33

2.1K 125 46
                                    

Medyayı dinlemeyi unutmayın ballarım.

Ellerimi duvara sürterken neden buraya gelmek istediğimi çözemiyordum yine. Bu mahalle, bu evler hepsi benim cehennemimin bir kısmını oluşturuyordu, buna rağmen bunaldığım anda kendimi buraya atmayı huy edinmiştim işte.

İki hafta gibi kısa bir süre içersinde yeni taşındığım yere yerleşmiş, hayatımı bir nebze de olsa düzene sokmuştum. Sağ olsun Kuzey de bana çok iyi dost olmuş, elinden geleni ardına koymamıştı yardım etmek için. Aynı zamanda bir kitapçıda kendime iş bulmuş ve artık orada çalışmaya başlamıştım. Biraz para biriktirip, kendim eve çıktığımda da Azem'i yanıma alıp hayatımı normale çevirmeyi düşünüyordum. Hem belki ilerde okula tekrar dönerdim. Bilemiyorum...

Şimdi ise içimde büyüyen acı ile birlikte kendimi çocukluğumun geçtiği bu sokağa atmıştım. Duvara değen elim hafifçe aşınırken, küçük kızarılıkları ve kanları soğuktan hissedemez hale gelmiştim. Buna rağmen havasının bile beni ne kadar etkilediğini ve ruhumun özlemle dolu olduğunu fark etmiştim.

Evimize giden yolun yokuşunu çıkarken gördüğüm küçük sokakta canlanan anılarımla gülümsedim.

"Feray!" Diye bağırarak bana doğru koşan çocuğa kollarımı açıp sarılmasını kolaylaştırmak istemiştim. O da bana ayak uydurup, kollarını açarak bir anda üzerime atlamış ve yüzünü boynuma gömerek sıkıca sarmıştı küçük bedenimi.

"Feray canım çok acıyor" dediğinde gülen yüzüm bir anda düşerken hemen Bora'nın omuzlarından tutup geriye ittim ve yüzünde herhangi bir yara olup olmadığına baktım korkuyla. "Bir şey mi oldu? Baban yine sana zarar mı verdi?" Derken yaz olduğu için ince olan tişörtünü kaldırıp, vücudunda yara aramaya başlamıştım.

"Hayır öyle değil" diyerek gülümseyen çocuk parlayan yeşil gözlerini yüzüme dikip, ellerimi tutarak indirmiş ve avuçları ile sıkıca sarmıştı parmaklarımı. "Ben sadece seni göremedim bir haftadır, şimdi görünce heyecandan kalbim ağrıdı" demesiyle gözlerimin dolması bir olmuştu. Azem hariç benimle ilgilenen kimse olmadığı için başka birinin beni düşünüyor olması içimin yanmasına neden oluyordu. Ayrıca onun da bensiz burada ne kadar sıkılmış olduğunu düşünerek üzülmüştüm.

"Özür dilerim, annem sana haber vermeme izin vermedi" parmaklarımı tutan elleri kaldırarak el ele tutuşmamızı sağladım "Akrabamız varmış dediler, bir adam onun yanına gittik..."

Uzun konuşmamız aklımda dönmeye devam ederken sol gözümden düşen damla ile duvara yasladığım elimin üzerine başımı koyarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.

Hayatım ilk andan beri berbattı ve benim hayata tutunmamı sağlayan kişiler bir elimin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı. Şu an bile yaşamaya devam ediyorsam tek nedeni Azem'di.

İçime derin bir nefes çekerek elimi duvardan ayırdım ve yüzümü kara bulutların kaplamış olduğu gökyüzüne çevirerek gözlerimi kapattım. Gözlerimde asılı kalan damlalar bu hareketimle yere düşerken kendimi toparlayarak yaşlarımı sile sile ilerlemeye devam ettim.

Her sokakta yaşayan anılarım vardı. Azem ile kovalamaca oynayışımız, Bora ile geçirdiğimiz vakitler, sanki küçüklüğümüzün hayaletleri etrafımda dolanıyordu.

Gülümseyen yüzüm soğuktan uyuşurken, buz gibi havayı içime çekerek boğazımın acıyla yanmasına izin verip, kendimi asıl sevdiğim yere doğru yönlendirmeye başladım. Evran ile beraber gittiğimiz yerde gördüğüm kardelenlerin benim için asıl değerli olan yerine, Bora ile birlikte geçirdiğimiz zamanların baş mekanına gidiyordum şimdi.

Tanıdık yollardan, birlikte üzerlerine adlarımızı kazımış olduğumuz uzun, yaşlı ağaçların arasından fazlaca zamandır hissetmediğim o huzurumla birlikte yürürken bu sefer de ellerim uyuşmaya başlamıştı. Havanın bu kadar soğuk olacağını tahmin edemeyen aklım yüzünden, biraz ince giyinmiş olduğumdan dolayı normalden fazla üşüyordum ama buna değeceğine emindim.

Üzerimdeki monta sıkı sıkı sarılırken kendimi kardelen bahçesinin önünde buldum.

Toprak zemini kaplayan karın içinden, üzgünce süzülmüş olan çiçekler kafalarını güneşe çevirmeye çalışsa da bir türlü güçleri yetmiyor gibiydi sanki. Sevdiklerine ulaşamıyor olmanın hüznünü hissettiren bu çiçekler, içimdeki zemheri soğuğuna eşlik ederken anılarımla birlikte ilerleyip, kendimi narin kardelenlere zarar vermeyecek şekilde karların üzerine attım ve anın tadını çıkarmaya başladım.

"Bora! Koş bak burada iki tane kardelen kalmış!" Diye hevesle konuşurken, bahçenin en uzak köşesinde, kendilerini gizlemiş olan iki çiçeğe bakıp gülümsüyordum."Gerçekten kalmışlar mı?" Diyerek karların üzerinden adım sesleri gelen çocuk arkama gelmiş ve kollarını boynuma sararak eğilmişti çiçeklere doğru.

Birbirine doğru dönmüş iki boynu bükük çiçek neredeyse aynı kökten çıkmış gibi dururlarken ikimiz de gözlerimizi kırpmadan çiçekleri izliyorduk. Normalde kardelenlerin sezonları bitmişti ama bu iki tanesi tüm zorluklara karşı dik durup, hala hayatta kalmayı başarıyorlardı. Aynı bizim gibi.

"Feray, bir şey desem bana kızar mısın?" Diyerek kulağıma fısıldayan çocuk ile gıdıklanıp kendimi çektiğimde bana gülümseyerek daha da yaslanmış ve ikimiz de yana doğru devrilmiştik. Üzerime doğru düşen çocuğun ağırlığı bedenimi ezerken kahkaha atmadan duramıyordum.

İkimiz de nadir mutlu olduğumuz bu anların tadına vararak gülümserken, bana sıkıca sarılmıştı. O esnada diyeceği şeyi merak ettiğim için konuşmaya başladım.

"Ben sana ne zaman kızdım ki şimdi kızayım?" Dediğimde bedenimi biraz daha sıkı sararak cevapladı beni. "Biliyorum ama kardelenleri çok seviyorsun" duraksadı ve kafasını koluma koyarak yüzüme bakmaya başladı. "Bu son ikisini koparıp saklasak olur mu? Zaten bir iki günlük ömürleri kaldı, bu şekilde bizimle sonsuza kadar kalmış olurlar"

Acaba şimdi nereye gitmişti benim aldığım kardelen. Ona söz vermiş olmama rağmen annemin atmış olduğuna emindim.

Tam o esnada derin bir nefes çekerken duyduğum sesle olduğum yerde kalakaldım.

"Feray"

Bebişler medyadaki müziği yeni keşfettim, geç oldu biliyorum ama Feray'a o kadar uygun bir şarkı gibi geldi ki koymadan duramadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bebişler medyadaki müziği yeni keşfettim, geç oldu biliyorum ama Feray'a o kadar uygun bir şarkı gibi geldi ki koymadan duramadım. Lütfen dinlemeyi unutmayın. Şarkı;

İkiye On Kala ~ Koptu İpim Düşüyorum

Hadi öptüm hepinizi ve kaçtım. Görüşürüzz.

ZÜMRÜT / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin