1.8

18 7 0
                                    

Merhaba, desteklerinizi bekliyorum.

Keyifli okumalar dilerim...

Büyüdükçe herkes birbirinden uzaklaşır. Bu yüzden radyumu açtım ve dinledim. Kafamı boşaltmaya ihtiyacım vardı ve dinleyerek geçirdiğim saatlerde tek bir şeyi düşündüm.

Bir gün istediğim kişi olabilme ihtimalini. Kendime ayırdığım vakit miktarının taze bir yanında vardı.

Her neyse, kaldığımız yeri dönelim...

''Adamdan haber geldi. Demirhan'ın üstüne iki kamera daha varmış. Biri yine evde, diğeri İstanbul'un dışında bir dağ evindeymiş. '' dedi Mahir.

''Görüntüler?'' dedim, gergindim.

İlk kamerayı açtığında, Hilal'in odası gözüktü. Orospu çocuğu, resmen kızı izliyormuş. Canlı görüntü değildi. Dün akşama ait bir kayıttı. Birkaç dakika sonra ışık açaldı ve Hilal içeri girdi.

Hamza'nın küfür edişi ve Ceyda'nın hıçkırık sesini duydum. Umarım iyisindir güzelim.

Bir şey arıyor gibi bir hali vardı. En sonunda dolabını aradıktan sonra etrafa ve yatağının altına baktı. Bir kutu buldu. İçinde bir sürü CD vardı.

Videoyu ayordu.

CD'yi aldı ve laptopa taktı. Ne izlediğini göremiyorduk ama annesinin videosu olduğuna emindim. Bir süre sonra laptopun kapağını kapattı ve odadan çıktı.

Belki bir şey olur diye bekledik ama ne gelen, ne giden vardı.

''Hilal'i bulmamız gerekiyor. Bu sapığın ne yapacağı belli olmaz.'' Lami içimdeki sesi dışa yansıttı. Nerede olduğunu bilsem, bir dakika düşünmez giderdim.

''Dağ evinin görüntüsü var mı?'' Hamza'nın sesi endişeliydi. Ben de endişeliydim ama pek dışarı yansıtmamaya çalışıyordum. İyi ve sakin kafayla düşünmeye çalışıyordum ama pek de bir işe yaramıyordu. Hilal, o adamın elindeydi, çok emindim.

''Şifre istiyor. Kırmaya çalışıyor ama en az iki saat ister.'' Mahir'in sözleri ile herkes hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Burada öylece iki saat oturup bekleyemezdik. Bir şey yapmalıyız.

Biraz onlardan uzaklaştım. Kafamı ağaca yasladım ve kalp atışlarıma odaklandım. Nefeslerim gitgide düzensizleşmesi beni daha fazla sinirlendiriyordu.

Kafamı ilk önce yavaş sonra hızlı vurmaya başladım. Güya onu koruyacaktım! Benim suçum!

Zaman kaybediyorum. Ben burada dururken, o şerefsiz kim bilir Hilal'e ne yapıyor.

Çıkışa doğru ilerlerken, Hamza arkamdan seslendi. ''Nereye?''

''Sanane lan!'' Öfkeliydim ama en çok da kendime. Onu koruyamadım. Hepsi benim suçum.

''Kafan mı güzel oğlum senin?! Hilal ortada yokken, nereye gidiyorsun?!''

''Sen niye Hilal'i bu kadar umursuyorsun?! Onu mu seviyorsun?!'' Durdum ve ona baktım. Hamza'nın bu bakışını bilirdim, benim için endişeleniyordu.

Dibime kadar geldi ve yakama yapıştı. ''Nöbetin şu an hiç sırası değil! Kendine gel ve odaklan!'' Yakamı bırakınca, duvara toslamış gibi oldum.

Hepimizin telefonunu aynı anda mesaj geldi.

Demirhan'ın, Büyükçekmece'deki evine gel. Sakın bu numarayı arama -Hilal

6 PATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin