Haii ben geldiim!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Hızla cebimden çakmağımı çıkartıp ateşleyerek üfledim. Taehyung tek bir saniye sonrasında önümde belirince kaşlarını çatarak yanıma gelip oturdu. "Ne oldu yine? Ne sırıtıyorsun?"
Yanıma oturmasıyla hızla ona doğru döndüm. "Az önce ben bir felaketi önledim ve sanırım güçlerimi aktif ettim Taehyung."
Sözlerimin etkisiyle kaşları ima dolu bir şekilde havalandı. "Ne yaptın?" Ona hızla olayı anlatmak üzereyken elini enseme doğru attı. "Ya da ben göreyim." diyerek anlatmama müsaade etmek yerine yaşadığım olayı gözleriyle görmek için gücünü kullandı.
Saniyeler sonrasında elini ensemden çektiğinde heyecanla gözlerine bakıp oturduğum kaldırımdan kalkmadan ayakkabılarımın tabanlarını asfalt yolun kenarına pat pat vurdum. "Aktif etmiş miyim? Etmişim değil mi? Gördün mü?"
Dudakları usulca yukarıya doğru büküldü. "Etmişsin. Ya kendi benliğini kabul ettin, şeytani yönünü kabullendin bu işe yaradı, ya da küçük bir çocuğa zarar gelmesini önleme iç güdüsü güçlerini açığa çıkartıp tetikledi." dediğinde hızla öne atılıp boynuna sıkıca sarıldım.
"Yani gerçek anlamda artık kullanabileceğim güçlerim var..." dediğimde sarılışıma karşılık verse de beni kolları arasından sıyırması uzun sürmedi. "Önce güçlerini keşfedip kontrol etmeyi öğrenmelisin."
"Öğretirsin bana. Hem önemli olan aktif etmeyi başarmak değil miydi? Yaptım işte, bunu başardım..."
"Aferin Jeon, aferin dememi istiyorsun herhalde, aferin sana." dediğinde bacağına patlattım. "Moruksun Taehyung, için çürümüş, baston değil sana tekerlekli sandalye lazım artık. Bu ne hissizlik ya... Gıcıksın, gıcık. Şurada sevincimi kursağımda bıraktın."
Oturduğum kaldırım taşından ayağa fırladığım gibi yol boyunca ilerlemeye başladım. Attığım birkaç adımın sonunda Taehyung bana yetişti ve önüme geçti. "Düzgün konuş benimle. Moruk falan ayıp oluyor, kabusundaki gibi konuşamazsın sonra."
Kaşlarım çatılırken ellerimi belime yerleştirdim. "Dilimi mi koparırsın? Yoksa ses tellerimi mi sökersin?"
"Dudaklarını mühürlerim." diyerek parmağını şıklattığında dudaklarım birbirine dikilmiş gibi yapıştı. "Mmmh." Konuşmaya çalışırken çıkarabildiğim tek ses bu olduğunda göğsünü yumruklamaya başlamak üzere olduğum sırada parmağını şıklatıp dudaklarımı çözdü.
"Taehyung alırım paçanı aşağı, bak çökerim ensene." diyerek hızla arkasına geçip sırtına atladım. "Seni yaramaz küçük şeytan." dedi ve bacaklarımdan tutarak beni etrafında çevirip yere düşmeme engel olacak bir kontrolle beni sırtından indirdi.
Ayak tabanlarımın zeminle buluşmasını sağlarken kısık bir sesle kıkırdayıp elimi ona doğru uzatıp tenine dokunmadan ensesine şaplak atmayı düşündüm ve buna odaklanmamla gerçekleşmesi bir oldu. Bir şlap sesi ensesine inerken Taehyung ensesini tutarak bana ölümcül tehlike arz eden karanlık bakışlarla baktı.
Kahkaha atmaya son verip ellerimi havaya kaldırdım. "Gücümü gerçekten aktif edebilmiş miyim test ettim sadece. Kaçtım ben, işe geç kaldım." diyerek ona el sallayıp sırıta sırıta önüme döndüğüm gibi koşar adımlarla ilerlemeye başladım.
Saniyeler sonrasında kalçama bir şaplak yediğimde, "Auw, acıttı." diyerek kalçamı ovuşturup arkamı döndüğümde Taehyung'un kayıplara karıştığını görünce kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORD OF DARKNESS • TAEKOOK ✓
FanfictionGece hiç bu kadar karanlık olmamıştı. Tehlikenin görünmez kolları dört bir yandan Jungkook'un üzerine hücum ettiği zaman, çaresizliği dibine kadar yaşamak zorunda kalacaktı. ❝Ve gün gelecek gecenin karanlığı yeryüzüne çöktüğünde yardım eli uzatacak...