0.5

38 16 7
                                    

Babam öldükten ve ikizim kaybolduktan sonra annemle bir yolculuğa çıktım. Annemle yol boyunca magazin haberleri hakkında konuşmuştuk.

Annem gerçekten tatlı biriydi, di diyorum çünkü ailemiz dağıldıktan sonra alkole fazla yüklenmişti. Tartışmalarımızın sesleri bazen hala kulaklarımda yankılanıyor.

Yalova'ya gittiğimizde kendimi daha iyi hissetmeye ve burayı gerçekten sevmeye başladım.

  Bir gün, bunun başından beri yolculuk olmadığının farkına vardım. Annemin başka şansı olmadığı için özenle hazırlanmış bir yalandı. Bir gün annemle bu konu hakkında tartışırken kaza ile yüzünü çizmiştim. Ki kendimi çok suçlu hissettim ama suçluluk hissi hızla öfkeye dönüştü. Öfkem de bozguna uğradı.

Çardakta oturduğum zaman kaba herifte tam karşıma oturdu. Öfkem gitgide yükseliyor ve ona sataşmak için açıkçası yer arıyorum.

Ceyda bir bana bir de yakın arkadaşına bakıyor.

''Bakın, aranızda ne oldu şu an inanın umurumda değil. Bugün buraya ortalığın amına koymak için geldik ama siz günümüzün amına koydunuz. Kısa bir süreliğine yaşananları unutamaz mısınız?'' dedi.

''Bende hiçbir sıkıntı yok ama bu kız mızmızlanmaya devam ederse, bir dakika bile durmam.'' dedi prensesimiz. Bir dakika bile durmazmış. Yakın masadakilerden, birinden küçük bardakta duran tekilayı kafama diktim. Limon asla sevmem. Bu prensesimizi sevmediğim gibi.

''O zaman Hilal sarhoş olmadan sizi tanıştırayım. Hilal bu çekik gözlü çocuğumuz Hamza, burnunda piercing olan evladım Mahir ve yarım saattir ortaklaşa başımın etini yediğiniz çocuk ise Kunt.'' diye tanıttı herkesi Ceyda.

Kunt denilen bu muydu yani? Lami'nin o gün bu aptaldan korktuğuna inanamıyorum. Yüzünün neredeyse her tarafında piercing olan bir kız geldi.

''Selam millet. Elimde çok iyi mallar var. Denemek ister misiniz?'' iğrenç tiz bir sesle konuştu kız.

'' 3 ekstazi.'' dedi Kunt. Ciddi ciddi onu kullanıcaklar.

''Size 200'e patlar.''

Kunt cebinden parayı çıkarıp ödedi. Ortam için o şeyi kullanmak istemiyorum. Allah aşkına Hilal kaç kere kullandın ki? Kunt ilaçları hazır hale getirdiğinde, ilk çeken Hamza oldu.

''Hiç denedin mi?'' Kunt'un sorusu beni aşırı gerdi. Çünkü hepsi bana bakıyordu. Yalan söylersem anlaşılırım.

''Hayır.''

''Nasıl yani, hiç denemedin mi?'' Ceyda 'Bunu herkes kullanıyor.' dermiş gibi bakıyordu. Kullanmak zorunda değilim. Onlara ayak uydurmak için bu zıkkımı kullanmayacağım. Mahir bana öyle çok aptal aptal sıratıyordu ki, o ela gözlerini çıkarmak istiyorum.

''Bildiğin denemedim işte.'' dedim.

''İster misin peki?'' Hamza'nın sesini duymak beni sakinleştirdi. Sanki, sorumun cevabını biliyormuş gibi bana bakıyor.

''Hayır, bu tarz şeylere gerek duymuyorum.'' dedim.

''Çok sıkıcısın be yeni kız. Bir gün bunu kullanacaksın ve bugün kullanmadığın için pişman olacaksın.'' Mahir sözlerinden sonra tozu burnundan çekti. Bunu izlemek bile açıkçası bana iğrenç geliyor. Masanın üstünde duran diğer tekilaya uzandım ve tek dikişte bitirdim.

Diğer ikisi de o zıkkımı içine çektiler. 3. tekilayı da içince mıyışmaya başladım. Kendime gelmem gerekiyor.

Ceyda'nın kolundan tutup arkamdan sahneye doğru sürükledim. İkimiz de aptal aptal dans ediyoruz ama inanın şu an umurumuzda bile değil. Birimiz sarhoş yolunda, diğeri ne tür bir kafada olduğu belli olmayan kişilerdik. Çişim oldukça fazla geldiği için lavaboyu ilerlerken, masanın üstünde duran, kokteyllerden birini içtim ve merdivenlerden ilerlerken resmen ev dönmeye başladı. Merdivene oturduktan birkaç saniye sonra baş dönmem geçince, kendime geldim. Koldtukta oturan, uzun saçlı sarışın çocuk gözüme bir anda çok karizmatik geldi. Bana bakarak gülümsemesi, beni garip hissettiriyordu. Sarsak adımlarla tam yanına oturdum.

''Selam, nasılsın?'' diye konuşmaya başladım.

''İyidir, senin yanıma gelmen beni daha çok iyi yaptı.'' Kesinlikle çok itici ama görmezden gelmekte fayda var.

''Açık konuşacağım, gülümsemen beni fazla heyecanlandırdı.''

''Bunları yukarıda konuşmak ister misin?''

Şimdiden söylüyorum, kesinlikle ne yaptığımı bilmiyorum. Çocuğun kucağına oturdum ve dudağına vakum gücü güçlü olan bir süpürge gibi yapıştım.

Çocuğun elleri elbisemin altından kalçamı elleyince, ona sürtünmeye başladım. Kendime gelince bunu yaptığım için çok utanacağım ama tek düşündüğüm şey, sonunun nerede olduğunu bilmediğim azgınlığımdı.

Bir anda çok fazla sıcak bastı ve çocuğun kucağından kalkıp bahçeye çıktım. Kocaman havuz, resmen benim için oradaydı. Soğuk suyu bedenimde hissedince, kendime geldim. Ne yapıyorum ben burada?

Havuzdan çıkarken, herkesin telefonuyla beni çektiğini gördüm. Resmen utanç kaynağıyım diye düşünürken, havuza Ceyda' da atladı ve sonrasında birkaç kişi daha.

''Gününün mahvolmasına asla izin vermem Hilal'im!''

Buna gülmemek gerçekten zordu. Ceyda'nın suya dayanıklı makyajı aktığına göre, benimkisi hayli hayli akmıştı. Utancımın yerine, bir anda mutluluk sardı.

Sanki yıllardır hastaydım ve hastalığımdan kurtulmuş gibi hissediyorum.

9 Saat Sonra...

Başım öyle bir ağrıyordu ki, öleyim de kurtulayım derdine sokmuştu beni.

Matematik hocası, Ferhat hocanın sesi başımın ağrısını zonklamaya çevirdi. Bugün çarşamba ve hafta sonu daha iki gün var. Tatilde tek yapacağım şey, bol bol çay içmek olacaktı.

''Hilal Ulu. müdür yardımcısı, Hakan Bey'in odasına gelin lütfen.'' Biraz önce anonsta benim adım söylendi. Sınıftaki herkesin, bana bakmasıyla yine gerildim.

'Beni kurtar!' der gibi Lami'ye baktım ama ne fayda. O da, bu durumu anlamamıştı. Hakan hocanın odasına girdiğimde, annem ve Demirhan'ı görünce rahatladım.

''Anne, ne işiniz var var burada?'' diye sordum.

''İlaçlarını nasıl almazsın Hilal?! Beni çıldırtmak mı istiyorsun kızım sen?! Üstelik telefon da bakmıyorsun!'' bağırarak konuştu.

İstanbul'a geldiğimizden beri ilaçları içmiyorum. Çünkü sevmiyorum. Hakan hoca sadece şov'u izliyordu.

Bazen gerçekten salyangoz olsaydım diyorum. Hiçbir amacı yok ve kimse onun neden yavaş olduğunu sorgulamıyor. Bir gün, seni biri eziyor ve ölüyorsun.

''Unutmuşum, taşınınca tamamen aklımdan çıkmış.'' dedim ama kesinlikle yalan.

''O ilaç sayesinde normal olduğunu biliyorsun! Dün gece bilmem saat kaçta geliyorsun ama bir ilacı içmeyi akıl edemiyorsun!''

''Anne fazla büyütüyorsun. Biraz sakin ol. Bunları evde de konuşabilirdik.''

''Hayır efendim! Burası tam yeri ve zamanı! Bu ilaç içilecek ya içilecek Hilal! Başka şansın yok!''

Hap şişesini masaya koydu ve odadan çıktı. Bir ilaca bağlı kalmaktan çok yoruldum. Demirhan omzuma dostça vurup odadan çıktı.

Yıllardır bu durumu çekiyorum. Dün gece gerçekten normal bir insan gibi olmak istemiştim ve annem de bunu güzelce yüzüme vurdu.

Hastalığımdan dolayı çok zorbalık gördüm. Epilepsinin, beyinle alakalı olduğu ne zaman öğrenilse, argo kelimelerinin çok olduğu esprilere maruz kalırdım. Gülüp geçiyordum ama içten içe ağlıyordum.

Merhaba, lütfen yıldıza basın ve bana destek olun. Aslında yıldız gerçekten önemsediğim bir sey değil ama bana moral veriyor. 😊 ⭐

6. Bölüm yükleniyor...

6 PATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin