Merhabalar! Nasılsınız bakalım? :')
Ben gayet iyiyim. Özellikle alıntı bölümü için verilen oylar beni mutlu etti. <3 Bu bölümde aynı tempoyu düşürmezsek çok mutlu olacağım. :D Bölüm yaklaşık 9 sayfa tuttu. Kısa demezsiniz artık. :D
Eğer 100 oy gelirse erken yayımlayacağım dedim ama yapmam gereken 2 sunum ve bir de çalışmam gereken bir sözlü vardı ona çalışmak istedim. Tabii benim kötü şansım... Ne sözlü olduk ne de sunum yapacağım dersin öğretmeni derse geldi. :')) Neyse ki bir şekilde bölümü bu haftaya yetiştirdim.
Ayrıca sizden rica edeceğim başka bir şey var... Sosyal medya hesaplarımızı güçlendirmeniz.
Lütfen Gizem OSLU isimli Facebook sayfamızı beğenmeyi ve beni Wattpad üzerinden takip etmeyi unutmayın.
Ayrıca +30 üstü yorum ve +110 üstü oy gelse ne mutlu olurum anlatamam. :') Anladınız siz bence... :D
Bir de 100K olduk. Yeeeey!1!! :')
Her neyse keyifli okumalar diliyorum!
18. Bölüm ''Teklif''
Canım yanıyordu. Nereden geldiğini fark etmediğim bir acı, parmak uçlarımdan bileklerime doğru süzülürken dudaklarım birbirlerine kenetlenmiş, çığlıklarımı yutmak için uğraşıyordu. Tek bir noktaya sabitlenmiş bakışlarımı ise acının sebebini öğrenebilmek için ellerime doğru çekemiyordum. Beynim mi uyuşmuştu yoksa sinirim beni kontrol edebilecek kadar ağır bir şekilde mi vücudumda geziniyordu?
''Kayra, elin!''
Duyduğum ses dahi beni odak noktamdan ayıramamıştı. Sabitlenmiş, öylece durduğum yerde resmen soyut bir hisle savaşıyordum. Birkaç ses kulaklarımdan içeriye doluşuyor fakat sonrasında bana ulaştırmaya çalıştıkları anlamlar tek tek patlıyordu. Hiçbir şey anlayamıyordum.
''Kayra, elin! Elini aç!''
Elim. Hem titriyor hem de yanıyordu. Arasına sıkıştırmış olduğum karton parçasını hissedebiliyordum fakat elimi açmak gibi bir komutu yerine getiremiyordum. Beynimde nelerin döndüğünü idrak edebilmek için bir süre kendimle yalnız kalmam gerektiğini düşünüyordum fakat bunun gerçekleşebileceği bir ortamda değildim.
''Kayracığım.''
Tanıdık gelen sesle birlikte hafifçe yutkundum. Onun sesini tanımam ile birlikte yanaklarıma doğru sıcak damlaların dökülmesi senkronize bir olay olmuştu ve boynuma doğru süzüldükçe soğuyan damlaların sebebini birazcık hatırlamaya başlamıştım.
Olay ilk önce Aren'e dayanıyordu. Benim bir türlü hayatımdan çıkaramadığım, lanet ve lütuf arasında bir yerde duran adama. Birini öldürüşünü görmem ve yakalanması, polisler, okul müdürümüz, ailem... Hepsi bir anda her bir hücreme iğne gibi saplanmışlardı. İçinden çıkamayacağımı bildiğim bu olay uykusuz kalmamın sebebiydi, Aren'den uzaklaşmak istememin sebebiydi ve şu an okuldan atılacağım gerçeğinin sebebi olduğunu öğreniyordum.
Ne yapacaktım?
Kayıt aldırmaktan ziyade elime tasdiknamemi vereceğinden bahseden bu adamın canını yakmak düşüncesini beynimden nasıl uzaklaştıracaktım? Gözlerimden üzüntüyle beraber süzülen, nefretinde yer etmiş olduğu bu yaşların hesabını kime soracaktım peki?
''Kayra, lütfen.''
Altımda hissettiğim yumuşaklıkla beraber sarsılmam bir olmuştu. Tüm düşüncelerimi beynimin en orta yerinde tartışmaya açık bir halde bırakırken etrafıma tereddütle bakındım. Bir ses, ''Elini aç,'' demişti. Donuk bakışlarım elime doğru yöneldiğinde gördüğüm manzara hiddetli bir hıçkırığın dudaklarımdan çıkmasına sebebiyet vermişti. Kıpkırmızı olan elimi rehberlik öğretmeninin eline bıraktığımda hala parmaklarımın birbirine kenetli olduğunun farkında dahi değildim. ''Kayra,'' dedi şimdi yanıma oturmuş olan Mustafa hoca. ''Hadi, aç elini.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK
Teen FictionKişinin kalbinde duyguya dair hiçbir şey kalmamışsa bedenin varlığı anlamsızdı. Önce kalbe dokunmadan direk tene değen eller gerçek bir insana değmiş sayılır mıydı? Ya da gördüğü manzara karşısında parıldamayan gözler bomboş bakışların kurbanı olduğ...