BATAKLIK

6. Bölüm ''Gözyaşı ''

Hey! Merhaba.

Bu bölüm biraz kitap işinin yoğunluğu, The Boss'tan 5000 okuyucu kaybetmem, ders notlarımın düşmesi ve zihinsel olarak hoşlanmadığım düşünceler altında olduğum bir dönemde ortaya çıktığı için nasıl olduğu konusunda objektif bakamıyorum.

Sanırım, bir hikayeye sıfırdan okuyucuyla başlamak çok zor. The Boss'ın kitap olma işi de uzadıkça moral olarak çöküşe girdim. :D

Önerileriniz, fikirleriniz, önsezileriniz var ise benim ile paylaşmaktan çekinmeyin.

Sergio Carvajal, Aren'i temsil ediyordu lakin artık onun herkes tarafından kullanıldığı kanısına vardığım için değiştirdim.

Artık Jon Kontajarena, yeni Aren Çağılcı'mız. Tabii sizler nasıl isterseniz öyle hayal edebilirsiniz, bu kesinlik kazanmış bir şey değil.

Kayra için öneri alabilirim. Biraz fazla doğal güzel olmasını, hatta ekstrem hiçbir yüz güzelliğinin olmamasını istiyorum ama öyle bir kız var mı şu dünyada, orası da merak konusu. 3 hikayemde de kız bulmak ölüm gibi gelmişti ki nitekim genelde sonlara doğru bulmayı başarıyordum.

Her neyse, o kadar çok konuştum ki, sanırım parmaklarım ağrımaya başladı. :D

Sizi cümlelerimle baş başa bırakıyor. Kocaman da öpüyorum!

Ah, bir de! İlk 1 sayfa yazarınızın Yüzüklerin Efendisi çılgınlığı ile yüzleşeceksiniz, şimdiden uyarayım. :D

6. Bölüm. ''Gözyaşı''

 

Sanırım bir çocuk olarak en büyük hayal kırıklığımı favori film serimi izlerken yaşamıştım. Yüzüklerin Efendisi ortaya çıktığı andan itibaren bir baş yapıt olmayı başarabilmiş, yıllar süre gelen kült halini korumayı başarırken benim hissettiğim acı çocuklarıyla ortada kalmış olan bir anne kadar derin ve nedense katlanmak istemediğim türdendi.

 

Baş karakter olan Frodo Baggins'ten nefret ediyordum. Evet, gerçekten.

 

Kitapta normal bir hobbit olsa da, filmde abartılı oynadığını düşündüğüm rolü yaklaşık 12 saati bana haram kılıyordu. Fakat yine de izlemekten vazgeçmiyor, hatta canım sıkıldıkça tekrar başlıyordum.

 

Frodo'dan ne kadar nefret etmişsem, Tolkien'i, Hobbit kitabını, Yüzüklerin Efendisi üçlemesini, Bilbo'yu, Gandalf'ı, Aragorn'u, Legolas'ı, tüm elf kızlarını, ve cüceleri hatta orkları bile bir o kadar çok sevmiştim. Sevmediğim tek kişi Frodo olmuştu ve ben bunu tersine çevirmek için ne kadar uğraşsam da bir türlü beceremiyordum. O çocuk tüm serinin laneti gibiydi ve nasıl olmuşsa en yüksek taca sahip olmuştu.

 

Garip bir şekilde Erdem'de son iki haftada hayatımda o tür bir yere sahipti. Nefret ediyordum ama havasından anlamsızca hoşlanıyordum ve tüm gün düşüncelerimi istila etmesine izin veriyordum.