Duyduğum hikayeden sonra Kuzey odasına geçmiş ve uzun süredir de odasından çıkmamıştı. Bense ne yapacağımı bilemeden öylece duruyordum pencerenin kenarında.
Duyduklarım içimi parçalıyordu.
Kuzey'i tanıdığım sürece hiç bu kadar yıkılmış görmemiştim. Yaşadıklarını, pişmanlıklarını nasıl içinden atabilirdi, onu nasıl teselli edebilirdim bir fikrim dahi yoktu. Tek yapabildiğim sarılmak olmuştu, gerçi onun da benden herhangi bir tepki beklediğini düşünmüyordum ama yine de kendimi ona karşı yetersiz hissediyordum. Aynı zamanda hala arabasında bekleyen sevdiğim vardı. Onu da anlamaya başlamıştım ama bu sefer tamamen farklı bir ikilemin içine düşmüştüm.
Kuzey'in anlattıklarında kendim için endişelenmiyordum. Kafamda sadece Evran ve Azem vardı. Bu karışıklığın, bu mafya oyunlarının, bir türlü tanışmaya layık olamadığım o korkunç, sorunlu babamın arasında nasıl korkmadan, başlarına bir şey gelmeyeceğini düşünerek yaşayabilirdim? Ki Evran'ın vurulduğuna birebir şahit olmuşken.
Ne yapacaktım?
Evran'ı bırakıp Azem'i de yanıma alarak yine kaçak göçek mi yaşayacaktım?
Yapamazdım. Evran'ın başına ne geleceğini bilmeden onu bu tehlikenin ortasına atamazdım. İşin kötüsü benim yanında olmam da onu korumayacak, hatta bahsettikleri adamın oğlu olmam onlar için işleri daha da kötü hale getirecekti. Belki beni korumak için kendisini tehlikelere atacaktı ve başına bir şey gelecekti.
Her türlü çıkmaza giriyordum. Yanında olsam zarar verirdim, olmasam gözümün önünde olmayacaktı ve ben onun nasıl olduğunu bilmeden yaşayamazdım. Artık onsuz yaşayamayacağıma karar vermiştim zaten ama onunla da yaşayamazdım ki bu durumda.
Düşünceler beni boğarken sinirle kafamı pencereye yaslayıp gözlerimi kapattım. Ellerim pencerenin hemen altında duran kaloriferi kırmak istercesine sıkarken arkamdan gelen adım sesleri ile derin bir nefes alıp kendimi toparlamam gerektiğine karar verdim.
Arkamdaki adam benden daha kötü durumdaydı, şu an onun yanında güçsüz durup üzülerek bir yere varamazdım. Hem o bana hep destek olmuştu, ilk andan beri benim için elinden gelen her şeyi yapmıştı ve artık benim onun için bir şeyler yapmam gerekiyordu fakat şu anki ruh halim bunun tam tersiydi.
"Feray?" Diyerek soru sorarcasına yanıma gelen adamın benden daha hızlı toparlandığını görünce bir an afallayarak, tökezlesem de kolumdan tutmuş ve beni koltuğa otutturmuştu.
"Özür dilerim bir anda yüklendiğim için" dedikten sonra ağzımı açıp cevap verecektim ki izin vermeden devam etti.
"Önce beni dinle"
"Odadayken düşündüm biraz. Hatta belki birazdan daha fazla" yutkunup ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerini kaçırdı "Ben hata yaptım, yapmak istemediğim hatalar, sevdiğimin ölümüne sebep olan, içimdeki pişmanlığın hiçbir zaman bitmeyeceği hatalar hem de" yutkunarak elini alnına götürüp kaşıdı. "Bunu sana anlattım, seni de korumak istedim. Birilerinden kaçtığın ilk anda anladım zaten korunman gerektiğini, etrafının tamamen tehlike ile dolu olduğunu ve bir kere o bataklığa girince bir daha çıkamayacağını"
"Ama seni çıkarmak istedim Feray. Sonun Güneş gibi olmasın istedim. Belki de içimdeki pişmanlığı bu şekilde gidermek istedim, kendimi bu şekilde kandırdım bilmiyorum" içine derin bir nefes çektikten sonra küçük tabureyi altına çekip dirseklerini dizine yasladı ve yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Benim buna hakkım yoktu, seni bir telafi aracı olarak görmeye, senin hayatını kendimce kontrol etmeye, korumaya çalışmaya" sonlara doğru sesi kısılmıştı. "Hiçbirine hakkım yoktu" dedikten sonra yeşillerini gözlerime dikip devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT / GAY
Romanceİki erkeğin aşkını konu alır. *Kan, vahşet, cinsellik kısacası +18 her şeyi içerir. 02.07.2022