Tüm bedenime giren ağrı, ağlama isteğimi körüklerken kendimi gözlerimi açmaya zorladım.
Gerçi açmasaydım işler benim için daha hayırlı olabilirdi.
Şişmiş olan gözlerim zar zor aralandığı zaman ilk gördüğüm şey kanlı bir zemin olmuştu. En son alkol almamın, uzun süre kaçmamın, bir de dayak yememin üzerine bu kanlı zemini görmek midemdeki tüm şeylerin ağzıma gelmesine neden olunca öğürerek iki büklüm oldum. Sandalyede ellerim arkadan bağlanmış bir biçimde ne kadar iki büklüm olabiliyordum ondan da pek emin değildim.
"Uyandın mı lan?" Diyen adama içimden dalga dolu sövgüler dizerken, saçımdan tutulup bir anda kafamın geriye çekilmesi ile irkilmiştim.
"Bu ne yakışıklılık yavrum, şimdi seni dövmeye nasıl kıyacağız biz?" Diyen adama yarı baygın bakarken, yüzüme vuran nefesinin iğrenç kokusu ile midem tekrar ağzıma doğru hareketlenmişti.
"Dişini fırçalasan keşke" dediğimde yüzünün aldığı ifade an be an değişirken, zaten boku yedik daha ne olabilir ki diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
Yüzüme yediğim sert yumrukla birlikte, sola doğru yalpalasam da saçımdan tutulmamdan dolayı yerimde kalmıştım. Şimdi hem saç diplerim hem de elmacık kemiğim ayrı ayrı sızlamaya başlamıştı.
"Lan çocuk haklı vurmasana" diyen başka bir sesle birlikte buradan sağ çıkamayacağım kesinleşmişti. Şu an tek umudum, fazla dayak yemeden ölmek oluyordu.
"Kes sesini piç herif"
Adamın konuşurken tükrüklerini saçması bu sefer ciddi anlamda kusmama neden olurken ağzımı açmamla birlikte içimdeki tüm alkol adamın üzerine doğru fışkırdı.
Aha sıçtı Cafer...
Midemin rahatlaması beni bir nebze daha rahat hissettirse de karşımda bana korkunç gözlerle bakan adam bu hissin götüme kaçmasına sebep oluyordu.
"Lan" diyerek yanda duran ama asla yüzüne odaklanamadığım adam kahkaha atarken, hala saçlarımı kökünden koparmak ister gibi tutan, üzerine kustuğum adam ise beni öldürecek gibi bakıyordu.
"Oğlum, bu kadar güleceğim hiç aklıma gelmezdi lan" diyen yancı daha fazla kahkaha attığında bu duruma sinirlenen kusmuklu adam yüzüme sert bir tokat geçirip, saçımdan savurarak arkaya doğru sendelememe neden oldu.
Düşmesem de düşecek kadar sarsılan bedenimle, korkuyla karışık ağlamaklı bir ses çıkarıp, kafamı kaldırmadan, kana karışmış olan kusmuğumu izlemeye başladım.
Bomboş hissediyordum.
Aslında bomboş yanlış bir tabir olurdu. Tam tersi çok fazla duyguyu bir anda hissettiğim için ne hissedeceğimi şaşırmış durumdaydım. Korku, şaşkınlık, üzüntü, bilinmezlik ve daha bir çok duygu tüm vücuduma yayılıp, beni şoka sokmaya hazırlanıyordu.
Bedenim şu iki gündür iyice alıştığı titreme işine devam ederken yediğim tekme ile bu sefer yere düşmekten kurtulamamıştım.
"Şerefsiz köpek, hem burada bizim elimizde, hem de sanki ağa gibi bize karışıyor!" Diyerek bu sefer de karnıma bir tekme geçirmiş olan adamın tüm sülalesine sövüyordum.
"Yavaş lan. Abi bize öldümememizi söyledi" diyen yancı bir umut ışığı yaksa da tam çeneme yediğim tekme ile dünyam kararmıştı tekrar.
Tuğrul, bu diyeceğim şeyler beni kötü bir insan yapar ama sikimde değil. Umarım sen de benim şu yaşadığımı yaşıyorsundur pezevenk dölü. Eğer şu anda benimle birlikte dayak yemiyorsan senin ağzına sıçayım, seni götten sikeyim Tuğrul. Şuradan bir çıkayım, seni kendi ellerime seveceğim şerefsizin evladı.
"Yeter!" Diye bağıran tanımadığım başka bir ses, kısa süreliğine dayak yemeni durdurmuştu.
"Bayıltmadan önce biraz soru sormamız lazım. Amacını unutma piç herif" diyen adama minnet duyup, ağzımdaki tüm kanı yere tükürmüştüm.
Şimdi anlamlı olmuştu yerin neden bu kadar kanlı olduğu.
"Kaldır çocuğu!" Diye emir verildikten sonra, sandalyeden tutulup beni dik bir şekilde otutturmuşlardı. Bedenimin ağrımayan bir yeri yokken, çenemi dik tutup usulca beni izleyen üçlüye, pardon dörtlüye baktım.
Bölünerek mi çoğalıyordu lan bunlar?
"Şimdi yakışıklı, sen malları nereden aldığını söylüyorsun, biz de seni biraz dövüp bırakıyoruz. Nasıl fikir?"
"Bok gibi" dedikten sonra ağzıma yine kanlar birikmişti ve ben biriken bu kanları dilimle ittirerek tükürmüştüm.
"Ah!" Cümlemden hemen sonra karnıma yediğim tekme yine yere düşmeme neden olmuştu. Bunun üzerine bir de arkadan bağlanan kolumdan bir ses duymuştum.
"Kimden aldın malı söyle. Ben yüzüne vurmaya kıyamıyorum ama yanımdaki herif hiç acımaz" diye baş parmağı ile gösterdiği iri yarı adama bakıp yutkundum.
Cidden hiç acıyacak gibi durmuyordu.
"Bilmiyorum"
Acı içinde söylediğim cümle kulağıma iğrenç geldiğinde yüzümü buruşturdum. Bununla birlikte bir de gece yediğim dayak yüzünden ağrıyan elmacık kemiğim sızlamıştı.
"Of bir kere de kolay kolay dökülseniz ne olur?" Diyen diğer adama bakmak istesem de vücudumda hissettiğim acı o kadar yoğunlaşmıştı ki gözlerim kapanmıştı.
Yakın bir zamanda bayılacağımı anlayınca inleyerek anlatmaya başladım.
"Yemin ederim bilmiyorum, arkadaşım olacak piç ne yaptıysa beni de işin içine katmış! Masumum lan ben! Ne malı onu bile bilmiyorum!" Diye son gücümle bağırsam da bir işe yaramadığını cümle daha bitmeden anlamıştım.
"Hala kıvırıyor ya" diyen üçüncü adam ayakkabısı ile yüzüme basıp kanlı zeminle bütünleşmemi sağladı.
Duyduğum kapı sesiyle biraz daha fazla kişinin gelip beni döveceği düşüncesi beynimde yankılanmıştı. Keşke hemen bayılsaydım da siktiğimin şu durumundan kurtulsaydım.
"Abi! Hoşgeldin ne işin var senin burada?" Diyen az önceki iri adamı duyunca içimden küfür etmiştim yine. Pezevenkler birini görünce hemen el pençe olup, ayaklarını yalıyorlardı.
Şu durumda bunu söylemek ne kadar akıl kârı idi onu da bilmiyordum ama dilim durmuyordu işte.
"Öttü mü?" Diyen dün geceki sesi duyunca az kalsın altıma işeyecektim. Ulan neden bu adam bu kadar korkunç bir şeydi?
"Hayır abi. Bilmiyorum diyip duruyor" diyen diğer cücük ile ıkınmaya benzer bir ses çıkarıp yerimde kıpırdanmıştım.
"Çek ayağını" diyen adamla birlikte yüzümdeki ayakkabı geri çekilince derin bir nefes alarak yarı baygın gözlerimi aralayıp, tam karşımda diz çökmüş adama baktım.
Zümrüt gözlü piç beni fena sikecekti de hadi bakalım.
Ben korkuyla ne yapacağını izlerken o, gece gördüğüm sakinliğinin aynısı ile elini uzatıp yüzüme dökülmüş, kanla kaplı olan saçlarımı geriye attı ve dikkatli bir biçimde izledi beni. Hemen sonra saçlarımı okşaya okşaya ilerleyerek, uzun yaralı parmaklarını çeneme sarıp kaldırdı. Bu yaptıkları bana anlamsız gelirken bir anda çenemi bırakınca, kafamın zemine çarpmasıyla şom ağzıma da bir küfür etmiştim.
"Biraz daha dövün, belki öter" diyerek yerinde doğrulup kapıya doğru ilerlediğinde bir kez de ben kafamı vurmuştum zemine.
Ben böyle işe ya da Tuğrul'a sokardım ama.
Çiçeklerim sizce nasıl gidiyor kurgu? Biliyorum daha iki bölüm oldu ama uzun süre sonra ilk defa bu kadar uzun yazmak merak ettirdi beni. Bir de siz de beklenti içinde başladınız, kötü olmasını istemiyorum. Öyle yani wjdkwd
Bir dee mafya ve öğrencimiz için model öneriniz varsa alırım, benim şu an aklıma kimse gelmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT / GAY
Romanceİki erkeğin aşkını konu alır. *Kan, vahşet, cinsellik kısacası +18 her şeyi içerir. 02.07.2022