18

4.5K 224 71
                                    

Odaya girdiğimizde Araz'ı duvara yaslanmış şekilde bulmuştuk.

Fazlasıyla dalgın bir biçimde kollarını göğsünde birleştirmiş olan adam, gözlerini yerdeki beyaz fayansa dikmiş, dudaklarını dişleriyle eziyordu. Bizim geldiğimizi duymamış olmasına rağmen sanki hissetmiş gibi kafasını kaldırarak gözlerini yüzlerimizde gezdirdi.

Bense adımlarımı hızlandırıp, Azem'i koltuğa otutturduktan sonra sertçe önünde durdum. Az önceki dalgın bakışlarının yerini anında alaylı parıltılar alırken, yüzündeki sırıtmayı büyüttü ve çenesini dikleştirdi.

"Evran'ı vuran kimdi?" Dediğimde kahkaha atarak kolumdan tutup yana doğru ittirmiş ve beklenmedik bir hareketle koltuğa yönelerek Azem'in başında durmuştu. Ben daha ne olduğunu anlamadan Azem'in küçük yüzünü, uzun parmaklarının arasına alıp incelemeye başladığında hızla atılıp geriye doğru sendelemesine neden oldum.

"Bırak da şu ünlü çocuğu inceleyeyim" dediğinde sinir katsayım hızla yükselirken, boynundan tutarak diğer duvara doğru ittirdim. Yüzündeki gülümseme hala yerini korusa da bastırdığım elimden dolayı yüzü kızarmaya başlamıştı. Bırakmayacağımı anladığı anda hızla ellerini bileğime dolamış ve nefes almak adına ağzını aralamıştı.

"Birincisi; Evran'ı kim vurdu? İkincisi ise benim kardeşime öyle seslenmenin nedeni ne?" Diye dişlerimin arasından konuşurken duyduğum ayak seslerini umursamadan biraz daha bastırdım karşımdaki itin boynuna.

"A-abi, dur!" Diyen Azem ile birlikte nefes alamamaktan morarmış adamın boynunu gevşetip etrafıma baktım. Ne ara dolduğunu anlamadığım bir sürü silahlı insan namlularını bana çevirmiş bir şekilde bekliyorlardı.

İçimde herhangi bir korku emaresi arasam da bulamadığım için boynunu tuttuğum bedeni bir kere daha sertçe duvara çarpıp geri çekildim. Etrafımda duran insanlar duygusuz ifadeleriyle beni izlerken gözlerimi devirip Azem'in yanına oturdum ve konuşmaya başladım.

"Sigarası olan var mı?"

Söylediğim kelimelerle herkes bana şaşkınca bakarken, takım elbiseli adamlardan bir tanesi yanıma gelip cebinden bir paket sigara ve çakmak uzattı. Gün içinde yaşadığım ani duygu değişimlerinden olsa gerek titreyen ellerimle karşımdaki adamın elindekileri alıp kucağıma koydum.

Kendime gelebilmek adına avuçlarımı yüzüme bastırıp bir süre derin nefesler almış, hemen sonra ise yüzümü sıvazlayarak uzamaya başlamış sakallarımı kaşımıştım. Ben bunları yaparken, Araz toparlanmış olmalı ki yine o alaycı sırıtışı ile karşımdaki kanepeye oturmuştu. Titremesi dinen ellerimle kucağımdaki paketi alıp, içinden bir dal sigara çıkardım ve dudaklarımın arasına yerleştirerek kalan paketi cebime attım. Bir süre buna ihtiyacım olacaktı.

Sigarayı yakarken yan gözle Azem'e bakınca, korku dolu bakışlarla etrafı izlediğini görmüştüm. Minik bebeğimin hiç girmemiş olduğu bu ortamlarda sıkıntı çekeceğini gayet iyi biliyordum ama şu an elimden daha fazlası gelmiyordu. Onu koruyacak, saçma sapan şeyleri görmesine izin vermeden güvenle eve gitmesini sağlayacaktım.

"Anlat!" Diye gür sesim evde yankılanacak şekilde konuştuğumda Azem hemen elini koluma atıp, sıkıca sarmıştı. Araz ise sinsi bakışlarla Azem'i izliyordu.

"Nereden başlamamı istersin paşam?" Diyerek elini çenesine atıp her zamanki yavşak tavrını ortaya koymuştu. Onun bu hareketine gülerek karşılık verip, sigaramdan derin bir nefes daha çektim.

"Nereden başlaman gerekiyorsa oradan başla" dememle işlerin daha da ilgi çekici bir hale geldiğini düşünmüş olduğunu anlamıştım kaşlarını kaldırarak öne doğru eğilmesinden.

"Küçük aslancık kükremeye başlamış görüşmeyeli" dese de aniden yüzünü ciddileştirdi. "Sana sinir olmama rağmen artık bir şeyleri öğrenme vaktiniz geldi" dediğinde kafamı sallayarak sigaramın külünü yere silkelemiştim.

"Siz ikiniz kardeş değilsiniz" dedikten sonra ikimizin de şaşırmamızı bekler gibi hevesle baksa da bizim beklentisini karşılamadığımızı görünce şaşıran o olmuştu.

"Biliyoruz devam et" dediğimde yüzünü buruşturup devam etti. "Ne ara öğrendiniz? Neyse sen değersiz bir çöp olsan da yanındaki çocuk bir hazine" demesiyle Azem iyice bana yapışmıştı.

Bense duyduğum şeyin ağırlığı ile yutkunmuştum. Azem'in hazine olarak nitelenmesinin nedenini mafya ile ilgili olmamasını dileyerek devam etmesi için elimi salladım. Elimi sallamamla sigaranın külü yere düşmüş ve yavaş yavaş sönerek yok olmuştu.

"Onun babası bu mafya dünyasında fazlasıyla ağırlığı olan ve bizimle arası iyi olan biri, seninkini ise bilmiyoruz bile" diyerek beni aşağılamaya çalışsa da benim için önemli kısmın burası olmadığını bilmiyordu.

Azem'in bu yüzden başına bela alacağı fikri içimde fırtınalar koparırken tekrar titremeye başlamış olan elimi sigarayı söndürdükten sonra Azem'in omzuna sararak sakladım.

"Evran'ı vuranın kim olduğunu bilmesek de bunun Azem ile ilgili olduğu kesin. Yani asıl kurban senin sözde kardeşin olacakken benim kardeşim oldu" diyerek elini alnına attığında nefesimin kesildiğini hissetsem de Azem'in kolumu sıkan elinden dolayı onun daha kötü olduğunu fark etmiş ve kendimi sakinleştirmeye çalıştmıştım. "Hiç mi fark etmediniz? Aslında normal, annesi bayağı iyi saklamış onu. Yıllarca aradık durduk" dediğinde onu saklayanın aslında ben olduğumu bilmiyora benziyordu.

Annem, daha doğrusu Azem'in annesi her zaman onu korumam, saklamam gerektiğini söyler, bu yüzden baskı uygurdı bana. Liseye kadar her koşulda onu korumuş, yanından ayırmamıştım, üniversiteye gitmem gerektiğinde anneme emanet edip, kendisi kazandığında ise büyük bir gizlilikle yerleştirmiştim onu okuluna. Annemin dediklerinin ardından aklıma dolan Tuğrul'un Azem'e aşık tavırlarıyla her şey benim için daha da aydınlık olmuştu.

"Eh senin kaçırılma nedenin de açığa çıkmış oldu. Aslında ilk geldiğinde Azem ile kardeş gibi olduğunu bilmiyorduk bilseydik Tuğrul piçine gerek bile kalmazdı" Demesiyle dudaklarımı ısırarak gözlerimi kapattım ve duyduğum gerçekleri sindirmeye çalıştım.

"Bir de kusura bakma seni öldürmeye çalıştım ama o ara yakınlığınızdan haberim yoktu. Evran'ı öldürmeye çalışan insan çok, onlardan biri sanmıştım" durdu ve dudaklarına işaret parmağı ile vurarak düşünüyormuş gibi yaptı. "Gerçi öldürseydim daha iyiydi. En azından Evran şu an sağlıklı olurdu"

Kulağıma dolan kelimeler bir film gibi gözlerimden anıların akmasına neden olduğunda midemin yine bulandığını fark etsem de Azem için kendimi tutmuştum.

Tam o sırada "Abi ne diyor bu adam? Ne oluyor ben hiçbir şey anlamıyorum" diyerek ağlamaya başlayan bedeni sıkıca sarıp, yüzünü göğsüme gömdüm ve gözlerimi sıkıca kapatarak yaşananların hepsinin bir rüya olmasını diledim.

Ama bu sadece bir dilekti ve gözlerimi açtığımda daha da büyük sorunlar beni bekliyor olacaktı.

Ama bu sadece bir dilekti ve gözlerimi açtığımda daha da büyük sorunlar beni bekliyor olacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ZÜMRÜT / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin