Merhaba, yıldıza basmayı unutma.
Keyifli okumalar...
Masanın ortasında duran salatalıktan bir tane ağzıma attım. Ceyda başını eğmiş ağlıyordu. Tanıdığım en aptal, bencil insanlarlardan biri, şu an tam çaprazımda ağlıyordu. Ne komik olay değil mi?
Lami'ye baktığım an başını eğdi. Hamza bile bana bakamazken, Mahir zevk alıyor gibiydi.
''Asıl garip olansa, bunu bana Mahir'in söylemesi oldu. Çocuk resmen bana videoyu attı. Hani siz yakın arkadaştınız? Hepiniz, birbirinizin arkasından iş çeviriyorsunuz ve ben bunu sizden önce öğreniyorum. Ne kadarda acınası.'' dedim.
Mahir'in gözlerinde artık zevk değil, endişe vardı. ''Öyle bir şey yok! Bu mızmıza inanmayacaksınız değil mi?!'' Onun bu halleri beni oldukça eğlendiriyordu.
Kunt masanın üstünden, Mahir'in üstüne atladı ve onu yumruklamaya başladı. Lami ve Ceyda onları ayırmaya çalışırken, Hamza beni izliyordu. Daha fazla bu rezil ortamda durmak istemiyorum.
Evden çıkınca yağan kar bile mutluluğumu söndüremedi. Oyuna gelen benim ama üstümden bir yük kalkmış gibi hisseden de benim.
Yolun karşısına geçerken Hamza'yı evden çıkarken gördüm. Biraz durdu, bana baktı ve benim yolumun tamamen tersine ilerledi.
Bir taksiye binip mezarlığa gitmesini söyledim. Saat dörde kadar babamla konuştuktan sonra eve gitmeye karar verdim.
Pazar 19.15
Bugün kar yağışı yoktu. Bu yüzden Demirhan, annem ve ben beraber vakit geçirmek için, Demirhan'ın dağ evine geldik. Burası inanılmaz güzel. Manzaraya zaten diyecek laf bulamıyorum. İssız olan yerlerden genelde korktuğum için Demirhan şehre 20 dakikalık uzaklıkta olduğumuzu söylemeseydi burda bir dakika bile kalmazdım.
Annem ve Demirhan yemek hazırlarken, ben de sofrayı kuruyordum.
Mahir dışında hepsi ya beni arıyor ya da mesaj atıyordu. Hamza dün akşam evime gelmişti ama anneme olanları anlattığım için evde olmadığımı söylemiş. Birinci Kraliçe Gül Hanım. Tam bir hanımefendi.
Bu olaydan dolayı evden pek dışarı çıkmaz oldum. Bu yüzden, Demirhan'la daha çok vakit geçirmeye başladık. Ve onu artık bir arkadaş gibi görüyordum. Onunla sohbet etmek, vakit geçirmek hoşuma gitmeye başladı.
Demirhan'ın mutfaktan sesini duydum. ''Hilal bodrumda şaraplar olacak! Seçimi sana bırakıyorum!''
Şarabı gerçekten çok severim. Özellikle de kırmızı şarap hastasıyım. Açıkçası, bu durum beni çok fazla mutlu etti. Ta ki annemin sesini duyana kadar. ''Hemen sevinme küçük hanım! Sadece bir kadeh içebilirsin!'' Şanssızsın Hilal.
Gözlerimi devirip merdivene ilerledim. Karanlık beni geriyordu ama odamda karanlıkta oturmayı severdim. Gerçekten garip bir kişiliğim var.
Beş raflı bir kitaplık ve raflarda duran şarapları düşünün. Aralarında en göze çarpanı alırken, kapının arkasındaki duvarda, bir kapı fark ettim. Merakım bir gün başıma gerçekten bela açacak ama olsun. Bilmeden ölmek çok mantıksız.
Kapıyı açarken biraz gıcırdadı. Odada yuvarlak bir masa, 6 tane sandalye ve masanın üstünde bir defter vardı. Üstünde sadece bir tane harf vardı.
'G'
Belki de Demirhan'ın, annem için yazdığı şiirler falan vardı. Şu an okuyamam. Çok zaman kaybetmiş olurum ama muhakkak buraya geleceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 PAT
Short StoryHiç utanmadan üstümdekileri çıkardım. Ben sadece sütyenle ve külotla kalırken, Kunt da boxer ile kalınca, ayağımla ona kum attım. Denize doğru koşmaya başladım. Oyun dediğin eğlenceli olur, ben de öyle davranıyorum. ''Ah Hilal, elime bir geç sen!''...