Ağrıyan başımı ovalayarak gözlerimi araladığımda, bilmediğim yerde olmanın telaşıyla hızla yerimde doğrulmuştum.
"Neredeyim lan ben?" Diyerek etrafıma baksam da anlayamamıştım bulunduğum yeri. Her uyandığımda kendimi tanıdık olmayan bir yerde bulmak canımı sıkıyordu artık.
Etrafim fazlasıyla dağınıktı. Yerdeki bira şişelerinin yanında bir sürü tişört, diğer yanında ise bir bilgisayar vardı ve onun etrafı da yemek çöpleri ile doluydu. O kadar saçma bir ortamdı ki eğer alışmış olmasaydım muhtemelen kokusu da berbat olurdu.
Sinirle yerimde doğrulup, elimi alnıma atarak sertçe ovdum ve yutkunarak ayağa kalktım. Yerdeki mayın tarlasına basmamaya çalışarak, dikkatli adımlarla kapıya ulaştım ve ağrıyan karnımı görmezden gelmeye çalışarak araladım. Koridor bu odanın akışına daha düzgünken yan kapının birden açılması ile korkuyla gerilip karşımdaki adama bakmıştım.
Dün gördüğüm, kocaman olan, dövmeli adam elini havluya silerken, diğer bir yandan dudaklarını büzmüş bir biçimde neşeyle ıslık çalıyordu. Beni görmediği için bir süre daha yerinde oyalandı ve benim olduğum tarafa doğru döndü bir anda. Yüzümü görünce ıslık sesi kesilmiş, dudaklarındaki büzülme yok olmuştu. Onun yerine kocaman bir gülümseme oluşurken, havlusunu asıp, şaşkın ördek yavrusu gibi duran bana yöneldi.
"Günaydın!" Diye neşeli bir biçimde gelip elini omzuma atmış ve şaşkınlığımdan yararlanarak beni diğer odaya doğru sürüklemeye başlamıştı. Bense hala şaşkın şaşkın olanları izlemekle meşguldüm.
"Bakma lan öyle, dün tam giderken küt diye yere düştün. Ben de ne yapacağımı bilemeyince yanıma aldım. Kusura bakma ev biraz dağınık ama" dedikten sonra girdiğimiz odadaki kanepeye otutturdu beni ve konuşmaya devam etti. "Aç mısın? Ne yemek istersin? Yakınlarda bir dürümcü var ama yeni uyandın ağır mı olur?"
En sonunda kendimi toparlayınca karşımda dikilen adama kaşlarımı kaldırarak bakıp konuşmaya başladım. "Sorun sence bu mu şu an?" Dememle duraksamış ve biraz daha ciddi bir biçimde karşımdaki kanepenin üzerindeki battaniyeleri atarak oturmuştu. Hemen sonra ise ellerinin dizlerinin üzerinde birleştirerek bana doğru eğildi.
"Ya katil olsam? Peşimde insanlar var bir sürü ya zarar görsen? Ya da tam tersi ben sana nasıl güveneceğim de beni aldın yanına?" Dediğimde yüzünde şaşkınlık ifadesi oluşmuştu.
"Ha sen bunları dert ettin yani?" Dediğinde bu sefer şaşırma sırası bana geçmişti. "Sence bundan korksam ilk anda sana yardım eder miydim?"
Duyduğum kelimeleri kafamda tartıp, doğru olduğuna kanaat getirsem de içimdeki kuşku bitmiyordu bir türlü. İlk andan beri birilerinin evinde kendimi bulmam bedenimi ve zihnimi yeterince yormuştu. Artık kendi ayaklarımın üzerinde durmam ve en kısa zamanda da Azem'i yanıma almam gerekiyordu.
"Tamam teşekkür ederim ama gitmem gerek" diyerek ellerimi dizlerime koyarak yerimden kalksam da karşımdaki adam aksime dediklerimi umursamadan bakıyordu bana.
Tam odadan çıkıp çantamı aramaya gidiyordum ki "Nereye gideceksin?" sorusuyla yerimde kalmak zorunda kaldım.
Sahi nereye gidecektim? Kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyordum ama nasıl yapacaktım bunu? Ne babam denen adamı biliyordum ne de annem diye bildiğim kadının yanına gidebilirdim. Hayatım kısacık bir zaman içinde alt üst olmuş, yerim yurdum elimden alınmıştı şimdi ise hiçbir şeyi olmayan, tek derdi başını sokacak yer arayan bir kimsesiz biri haline gelmiştim.
Yutkunarak arkamı döndüm ve bana ciddi bir biçimde bakan adama aynı ciddiyetle karşılık verdim.
"Bulacağım bir yer" devam ettim sakince "Çantamı nereye koydun acaba?" Diyerek odaya ilerlediğimde adım seslerinden arkamdan gelmeye başladığını anlamıştım. Bir an tüylerim ürperse de bu adamdan zarar geleceğini düşünmüyordum.
"Ev arkadaşına ihtiyacım var" diyen adamla yüzüm alayla buruşmuştu. Bunu bana acıdığı için yaptığı belliydi ama sesimi çıkarmadan devam etmesini bekledim. "İstersen iş bulana kadar benimle kal, sonra da parayı bölüşerek kalırız" gözlerimi devirerek pis olan odanın içinden çantamı aramayı sürdürdüm.
"O zamana kadar da misafir olarak mı yaşamamı istersin?" Dediğimde gülse de benim ciddiyetimi anlayarak hemen toparlanmış ve cevap vermişti bana.
"Gördüğün üzere evi bok götürüyor" Kelimesiyle birlikte keskin gözlerimle ona bakınca mahçup bir eda ile gülümseyip devam etti. "Pardon. Yani ev berbat halde ve ben ne yemek yapabiliyorum ne de evle ilgilenebiliyorum. O yüzden iş bulana kadar bu işlerde yardımcı olursan bence ikimizin de işine gelir" dediğinde yerimde duraksamak zorunda kalmıştım.
İçimden bir ses bu fikre anında tav olmuştu ama diğer ses tam tersi durumdaydı. Güvenini yeterince yitirmiş biri olarak bu teklife hayır demem gerektiğini söylüyordu.
"Sana güvenmiyorum" diyerek net bir şekilde düşüncemi dile getirdiğimde dudakları memnuniyetle kıvrılmıştı. Bu cümlemin onu onaylanmaya çok yakın olduğunun o da farkındaydı.
"Sana zarar verecek olsam şimdiye kadar vermiş olurdum zaten" dese de benim için bir şey ifade etmiyordu bu cümlesi. Canımdan çok sevdiğim adam bile bana zarar vermek istiyordu, tanımadığım bir zibidi de gayet tabi isterdi ve bunun için şimdiye kadar zarar vermemiş olması bir güvence vermiyordu bana.
"Yeterli değil" derken ellerimi belime yerleştirip kaşlarımı kaldırarak heybetli bedenine baktım. Tanıdık bir siması vardı ama çözemiyordum bir türlü. Gözlerinin renginden olsa gerek, Evran'a benzetmiş olmalıydım ama fazla üzerinde durmak istemiyordum bu durumun yoksa gittikçe paranoyak bir insan haline gelecektim.
"O zaman açık olacağım; daha iyi bir seçeneğinin olduğunu düşünmüyorum. Sokakta kalmaktansa, evin içinde sıcak ve güvenli bir yerde olmak daha mantıklı" Demesiyle zaten içten içe kabul etmiş olmanın verdiği rahatlıkla kafamı salladım.
"Tamam ama şartlarım olacak" dememle kafasını sallayarak beni onayladı.
"Yemek yerken konuşuruz bunları, artık uzun süredir aç olmandan dolayı rahatça dürüm de yersin" durdu ve yanına gelerek sağ elini uzattı sıkmam için. "Bu arada ben Kuzey" dediğinde ben de onun elini sıkarak cevapladım.
"Feray. Memnun oldum" İkimiz de gözlerimizin içine bakarken sessizce geri çekildik.
Neler oluyordu? Beni daha neler bekliyordu artık zaman gösterecekti ama umarım bu sefer kötü olmazdı sonuçları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT / GAY
Romanceİki erkeğin aşkını konu alır. *Kan, vahşet, cinsellik kısacası +18 her şeyi içerir. 02.07.2022