Merhaba, yıldıza basmayı unutma.
Keyifli okumalar...
Kunt'un dedesi taşşaklı bir mafya babasıydı. En iyi iş adamı olmasına rağmen, en kötü baba ve dede de oydu.
Kunt 8 yaşındayken, ailesiyle daha önce hiç görmediği dedesi ve babaannesini ziyarete gitti. Dedesi hakkında pek bir şey bilmezdi. Bazı zamanlar babası, dedesi hakkında konuşuyordu ama bu konuşmalar genelde nefret içerikli olurdu. Dedesi disiplini ve sert bir adamdı.
Bir gün Kunt, dedesinden habersiz at ahırına girmişti. Atın sırtına çıkmaya çalışırken, dedesi içeriye girmiş ve Kunt'u müthiş bir şekilde dövmüştü. Dedesi, Kunt'a ceza vermek adına, bir gün boyunca ahırda aç ve susuz bir şekilde bırakmıştı.
O günden beri babası Kunt'un iyi olmadığını biliyordu. Çünkü diğer çocukların bile belki yapamayacağı şeyler yapıyordu.
Bir psikoloğa gittiklerinde, Kunt'un öfke kontrol bozukluğu olduğunu öğrendiler.
''O ne?'' Kuntun sesinden irkildim. Onu tamamen unutmuştum.
Telefonu kapatıp ona baktım. Ne ara yanıma oturdu bu?
Belki de yeni bir kitap okumaya başlarsam, bu dalgınlıklarım bir son bulabilir. Ne kadar bilmezlikten gelsem de en son okuduğum kitap gerçekten çok sıkıcıydı. Sıkıcıyı geçtim, pek benim tarzım değildi.
''Niye burdasın Kunt?'' dedim.
''Seninle konuşmak istiyorum.'' dedi.
Aslında Kunt'u gerçekten çok seviyorum. Çok kırgınım, çok fazla.
Tam önüme, yere oturdu ve ellerini dizlerime koydu. ''Dün gece rüyama girdin. Seni düşünmekten kafayı yiyorum Hilal. Yaptıklarım doğru değildi ama yemin ederim, yaşadığımız şeylerin hiçbiri oyunun bir parçası değil di.'' dedi.
''Ben aptal da, çocuk da değilim. Bana yalan söyledin ve hala devam ediyorsun.'' diye konuştum.
''Emin ol hiç bu kadar dürüst olmamıştım. Özür dilerim. Bunu demem bir boka yaramayacak ama gerçekten özür dilerim.'' Resmen benimle dalga geçiyor. Özür dileyince hiçbir şey geçmeyecek.
Onu ne kadar çok sevdiğimi biliyor. O yüzden buraya gelip şansını denemeye çalışıyor.
Çünkü biliyor, ona zar zor hayır diyeceğimi gayet iyi biliyor.
''Özür mü dilersin? Siktir git Kunt.'' Ellerini itince, omzumdan itti ve yatağa yatmamı sağladı. Ağırlığını vermeden üstüme uzanınca ittim ve yan düşmesini sağladım.
Benden uzaklaşması itmemden dolayı değildi, sinirliydi ve sinirliyken bana zarar vereceğini biliyordu.
Pekala, bu halinden gerçekten korkuyorum.
''Birbirimizden uzak kalsak daha iyi. Biz asla olamayız. İkimiz de tamamen farklıyız. Daha fazla zorlama.'' Bunları söylerken sesim titriyordu.
Sevdiğim kişiye, belki de aşık olduğum kişiye bunları demek gerçekten koyuyordu. Açıklanması zor bir durum bu.
''Seni seviyorum.'' dedi.
''Yalan söyleme. İnan bana şu an hiç sırası değil.'' dedim.
''Söylemiyorum Hilal. Yemin ederim seni seviyorum.'' dedi.
''Hayır, söylüyorsun. Nasıl bunu yapabiliyorsun? Gözümün içine baka baka oyuna devam ediyorsun.'' Elini bana uzattığında onu tekrar ittim. Bir-iki adım geriledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 PAT
Short StoryHiç utanmadan üstümdekileri çıkardım. Ben sadece sütyenle ve külotla kalırken, Kunt da boxer ile kalınca, ayağımla ona kum attım. Denize doğru koşmaya başladım. Oyun dediğin eğlenceli olur, ben de öyle davranıyorum. ''Ah Hilal, elime bir geç sen!''...