. Çünkü..." dedim ve duraksayarak ağzıma kadar gelen o kelimeleri yutarak susmayı seçtim.
"Çünkü?" diye sorarken tek kaşı benden cevap beklediğini bildirircesine kavislenerek havalandı. "Boşver..." dedim ve geri çekileceğim sırada bu kez bileğimden yakaladı ve beni durdurdu.
"Söyle Jeon." dedi sıktığı dişleri arasından. Burnumdan derin bir nefes çektim. İçim çıkacakmış gibi ağladığım için hıçkırıp duruyordum. Çenem titriyordu.
Dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırmaya son verip aldığım cesaret nefesi sonrası, bir an sonrasını daha fazla düşünmeyi bıraktım ve söze atıldım. "Sana karşı hislerim vardı. Sana karşı bir şeyler hissederken, tüm bunları öğrenmek beni derinden yaralamıştı. Ama her şey aslında amcamın yüzündemiş, yani onun senin hakkında anlattıkları her şeyin yalan olduğunu öğrendim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORD OF DARKNESS • TAEKOOK ✓
FanfictionGece hiç bu kadar karanlık olmamıştı. Tehlikenin görünmez kolları dört bir yandan Jungkook'un üzerine hücum ettiği zaman, çaresizliği dibine kadar yaşamak zorunda kalacaktı. ❝Ve gün gelecek gecenin karanlığı yeryüzüne çöktüğünde yardım eli uzatacak...