Yeni bir hikaye ile merhabaa... Çok düşünerek ve severek yazdığım bir hikaye daha... Keyifli okumalar dilerim....
17.07.2020
Medya:Amasra
1.Bölüm~Amasra Çarşısı~
.Özden Özcan.
Yine geçiyordu oradan. Aynı hizadan, aynı yürüyüşle, aynı poşetle ve aynı siyah hırka ile... İki aydır bu hep böyleydi. O kapımın önünden geçer, ben onu izlerim ve kendi kapısına gelince içeri geçerdi. Ve benim o gün ki umudumda giderdi.
"Yine mi o adamı gözlüyorsun?" diyen arkadaşımın sözüyle başımı hafif ona çevirdim ve tekrar sokağa baktım. Kapısına gelmişti ve kendi apartmanına girmişti.
"Ne yapabilirim.Gözlerimi alamıyorum."
"O gözlerini alamamak değil, her gün aynı saatte aynı yerde beklemek."
Dediğinde ne kadar haklı olduğunu bilsemde bir şey diyemedim ama o devam etti.
"Hayır anlamıyorum da, adamın yüzünü görmedin, sesini duymadın neden bu çaba."
"İşte merak" deyip omuzlarımı silktim ve geniş balkondan içeri girdim. Salonumuz büyük ve ferahtı. Kiremit rengi ve hardal sarısı ile döşenmiş koltuk takımları vardı. Çoğunluk camın önlerinde ve bir köşede duran çiçekler vardı. Duvarda ful tablolar asılıydı.
Amerikan mutfak tarzıydı. Bu durumda salondan mutfağa geçiş kolay oluyordu.
Koltuğa oturduğumda düşüncelere daldım.
O adam kimdi? İki aydır sadece aynı saatte çıkan adamı neden bu kadar önemsiyordum?
Omuzlarıma kadar gelen kızıl saçlarımı karıştırdım ve ofladım. O sıra evin kapısı açılmıştı. Elleri dolu içeri girdiğinde elindekileri mutfağa bıraktı ve yanıma geldi. O gelen amcamın oğlu Acun'du.
"Naber kız kızıl?" deyip saçımı karıştırdı.
"İyiyim kuzen de şu saçlarımı bırak." deyip başımı çektim.
"İyi be yemedik." deyip kolunu çekti ve arkadaşım İlayda'ya döndü.
"Senden naber."
"İyiyim de şu kızın tripleri ile uğraşıyorum."
"Ne yaptım ben ya." derken sesim sitemli idi.
"Yine o çocuk meselesi değil mi? Lan iki ay oldu iki... Nedüğü belirsiz bir adama kafan takık."
"Üf zormalayın beni ya." deyip yanlarından kalktım ve odama geçtim. Üstümü değiştirip kumsala inecektim. Perdemi çekmek için pencereye geldiğimde gözüm yine yan tarafımda ki evin ama benim odamın karşısında kalan pencereye gitti.
Uzun süredir kalın perdesi kapalıydı ve hiç açılmamıştı. Büyük bir ihtimal adını bile bilmediğim adamın penceresine bakıyordum. İçimde ki sıkıntı ile bir tişört ve kot şort giyip elime telefon, kulaklık ve anahtar dışında bir şey almadım.
"Ben çıkıyorum. Kumsala gideceğim, bugün yemekler sizden." deyip parmak arası terliklerimi giydim ve çıktım.
Altı ay önce kuzenim ve arkadaşım ile Bartın, Amasra ilçesine taşınmıştık.Aslen buralıydım. Normalde İstanbul'da yaşardık ama ben üniversiteden mezun olunca Bartın'da özel bir hastanede mesleğimi gerçekleştirmek istedim ve başvuru yaptım. O güzel haberde başvurumdan iki ay sonra gelmişti. Benim ardımdan kuzenim ve arkadaşım da başvuru yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
RomanceBazı zamanlar vardır... Kendine Ailene Arkadaşlarına Sevdiğin insana bile zaman ayıramazsın. Bazı zamanlar vardır...Ki o zamanlar nadirdir. Hiç tanımadığın kişi-ler hayatına girer ve tek odağın o kişi olur... Bütün hayat sistemin o kişidir. Özden bu...